Genel Kurul, ilk olarak 53 milyon 623 bin 750 TL olarak öngörülen Başbakanlık bütçesini görüşmeye başladı.

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber başkanlığında saat 10.50’de toplanan genel kurulda ilk sözü TDP Lefkoşa Milletvekili Mehmet Çakıcı aldı.

ÇAKICI

Çakıcı, konuşmasını yaparken Başbakan ve Başbakan Yardımcısı’nın salonda olmasını beklediğini ifade ederek, bu yılki bütçenin “yalnızca çalışanların kemerlerini sıkan ve hak yiyen bir bütçe” olduğunu söyledi.

Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’nun başbakanlığını; “İrsen Küçük dönemindeki Başbakandan ne farkı var” diye sürekli düşündüğünü ifade eden Çakıcı, İrsen Küçük ile Yorgancıoğlu’nun Başbakan iken verdiği sözleri ve yaptığı uygulamaları karşılaştırdı ve örnekler verdi.

KTHY çalışanlarına bir önceki dönemde de şimdiki dönemde de sürekli sözler verildiğini, ancak ortaya çıkan bir sonuç göremediklerini ifade eden Çakıcı, bu konuda Başbakanın “kılını kıpırdatmadığını, haklarını vermeye yönelik bir adım atmadığını” savundu.

Çakıcı, CAS çalışanları ile ilgili yapılan uygulamaları da eleştirdi, hükümetin eski KTHY çalışanlarına hukuki haklarını vermesi gerektiğini vurguladı.

EKONOMİK PAKET

“Göç Yasası” ve Türkiye ile imzalanan “Ekonomik Pakete” değinen, eleştirilerde ve değerlendirmelerde bulunan Çakıcı, İrsen Küçük’ün “Göç Yasası”nı desteklediğini, arkasında durduğunu, Yorgancıoğlu’nun da bu konuda “UBP’ye duacı” olduğunu iddia etti.

Bu yasanın kaldırılması veya değiştirilmesi konusunda hükümetin düşüncesi olmadığını ifade eden Çakıcı, bu yasaya karşı CTP ve DP ile birlikte yürüdüklerini ancak şimdi bu partilerin bu yasayı “UBP iyi ki geçirdi” dediğini savundu.

Hükümetin bu yasa üzerinde değişiklik yapacağını ancak maddiyatın da önemli olduğunu söylediğini, ancak bu düzenlemeyi ne zaman yapacağını söylemediğini belirten Çakıcı, hükümetin istihdamlarda, vergilerde, denetimlerde ve tüm uygulamalarına dikkat ederek mali durumunu düzeltebileceğini anlattı, rekabet kurulu, denetleme kurulu, vergi gibi kurumlarını iyi çalıştırması gerektiğini vurguladı.

Başbakanlık Denetleme Kurulu’nun “bir bakanla ilgili ortaya atılan rüşvet” iddiaları karşısında harekete geçirilip geçirilmediğini soran Çakıcı, bu konuda kurul harekete geçirilmeyecekse, Meclis Araştırma Komitesi kurulması için başvuru yapabilecklerini söyledi.

KIB-TEK

Kıb-Tek’e birçok istihdam yapıldığını ve bu konuda Başbakan’dan bir açıklama duyamadığını, bu istihdamların adil yapılıp yapılmadığını bilmediklerini, ancak İrsen Küçük’ü bu konuda çok eleştirdiklerini, yani bu hükümetin o hükümetten bir fark ortaya koyamadığını savunan Çakıcı, hükümetin askerlik ile ilgili ortaya koyduğu vizyonun da UBP’den farklı olmadığını öne sürdü.

Çakıcı, hükümetin “algı” ile ilgili anket yaptığını ancak vatandaşların hükümet ile ilgili algısının çok zayıf olduğunu, arkasında güçlü bir hükümet hissetmediğini, hükümetin farklılık yaratamadığını ve büyük bir hayal kırıklığı yarattığını savunarak, vatandaşların mutsuz olduğunu, vatandaşın hükümet konusunda “gol yediğini” ifade etti.

ÖZGÜRGÜN

Ana Muhalefet UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün de, kürsüye elinde bir dosya ile çıktı ve hükümetin genel gidişatına değindi. Özgürgün, hükümetin ortaya koyduğu programın önceliklerinin büyük önem taşıdığını, hükümetin ortaya 5 yıllık program ortaya koysa da ilk 100 gününde yaptıklarının diğer günlerin ışığı olduğunu ifade ederek, bu hükümetin 100 günde “şunu yapacağını” söylemediğini, ancak ipuçları verdiğini kaydetti.

Özgürgün, hükümet programından “kısa sürede hayata geçirilecek maddeleri” okuyarak, burada 23 madde bulunduğunu, bu maddelerden de hepsini değil ancak önemlileri ele alarak, örneğin TAK ve BRT ile ilgili atılan adımları sordu.

TAK’ın çalıştırılamaz duruma düşürüldüğünü, kaynağının olmamasından dolayı 19.30’da Meclis’ten ayrıldığını ve kamuoyuna gerekli habeleri ulaştıramadığını, BRT’de her gün eylem olduğunu ifade eden Özgürgün, bu iki kurumun kısa vadede çökertildiğini kaydetti. TAK’ın bir nevi “kepenk indirdiğini” ifade eden Özgürgün, bu konuya Başbakan’ın el atması gerektiğini, çünkü Başbakan’ın hükümetin başı olduğunu vurguladı.

TAK VE BRTK’YA ÖNEM VERİLMELİ

Başbakanın kendi devlet haber ajansı ile televizyonuna gerekli önemi vermesi gerektiğini belirten Özgürgün, bu kurumların başka bakanlıklara bağlı bulunsa da Başbakan’ın bu konulara el atması gerekliliği üzerinde durdu, Başbakan’ın hesap sorabileceğini ve bu konunun düzeltilmesi için “emir verebileceğini” vurguladı.

Başbakan’ın “Bu kurum yardımcıma bağlıdır, sorunu o çözecek” diyemeyeceğini, o zaman “iki başbakanlık” ortaya çıkacağını savunan Özgürgün, bu konuda “eş başbakan” olamayacağını, bunun kabul edilemeyeceğini kaydetti.

Özgürgün, Meclis’te aritmetiğe bakılarak hükümet kurulması ve yaşatılması durumunda kamuoyunda “Başbakan kimdir” algısı oluşacağını, hatta oluştuğunu ifade ederek, bunun doğru olmadığını, koalisyon hükümeti konusunda birşey demediğini ancak hükümetin bu algıyı vermesinin zaafiyet olduğunu vurguladı.

Ana muhalefet olarak sürekli gezdiklerini, halk ile bir araya geldiklerini, hükümete doğru işlerde destek verdiklerini, yasalar geçirdiklerini, ancak hükümet ve ülke yönetiminde bir zaafiyet oluştuğunu ifade eden Özgürgün, bakan değişikliklerine de değindi ve “hükümet başarılıysa bu bakanlar niye değişti” diye sordu.

“HÜKÜMETTE İKİ HÜKÜMET VAR”

“Hükümette iki hükümet mi var” algısının oluştuğuna da dikkat çeken Özgürgün, hükümetin bir kanadının tamam kaldığını, ancak diğer kanadında sürekli değişikliklerin, gidenlerin olduğunu ifade ederek, bu hükümetin “iki başlılığının” ortaya çıktığını söyledi.

Özgürgün, hükümetle ilgili algının bu olduğunu, bu gidişatın tamam olmadığını, bu durumun hükümete ve ülkeye zarar verdiğini ifade ederek, ana muhalefet olarak bunları söylemesinin görevi olduğunu, hükümette olan partilerin başbakanın kim olduğunu bilmesi gerektiğini işaret etti.

Ülkede birçok sıkıntının altında da bu konunun yattığını, ekonomik sıkıntılardan, kaynak eksikliğinden sıkıntılar yaşanabileceğini, ancak hükümetin burada başka bir algı verdiğini ifade eden Özgürgün, TAK konusunda yaşanan sıkıntının da bundan kaynaklandığını, TAK’ın Başbakan Yardımcılığı’na bağlı olduğunu, ancak Başbakanlığın bu konuya el atması gerektiğini ifade ederek, TAK’ın 24 saat çalışabilecek şekilde kaynak ayrılması gerektiğini vurguladı.

İyi İdare Yasası’nın en olumlu icraatlardan olduğuna vurgu yapan ve sadece eleştiri değil doğru işleri de gündeme taşıdıklarını ifade eden Özgürgün, hükümetin kamu reformu gibi çoğu yapamayacağı işi de programa koyduğunu söyledi.

Özgürgün, Merkez Bankası ile ilgili yapılması öngörülen çalışmaların ne zaman ve hangi amaçla yapılacağını merak ettiğini, bu çalışmaların çok büyük önem taşıdığını kaydetti.

POLİSTE YAŞANANLAR

Güvenlik Kuvvetleri, Sivil Savunma ve Polis Genel Müdürlüğü ile ilgili hükümet programında yer alan güzel sözlü maddelerle ilgili şimdiye kadar neler yapıldığını soran Özgürgün, bu konularla ilgili gerçeklerle, Başbakan koltuğuna oturduktan sonra yüzleşildiğini vurguladı.

Özgürgün, Polis Genel Müdürlüğü atamasında yaşanan sorunları da anımsatarak, bu konuda Başbakan’ın her türlü yetkiyi kullanabileceğini, sorgulayabileceğini, ancak “istediği polis müdürüyle” çalışamayacağını, öyle olması durumunda Polis Genel Müdürü’nün “Başbakan’ın Polis Genel Müdürü” olacağını savundu.

Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın ayrı bir yapı olduğunu, yükselme, terfi, tayin işleyişinin farklı olduğunu, atamada ayrı bir yüksek kurulun olduğunu ve bu yapı içerisinde kimin müdürlüğe geleceğinin yaklaşık olarak belli olduğunu anlatan Özgürgün, ancak en son müdür atamasında hükümetin Cumhurbaşkanı’nın da onayını alması gerektiğini kaydetti.

Özgürgün, su dağıtım hatları ile ilgili çalışmaların sürdüğünü ifade ederek, suyun çok bazen çok sakin durduğunu ancak bazen de önüne aldığını silip süpürdüğünü belirtti ve bu konuda uyarılarda bulundu.

Türkiye’den gelecek suyun değerinin Rumlar tarafından da kabul edildiğini kaydeden Özgürgün, gelecek suyun nasıl değerlendirilip, dağıtılacağı konusunun halkla paylaşılması gerektiğini söyledi.

DAÜ’de yaşanan gelişmelere de değinen Özgürgün, kişisel husumetlerin bir yana bırakılmadan ve koskoca üniversiteye çok büyük zarar veren kaosa dönüşmeden sorunu çözmediği için Başbakanı eleştirdi.

Hüseyin Özgürgün, narenciyeye ve bölge insanına özel ilgi göstermek gerektiğini çünkü halkın artık siyaset değil, icraat beklediğini söyledi.

Özgürgün, konuşmasının sonunda Başbakanlık bütçesine ret oyu vereceklerini belirtti. Özgürgün’ün ardından UBP Milletvekili Ersin Tatar söz aldı.