Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Tahir Gökçebel, Türkiye ile imzalanacak 2016-2018 Ekonomik Protokolün; “ekonomik olmaktan öte siyasi ve amaçlı” olduğunu iddia ederek, “Yeter diyoruz, sessiz kalmayacağız” dedi.

Gökçebel yazılı açıklamasında, ülkenin “yeni bir dayatmayla karşı karşıya” olduğunu öne sürerek, “Siyasi, kültürel, sosyal, enerji, eğitim, yargı ve her alanda Kıbrıs Türk toplumunu teslim alma politikalarının yazılı ve baskıcı yeni bir modelidir. IMF’nin birçok ülkeye dayattıklarından farksız ve daha baskıcıdır. Yaratılan rejimin devamı istenmektedir” ifadelerini kullandı.

2016-2018 protokolünde “sözde” olarak nitelediği ekonomik istikrar, verimlilik, yapılandırma gibi sözlerle aslında siyasi, ideolojik, rantçı bir yapının adımlarını tamamlama gayreti olduğunu savunan Gökçebel, halkın daha önceki protokollerle fakirleştirildiğini, GKK, Merkez Bankası, Polis, İtfaiye gibi kurumların yönetiminin tamamen “ele geçirildiğini” savundu.

Ülkede yeni yasalarla “açık hava hapishanesi” yaratılmak istendiğini öne süren Gökçebel, Meclis’in, hükümetlerin, Türkiye Büyükelçiliği’nin “rehinesi” yapıldığını iddia etti.

Gökçebel, son protokolde de açıkça yargı, eğitim, kültür ve sosyal hayata ciddi müdahaleler yapıldığını savunarak, şöyle devam etti:

“Halkın elinde kalmış son kurumların, mülklerin sorunsuz devrinin, sendikaların, kooperatiflerin bitirilmesinin, halkın daha da fakirleştirilmesinin, saygın hiçbir mesleğin, çalışan hiçbir kurumun, kamusal yapının ayakta kalmasının mümkün olamayacağı açık dayatması yapılmıştır.

Sadece nüfus dayatması kabul edilse bile barış görüşmeleri de bitmiş olacaktır. Bu paket ekonomik değil, tamamen ideolojik ve siyasidir.”

Gökçebel, protokolde yer alan maddeleri değerlendirerek, eleştirilerde bulundu. Özellikle KTOEÖS’e yapılan “linç” girişimlerinin protokolle daha iyi anlaşıldığını savunan Gökçebel, bu konuda şunları söyledi:

“Toplumun aydın, mücadeleci kesimleri yok edilerek, siyasi bu proje hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Son pakette yalan rakamlar ortaya konularak öğretmen ihtiyaçlarını giderme yöntemi olarak öğretmenlerin tümünü Göç Yasası’nda eşitlemek, yaşı 65’e çıkarmak, çalışma koşullarını ağırlaştırmak, oluşturulacak norm kadrolarla, siyasi kadrolaşmayı sağlamak, bu kadrolaşmaların yanında öğretmenlerin kaderini siyasilerin eline vermek, dolayısıyla örgütlü, onurlu duruş yerine öğretmeni yalakalığa itmek, norm kadrolarla her dersi veren öğretmenler yaratarak öğretmen açığı oluşmamasını sağlamak, meslek liselerini sadece işverenlerin ucuz işgücü elde edeceği pratik sanatlara dönüştürmek, öğrenci burslarını kesmek, taşıma ve diğer giderleri yok etmek, atölyeleri kapatmak, seçmeci-elemeci sınav modelleri ve standartlaşmayı eğitim sisteminin her kademesine yaygınlaştırarak eğitimi tamamen metalaştırmak niyeti açıkça bellidir.”

Gökçebel, bu paketi “dayatma” olarak niteleyerek, bunu imzalayıp uygulamaya koyacak hükümetin “işbirlikçi” ve Kıbrıs Türk toplumuna ihanet etmiş olacağını öne sürdü.