Komite, sabah başlayan Gıda Tarım ve Enerji Bakanlığı bütçesini öğleden sonra da görüşmeyi sürdürdü.

Saat 18.35 sıralarında tamamlanan toplantıda Gıda Tarım ve Enerji Bakanlığı bütçesi 1 milyon TL artışla 226 Milyon 863 bin 800 TL olarak oy çokluğuyla kabul edildi.

ATUN

UBP Gazimağusa Milletvekili Sunat Atun elektrik konusunun en canlı konulardan biri olduğunu belirterek, elektriğin maliyetinin de önemli olduğuna değindi. Atun, “Marifet çökmüş yapıları sürdürmek değil en ucuz elektriği sağlayacak modeli bulmaktır” dedi.

Bütçeye bakıldığında, hükümet programının “bitmiş ve ölü olduğunu” iddia eden Atun, enerji alanından örnek verdi. Özerkleştirme Yasası ile ilgili adım atılmadığını belirten Atun, Ercan, Aksa, DAİ, DAK konusunda da araştırma başlatılacağının söylendiğini hatırlattı.

Hükümetin santral alma konusunda çelişkiler içinde olduğunu iddia eden Atun, KIB-TEK Yönetim Kurulu ile hükümetin attığı adımlar arasında çelişkiler bulunduğunu savundu. Atun, KIB-TEK Yönetim Kurulu’nu “yasa tanımazlıkla” suçladı.

Atun, UBP döneminde alınan sayaçlar ve maliyetlerine değinirken, Bakan Sennaroğlu da sayaçların arızalı çıktığını ve değiştirildiğini belirtti. 
Atun, “Buradaki ayrıntı KIB-TEK Yönetim Kurulu yanlışlıklarını örtmek için doğru olmayan haberler yayıyor” iddiasına bulundu.

KIB-TEK’in mali durumu konusunda acil tedbir alınması gerektiğini söyleyen Atun, “Kimseyi tanımadan ihalesiz santral alma yoluna giriyor. Bu santral nasıl amorte edilecek bu düşünülmüyor” dedi.

KIB-TEK’in borçlarına ilişkin detaylı bilgi veren Atun, kurumun 345 milyon TL borcu olduğunu, zarar ettiğini iddia etti. Atun, kurumu borçlandırıp santral alınmasını eleştirdi.

Atun, “KIB-TEK uçurumdan aşağı sürükleniyor. KTHY olma noktasındadır. Bu noktadayken, hükümet kararı olmadan, santral alıyorlar. Yanlışlıkların bedelini KKTC ödeyecek” dedi.

Atun, KIB-TEK Yönetiminin görevden alınmasını istedi.

CANDAN

CTP-BG milletvekili Armağan Candan, gıda güvenliği konusuna ilginin arttığı dönemde bulunulduğunu söyleyerek, bu konuda bazı yasaların Meclise gönderildiğini ve genel kuruldan geçirildiğini kaydetti.

Candan, yasanın geçmesinin ardından gıda güvenliği konusunda yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verdi.

Bitki sağlığı Yasası üzerinde çalışıldığını söyleyen Candan, veterinerlik hizmetlerine ilişkin yasanın da hazırlanmakta olduğunu kaydetti.

Hellim konusunda herkesin duyarlı olması gerektiğini belirten Candan, AB’de de temaslar yapılarak hellim konusunda Kıbrıslı Türklerin pozisyonunu ve hassasiyetlerinin anlatıldığını söyledi.

Candan, “Hellim konusunda önlemleri almalıyız. ABAD konusunda önceki yıllarda yapılan hata tekrarlanmamalı” dedi. 

Narenciye üreticilerinin ürün bedellerini almak istediklerini söyleyen Candan, bu konunun da önemli olduğunu ifade etti.

OĞUZ

UBP milletvekili Dursun Oğuz, üçlü kararname konusunda UBP’nin eleştirildiğini ancak hükümetin bu konuda farklı bir adım atmadığını belirtti.

Oğuz,  ülkeye sertifikasız tohumluk arpa getirildiğini savunarak, bunu eleştirdi.

Oğuz,  narenciye üreticisinin alacaklarının ödenmediğine dikkat çekerek, geçen yılki sıkıntıların aynısının bu yıl da yaşandığını, Bakanlığın “para yok” diyerek mağdur edebiyatı yaptığını savundu.

Süt paralarının ödenmesiyle ilgili belli bir aşama kaydedildiğini kaydeden Oğuz, kuraklıkların ödenmesiyle ilgili beklentileri dile getirdi.

Hayvan hastalıklarıyla mücadelenin önemine dikkat çeken Oğuz, küçükbaş hayvancılığın gelişmesine ilişkin mera alanlarının arıtılması gerektiğini ifade etti.

Oğuz, kamuoyunda Bakanlığın tarım politikasında hayvancılık ve kuru tarım dışındaki sektörlerin üvey evlat muamelesi gördüğü yönünde bir kanı oluştuğunu anlattı.

Oğuz, tarım arazilerinin kiralanması konusundaki sıkıntıların devam ettiğini, kiralamalar konusunda partizanlık ileri sürdü.

Oğuz,  çeşitli konularda Bakan Önder Sennaroğlu’na sorular yöneltti.

ÇAVUŞOĞLU

UBP İskele Milletvekili Nazım Çavuşoğlu kamu reformuna UBP’nin karşı çıktığı yönündeki suçlamaların doğru olmadığını, UBP’nin yasalara ilişkin önerilerinin dahi hükümet tarafından dikkate alınmadığını söyledi.

Çavuşoğlu,  hükümetin yönetim anlayışında söylemin ve uygulamanın farklı olduğunu savundu.

Çavuşoğlu, hükümet programını örnek göstererek, tarımsal üretimin planlanmasının öngörüldüğünü ancak hiçbir üretim planlanmasının yapılmadığını savundu.

Çavuşoğlu, Bakanlığın gıda konusunda da hükümet programında yer alan icraatları gerçekleştirmediğini iddia etti.

Çavuşoğlu dünya ölçeğinde tarımın çok stratejik bir noktaya ulaştığını, GDO’nun da ortaya çıkmasının nedeninin bu olduğunu,  ancak KKTC’de GDO’lu ürünleri tespit etme imkanı bulunmadığını iddia etti.

Çavuşoğlu, tarımda ürün çeşitliği politikası geliştirilemediğini, atadan görme çeşitlerin üretildiğini, Tarım Bakanlığı’nın politika ürün çeşitliliği üretmesi gerektiğini vurguladı.

Su master planının bulunmadığını, suyun yönetimin kimin tarafından gerçekleştirileceğinin belli olmadığını, hükümette ahenk olmadığını ileri sürdü.

Çavuşoğlu,  Devlet Üreme Çiftlikleri’nin hayvan ıslahına katkı yapabilecek duruma getirilmesi gerektiğini belirtti.

Çavuşoğlu SÜTEK’te Avrupa Birliği’nin destek verdiği projelerden Soğuk Zincir Projesi’ne uygun yapıların İskele bölgesinde halen hayata geçirilmediğini kaydetti.

TÖRE

UBP Lefkoşa Milletvekili Zorlu Töre de, Gıda Tarım ve Enerji Bakanlığı’nın önemi bakımından ülkede üçüncü sektör olarak görüldüğünü, sektöre gereken önemin verilmediğini söyledi.

Tarımın yerli istihdamı koruyan sektör olduğuna dikkat çeken Töre, yarı kurak iklim şartları içerisinde sektörü yürütmenin zor olduğunu ancak vazgeçilmez bir sektör olduğunu vurguladı.

Töre,  bakanlığın bütçesinin öngörülenden 50 milyon TL daha fazla olması gerektiğini, ayrılan bütçenin yetersiz olduğunu ifade etti.

Töre, kuraklık ödemeleri konusunda Tarım Sigortası Fonu’nun yetersiz olduğunu, ödemelerin Türkiye’den katkı alınarak yapılabildiğini, özel sigortacılığın getirilmesi gerektiğini belirtti.

Töre, ithal edilen ürünlerden yerli üretime katkı yapacak fon uygulanması gerektiğinin altını çizdi.

Avrupa’da tarımda korumacılık olduğuna dikkat çeken Töre, KKTC’de de benzeri uygulamalarla tarımla ilgili kurumların güçlendirilebileceğini söyledi.

Töre, üreticinin üretime devam etme konusunda sıkıntı yaşadığını belirterek, endüstriyel tarım üretiminin önemine değindi.

Töre,  Devlet Üretme Çiftlikleri’nde damızlık hayvan ve sertifikalı ürün yetiştirmeye ağırlık verilmesi gerektiğini vurguladı.

Töre tarımda tröstleşmenin önüne geçmek ve orta büyüklükteki işletmeler oluşturmak için düşük faizli kredi ve hibe programları uygulanması gerektiğini söyledi.

Töre, aspir bitkisinin KKTC’de yetiştirilebilecek bir bitki olduğunu ancak kökleri derinde olduğu için mineral açısından toprağı fakirleştireceğini eğer çok büyük kazanç sağlamayacaksa yetiştirilmemesi gerektiğini savundu.

Töre büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği konusunda ciddi ıslah çalışmaları yapılması gerektiğini ifade etti.

SENNAROĞLU

Sorulara ve eleştirilere yanıt veren Gıda Tarım ve Enerji Bakanı Önder Sennaroğlu,  gıda güvenliğiyle ilgili çalışmaları anlattı.

Geçmiş dönemde Gıda Güvenliği Yasası’nın geçirilmesiyle ilgili 4 yıl kaybedildiğini kendileri hükümete geldiklerinde yasayı geçirdiklerini ifade etti. 

İthal ürünlerde 2013 yılında 10 ayda 670 analiz yapıldığını, 2014 yılı aynı döneminde bin 659 analiz yapıldığını söyleyen Sennaroğlu rakamın konuya verdikleri öneminin göstergesi olduğunu kaydetti.

Bakan Sennaroğlıu Gıda Yasası’nın alt yasalar ile destekleneceğini, Gıda Dairesi ve Enerji Dairesi’nin oluşumu çalışmalarının son noktaya geldiğini kaydetti.

Sennaroğlu hükümet programının 1 yılda gerçekleştirilmesi gerektiği gibi bir algı oluşturulduğunu, hükümet programının 5 yıllık olduğunu vurguladı.
Kuraklığa dikkat çeken Sennaroğlu vaziyetin görülmesi gerektiğini, ülkede saman olmadığını vaziyetin vahim olduğunu söyledi.

Süt ödemelerinde sıkıntı yaşandığının doğru olduğunu söyleyen Sennaroğlu nedeni ve çareleri üzerinde durulması gerektiğini, ayrılan bütçelerin yeterli olmadığını kaydetti.

Sennaroğlu süt ödemelerinde 2014’teki mükellefiyetlerin 2015 yılında gerçekleştirileceğini bu nedenle 2015 yılı bütçesinin yetersiz kalacağını söyledi.

Süt ödemelerinde devletin sübvansiyon ve navlun katkısı bulunduğunu söyleyen Sennaroğlu, ödemelerde sistemden kaynaklanan sıkıntılar bulunduğunu ifade etti.

Sennaroğlu, hellimin tescili konusunda AB’nin yetkili otoriteyi Güney Kıbrıs’ı görmesi konusunda bir eğilimi olduğunu ve bunun KKTC açısından büyük sıkıntı olduğunu belirterek “Böyle olursa süt güğümlerini alıp Brüksel’de eylem yapmamız lazım” dedi.

Sennaroğlu, küçükbaş hayvan sütü konusunda üretim artırılması gerektiğini bu yönde politkalara gidilmesi gerektiğini belirtti.

Sennaroğlu hellimin bu coğrafyanın ürünü olduğunu bunun korunması ve sahip çıkılması gerektiğini söyledi.

Bakan Sennaroğlu, CYPFRUVEX’in yapısının da değiştirilmesi gerektiğini valencia ürününün dünya piyasasında rağbet görmediğini, sektördeki sıkıntıların aşılmasına yönelik muhalefetin katkılarını almaya hazır olduklarını bildirdi.

Türkiye’den gelecek suyun kullanımına ilişkin bilgi veren Senaroğlu, suyun tarımda kullanımının planlamasının 2017 yılına göre yapıldığını kaydetti.
Sertifikalı ürün konusundaki eleştirileri de yanıtlayan Bakan Önder Sennaroğlu Türkiye’den 10 bin ton sertifikalı ürün bulunamadığını, bu nedenle üreticiyi mağdur etmemek için sertifikasız ürün tercih edildiğini söyledi. “Sennaroğlu bu riski almamış olsaydık, bugün en çok konuşacağımız konu buydu” dedi.

Sennaroğlu,  kuraklık ödemeleri için yarın sabah Maliye Bakanlığı’nın bankaya kaynak aktaracağını  akaryakıt ödemeleri konusunda ise kaynak olmadığını söyledi.

Sennaroğlu elektrik konusuna değinerek Kıb-Tek’i özerkleştirme hedefi doğrultusunda Kıb-Tek Yönetim Kurulu’nun yönettiğini hükümet olarak müdahaleleri bulunmadığını anlattı.

Bakan olarak iki santralin alınması konusundaki görüşünün Bakanlar Kurulu’nda görüşüldükten sonra karar verilmesi ve alınacaksa Merkezi İhale Komisyonu’nun ihaleye çıkması olduğunu sözlerine ekledi.

Komite, daha sonra Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı bütçesini ele almaya başladı.