Özge Kizir

Kıbrıs Türk Serbest Çalışan Hekimler Birliği Başkanı Dr. Remzi Gardiyanoğlu kamuda çalışan hekimlerin maaşlarının yükseltilmesiyle sorunların çözülmeyeceğini kaydederek, “Onlara 30 da verseniz, içeride, hastanede tam gün kalmazlar. Çünkü onların sistemi birbirinden besleniyor. Kamudaki hastaları kliniklerine yönlendirirken, klinikte yapılamayan işlemler için hastaneleri kullanırlar” dedi. 

Kıbrıs Türk Serbest Çalışan Hekimler Birliği Başkanı Dr. Remzi Gardiyanoğlu ve Nöroloji Uzmanı İlker İpekdal, hem kamuda hem kliniklerde çalışarak yasalara aykırı biçimde ikinci iş yapan hekimlerin durumu hakkında Haberal Kıbrıslı gazetesine çarpıcı açıklamalarda bulundular. Konuyu Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Emine Dizdarlı’nın gündemine de götürdüklerini belirten Gardiyanoğlu, “Dizdarlı’yı ziyaret ettik. İkinci iş yasağı konusunda Anayasa Mahkemesi kararı olduğunu, ayrıca buna göz yuman Sağlık Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı aleyhine açılan bir dava bulunduğunu izah ettik ve ‘gereğini yapın’ dedik. Mahkeme bu ayın içerisinde kararını açıklayacak. Oradaki Sağlık Bakanı, kendisini TIP-İŞ üyelerini memnun etmeye endekslemiş” şeklinde konuştu.

Gardiyanoğlu: “Klinikte yapılamayan işler için hastaneleri kullanıyorlar”

Özlük hakları konusunda değerlendirmede bulunan Gardiyanoğlu, “Biz her masaya oturduğumuzda ‘tamam gelin beraber biz de kliniklerimizi kapatalım’ dedik. ‘Biz kliniklerimize gitmeyelim. Fakat sizi tatmin eden para nedir söyleyin’. Onlara 30 da verseniz, onlar içeride (hastanede) kalmaz. Onların sistemi birbirinden besleniyor. Kamuya kalsaydı özele, özelde kötü olan kamuyadır. Kamudaki hastaları kliniklerine yönlendirirken, klinikte yapılamayan işlemler için hastaneleri kullanırlar. Siz ne zaman ikinci işiniz tartışılsa meclisin önünü kazarsınız. Dürüstçe ‘bize şu kadar fiyat verirseniz içeride kalacağız’ derseniz o zaman beraber gidelim. Fakat öyle bir niyet yoktur çünkü adam alışmıştır” şeklinde konuştu.

“Hastanede ultrason yapan doktor, dışarıda ultrason merkezi açarsa…”

Gardiyanoğlu, sözlerine şöyle devam etti: 

“Bir hastanenin başhekimi 5 tane iş yaparsa, üniversitede özel ders verirse ve sağlık bölüm sorumlusu olursa işler yürür mü? Koca 80 milyonluk Türkiye telefonu çevirdiğinde hastane-doktor ismini verirsin ve sistem işler. Buraya milyarlar atılır ve 2013 yılında kurduğu bilgisayar sistemini kullanmıyorlar. Çünkü bilgisayar sistemi sabote ediyor. ‘Biz Türkiyelilere bakmayız’ diye bas bas bağırıyorlar. 

Hastanede ultrason yapan doktor dışarıda 500 bin dolarlık ultrason merkezi açarsa, hastanedeki merkezi çalıştırır mı? 

Böyle bir düzen vardır."

“Yılda 14 ameliyat yapan bir cerrah, 50 hasta bakan doktor olabilir mi?”

1 yılda 14 tane ameliyat yapan bir cerrah olabilir mi? Biz devlete bas bas bağırıyoruz. 1 ayda 50 tane poliklinik hastası bakan doktor olur mu? Bir bak bakalım o doktorun maliyeti verdiğin maaşa kaç paradır? Biz bu hekim kadar 5 kat hekim alsak bu sistem kapanmaz.”

İpekdal: “Bir tane bile SGK’lı hastaya giriş yapılarak bakılmadı”

Nöroloji Uzmanı İlker İpekdal da, mesai saatlerinde greve gidilerek halkın cezalandırıldığını kaydetti. 

İpekdal, “Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Türkiye’nin SGK’sıyla anlaşma imzaladı. 2013 yılından beri 1 tane hasta sisteme girmediler. Nalbantoğlu, bu anlaşmayı yapmıştır ve sistemi kurmuştur. Sistem kurulu ve 1 tane bile SGK’lı hastaya giriş yapılarak bakılmadı. Bunu da SGK müdürünün kendisi söyledi. 

Neden mesai saatlerinde grev yaparak halkı cezalandırıyorlar. Halkın ne suçu var? Niye 12-3 arası grev yapmıyorsunuz? Neden hastayı muayene etmeniz gereken zamanda karnı ağrıyan bir çocuğa bakmıyorsunuz?” dedi.