Özlem Çimendal

7 Haziran Genel Seçimlerinden tek parti iktidarı çıkmaması akabinde hızlı bir düşüşe geçen TL, 1 Kasım Erken Genel Seçimlerinde alınan sonuçların ardından toparlama sürecine girdi. Türkiye’deki tek parti  iktidarına olumlu refleks veren uluslararası piyasaların döviz akışını hızlandıracağı sinyalleri gelirken, TL-döviz ilişkisinin 1 Kasım sonrası ülkemiz ekonomisine etkisini değerlendiren uzmanlar, öngörüde bulunmak için çok erken olduğu görüşünde. 1 Kasım seçimlerinden sonra TL’nin yabancı para cinsi karşısında değer kazanmasını yorumlayan Ekonomist Hasan Güngör, “Seçim sonrasında dövizin ateşinin düşmesi çok da seçimle ilgili değil. Yurt dışında yaşanan kurla ilgili olaylar da etkileyici faktördür. Örneğin Amerika ve İngiliz Merkez Bankalarının bu yönde takındıkları tavırlar da kurları belirlemede önemli faktördür” dedi. Ekonomist Okan Veli Şafaklı ise bir ülkenin ekonomisinin iç ve dış dinamiklere bağlı olduğunu belirterek, FED’in aniden faiz artırması ya da terör olaylarının tırmanması neticesinde dengelerin sarsılabileceğini söyledi.

Yeni Bakış’a konuşan ekonomist Hasan Güngör ve Okan Veli Şafaklı, dövizin seyrini belirleyecek olan hususun AKP iktidarın atacağı adımlar ve belirleyeceği ekonomik program olduğunu söyledi. Ekonomist Hasan Güngör,  tek başına iktidara gelen AKP hükümetinin nasıl bir ekonomik program belirleyeceğini ve nasıl bir yol izleyeceğini gördükten sonra ekonomik istikrardan net şekilde bahsedilebileceğini ifade etti. Okan Veli Şafaklı ise AKP hükümetinin kadrolarının çok profesyonel olduğunu, bu bilgi birikiminin ön plana çıkmasıyla kalkınan bir hükümetin tek başına iktidar olmasıyla ilişkilendirilen bir ekonomik istikrarın,  hem KKTC hem de TC’ye olumlu sonuçları olacağını savundu.

Hasan Güngör: Ekonomik istikrarı AKP’nin stratejileri belirleyecek

Daha önce tek parti iktidarının 13 yıllık bir sürede başarılı olduğunun deneyimlenerek görüldüğünü söyleyen Ekonomist Hasan Güngör, “AKP’nin tek başına iktidar olduğu 13 yıllık bu sürenin daha düzgün daha yumuşak olduğunu gördük” dedi. Şu anda yine tek başına iktidar olmasıyla beklentilerin de o yönde olduğunu vurgulayan Güngör, ancak bu işin matematikteki” 2 artı 2 eşittir 4 eder” gibi olmadığını belirterek, “13 yıllık dönemde bu başarıyı gösterdiler evet ama bundan sonraki 4 yıllık dönemde aynı başarı göstereceklerin bir garantisi yok” ifadelerini kullandı. Güngör, “Bundan sonraki en önemli en kritik olan süreç atanacak olan ekonomi bürokrasisidir. Yani kimin maliye-ekonomi bakanı olacağı ve alanlarda yapılacak yenilenme ve bu 4 yıllık süreçte ne yapacaklarını ne gibi adım atacaklarını bize gösterecek” dedi.

“Ekonomik programı gördükten sonra netleşecek”

Güngör, “Nasıl bir ekonomik program belirleyecekler, nasıl bir yol izleyecekler ancak bunu gördükten sonra netleşecek bazı şeyler” diyerek yeni iktidarın zaman içindeki izleyeceği yolun önemine işaret etti.  

“Amerika ve İngiliz Merkez Bankaları’nın tutumu daha belirleyici”

 Seçim sonrası kurlardaki gevşeme ve bunun ekonomiye olumlu etkisinin aslında normal şeyler olduğunu ifade eden Güngör, “Seçim sonrasındaki dövizin ateşinin düşmesi çok da seçimle ilgili değil. Yurt dışında yaşanan kurla ilgili olaylar da etkileyici faktördür. Örneğin Amerika ve İngiliz Merkez Bankalarının bu yönde takındıkları tavırlar da kurları belirlemede önemli faktördür” diyerek, Türkiye’deki seçimlerden daha çok belirleyici etkilerinin olduğunu söyledi.

 “AKP’nin 13 yıllık iktidarlığında da işler yolunda değildi”

AKP’nin tek başına iktidara gelmesinin illaki ekonomiye olumlu bir etkisi olacağı kaidesinin yanlış olduğunu fakat doğal olarak insanların bu yönde bir beklentisi olduğunu vurgulayan Hasan Güngör, “Hatta AKP’nin tek başına iktidara geldiği 13 yıllık zamanın son dönemlerinde işler çok da yolunda gitmiyordu” diyerek, AKP’nin tek başına iktidarının ekonomik istikrarı yüzde yüz sağlayacak diye bir sonucun çıkarılmasının yanlış olduğunu söyledi.

“KKTC’de ithalata dayalı tüketim var”

Seçimin ardından KKTC’de de kurlarla ilgili bir gevşeme olduğu, insanların rahat nefes aldığını ifade eden Güngör, “Ama bu da KKTC’nin iç ekonomisiyle alakalı bir durumdur. Kurdan insanların etkilenmesi, etkilenmemesi, ne kadar etkilenip etkilenmeyeceği gibi etkenler önemlidir. Artı KKTC’de eşelmobilin uygulanabilir olmaktan çıkmış olması ve ithalata dayalı bir tüketim olduğunun göz ardı edilmemesi gerekir” ifadelerini kullandı.

“KKTC’nin ekonomik sorunları içseldir”

Güngör “KKTC’de kurların dalgalar halinde içteki piyasaya yansıması ve böylelikle tüketicinin alım gücünün düşmesini masaya yatıp bakmak lazım” dedi. Güngör, KKTC ekonomisinin kendi içindeki sorun ve dalgalanmalarıyla ilgili bir çözüm planının oluşturulması gerekliliği üzerinde durarak, “Türkiye’deki ekonomik istikrarın çok da belirleyici bir etkisi olmaması gerekir” dedi.

Okan Veli Şafaklı: Hükümet krizi, istikrarsızlığın temelidir

Türkiye’deki seçimlerin sonucu olarak siyasi istikrara bağlı olarak gelişen ekonomik istikrarın da piyasaya yansımasının olumlu olduğunu belirten Ekonomist Okan Veli Şafaklı, hükümet krizinin istikrarsızlığın temelini oluşturduğunu bu nedenle de AKP’nin tek başına hükümete gelerek bu belirsizliği ortadan kaldırdığını söyledi. Türkiye’nin dış imajında bozulan dengeleri ve enflasyon, ekonomik güven unsurlarına yavaşlamalar olduğunu ifade eden Şafaklı, “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne yönelik olumsuz imajı var. Türkiye’de birçok dengenin ve terör sorunun giderilmesi gerek ki bölgeye yatırım yapılsın, güven ortamı sağlansın ve bu risk algısı düşebilsin” dedi.

“AKP’nin ekonomi beyin takımı güçlü”

“Bunu bu hükümet yapar mı?” diye sorulduğunda “evet yapabilir” cevabının alınabileceğini belirten Okan Veli Şafaklı AKP hükümetinin bu istikrarı sağlama ve devam ettirme noktasında bir sıkıntısı olmadığının altını çizdi. Türkiye’nin siyasi bazı sıkıntıları olduğunu ve bu sorunların gayet açık görülebildiğini ifade eden Şafaklı,  “AKP hükümetinde bulunan Ahmet Davutoğlu bir akademisyen, keza yine AKP hükümetinin beyin takımında bulunan ve ekonominin canlanmasına büyük katkı koyarak mimarlarından olan Ali Babacan’ın bu hükümette tutunarak bir şeyler göstermesi ve ekonominin direksiyonu olması önemli” dedi.

 “Olumlu adımlar atmazsa kendi varlığı tehlikeye girer”

AKP’nin tek başına iktidara geldikten sonra atacağı adımların ve oluşturacağı stratejilerin hayati önem taşıdığına değinen Okan Veli Şafaklı, “Ülkenin demokratikleştirilmesi ve Avrupa Birliği’nde imajının yeniden canlanması vizyonuyla hareket edecek bir AKP, terör örgütü konusunda olumlu adımlar atacaktır hatta atmak zorundadır” dedi. Şafaklı bu adımların atılmaması halinde tek başına iktidara gelen hükümetin kendi varlığının da tehlikeye gireceğini söyledi.

 “Türkiye savaş ortamına sürüklenirse her şey altüst olur”

Türkiye’nin negatif izlenimini aşağı çekmesi gerektiğini belirten Şafaklı, “AKP’nin reformları hızlandırması gerekir. Bu öngörüler aniden değişebilir. Olumlu olarak dillendirilen bu öngörüler, Türkiye’de aniden iç ve dış dinamik değişimi noktası oluşursa tutmaz. Türkiye bir savaş ortamına sürüklenirse her şey alt üst olabilir. Türkiye ekonominin düzeleceği reformlar yaparak Kıbrıs konusunu çözmeli” görüşünü dile getirdi. AKP hükümetinin kadrolarının çok profesyonel olduğunu, bu bilgi birikiminin ön plana çıkmasıyla kalkınan bir hükümetin tek başına iktidar olmasıyla ilişkilendirilen bir ekonomik istikrarın,  hem KKTC hem de TC’ye olumlu sonuçları olacağını savunan Şafaklı, “Ama dediğimiz gibi bu iç ve dış dinamikler tutmazsa, dövizde de piyasada da sorunlar bitmez daha da kötüleşebilir şartlar” diyerek bu ön görülerin birçok dış etkenli dinamiklere bağlı olarak değişebileceğinin altını çizdi.

“Ekonomik istikrar iç ve dış dinamiklere bağlı”

FED’in aniden faiz artırımına gitmesi ve terör olaylarının tırmanması ile Türkiye ekonomisinin çıkmaza girebileceğini vurgulayan Şafaklı, AKP hükümetinde mevcut konjonktür devam ettiği sürece ve sağlanan istikrar bağlamını değişmediği takdirde sorun çıkmayacağını söyledi.

Kaynak: Yeni Bakış Gazetesi