Özlem Çimendal

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer Ülke ekonomisini ayağa kaldıracak sektörlerin başında gelen inşaat sektörünün en büyük probleminin hantal bürokrasi ve siyasi istikrarsızlık olduğunun altını çizdi.

“Devletin kasasına 15 bin dolar girecek”

Gürcafer, “Örnek verecek olursam, ortalama 100 bin dolara satılacak olan bir evin veya dairenin; %5 KDV, %6 tapu harcı vardır, etti %11, %4.25 de stopajı vardır. Yani 100 bin dolarlık bir daireden devletin kasasına toplam 15 bin dolar girecektir” dedi.

Ekonomiye hayat verecek yığınla dosya dairelerde bekliyor

KKTC ekonomisine hayat verebilecek potansiyeli olan inşaat sektörünün bürokrasinin  işleyiş ve hantallığı nedeniyle yaşadığı mağduriyete dikkat çeken  Gürcafer, “Tapu Dairesi’nde bekleyen yığınla dosya var. Bu bekleyen dosyalar bugün halledilse, bu konutlar yarın devredilecek. Aynı şekilde ruhsat, nihai tasvip için bekleyen dosyalar, aynı şekilde yatırımı onaylanması için Şehir Planlamasında bekleyen dünya kadar dosya var, düşünün bunlar günü ve zamanında halledilse devlete getirisi ne olurdu” dedi.

İnşaat sektörü, ülke bütçe açığını kapayabilecek potansiyelde

KKTC ekonomisinin her yılın Ekim ayında bütçe açığı dolayısıyla büyük ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya geldiğini hatırlatan Gürcafer, “Her yıl Türkiye’den para geldi, gelmedi, memurun maaşı ödendi 13. Maaşı nereden bulacağız? Gibi kendi kendimizi ülke olarak rezil eden birtakım olumsuzluklar yaşıyoruz” ifadelerini kullanarak, inşaat sektörünün bütçe açığını dahi karşılayabilecek potansiyele sahip olduğuna işaret etti.

“En büyük sıkıntı siyasi istikrarsızlık”

KKTC siyasi istikrarsızlığının her alana yansıdığına dikkat çeken Gürcafer, “Hükümet edenler tam bir şeyleri yoluna koyacakken onlar gidiyor, başkaları geliyor, gelenler bir şeyleri öğrenip fiiliyata koyacakken onlar da gidiyor bu defa başkaları geliyor. Bizim ülkemizde yaşadığımız sıkıntıların siyasi istikrarsızlıkla doğrudan ilişkisi vardır” diyerek, bunun da sorunlara çözüm üretemememin en büyük nedeni olduğunu savundu.   

“KKTC ekonomisin toparlanması için uzun soluklu siyasete ihtiyaç var”

KKTC ekonomisinin iyileştirilmesi için uzun vadeli ve soluklu siyasete ihtiyaç olduğunun altını çizen Gürcafer, “Ülke sorunlarının birçoğunun çözülemiyor olmasının ana nedeni budur” dedi.

“Kurultaylar ve kimlerin seçileceği, hayati sorunların önüne geçti”

Bir diğer sorunun ise ülke için öncelikli ve hayati öneme sahip olan konuların birinci sorun olarak görülmeyişinden ve her zaman ikinci plana atılmasından kaynaklandığına değinen Gürcafer, “Geçmişteki birkaç yılı düşünecek olursak ne kadar kurultay krizi yaşadığımızı göreceğiz. Sanki bu toplumun en büyük sorunuymuş gibi öncelikli sorun olarak kamuoyunu her gün meşgul ederek karşımıza çıktı. Şimdi bir ülkenin öncelikli konusu kurultaylar ve kimlerin seçileceği olursa ülke için ekonomisi için önemli olan bu tür sorunlar da hep arka plana atılır. Umarım bugünkü siyasi yapı bunlardan ders çıkararak, bir çözüm üretir” diye konuştu.

“Dün itibarı ile çözüm üretilmeye başlandığını öğrendik”

Çalışma Bakanı Ersan Saner’in göreve geldiği ilk gün birtakım görüşmelerde bulunduklarından ve bugün itibarı ile bunlara çözüm bulunduğunu ifade eden Gürcafer, “5-6 maddeden oluşan bir paket şeklinde sorunlarımızı kendilerine illettik. Aldığımız bilgi ile de bunların neticelendiğini öğrendik. İstedikten sonra sorunların hepsi çözümlenebilir” ifadelerini kullandı.

“Sektörün önündeki engellerin kaldırılması mümkün”

Şu anda var olan ve ülkeye katkısının gözler önüne serildiği inşaat sektörünün önündeki engellerin de bir an evvel kaldırılmasının mümkün olduğuna işaret eden Gürcafer, “Şehir Planlama Dairesi’nin yeniden yapılandırılması, Kaymakamlıkların kendi personel sayıları ve mevcut binalarımızı daha efektif kullanarak daha verimli hale getirebiliriz. Atıl işgücümüzü doğru noktalara havale edebiliriz Bürokrasiyi basitleştirerek, süreci kısaltabilir” diye konuştu.

“Milyon dolarlık yatırımların oyalanması demek, devlete katkısının gecikmesi demek”

Üç-dört milyon dolarlık bir yatırımın söz konusu olan bir inşaat dosyasının her oyalanışının ve gecikişinin ülkeye katkısının gecikmesi anlamına geldiğini ifade eden Gürcafer, “Siz bu dosyayı örneğin 6 ay oyalarsanız bu yatırım ülke ekonomisi için 6 ay sonra hayat bulacak demektir. Eğer bunu siz 15 gün içerisinde neticelendirirseniz bu yatırımın devlete katkısını da hızlandırmış olursunuz” dedi.

“Hazırlanan proje ve dosyalar 16 duraktan geçmek zorunda”

İnşaat sektörünün çıkmazlarından birinin de proje için hazırlanan dosyaların hantal bürokrasi nedeniyle 16 duraktan geçmesi ve sürenin uzaması olduğuna dikkat çeken Gürcafer, “Bir inşaatın başlayabilmesi için ruhsata bunu da almak için 16 yere uğranılması gerekmektedir. Bu 16 yer, bir merkezde toplanamaz mı? Elbette toplanabilir. O merkezin de içinde Elektrik Kurumu, Su, Şehir Planlama, İtfaiye’den de teknik elaman bulundurulması ile bu hantallığın önüne geçilebilir. Bir dosya ön kapıdan girip arka kapıdan çıkabilir” dedi.

“Hantal bürokrasi nedeniyle vergi ödenemiyor ve yatırım yapılamıyor”

KKTC ekonomisinin dibe vurması ve piyasalardaki sirkülasyonunun yavaşlatılmasının en büyük nedeninin hantal bürokrasi olduğunun altını çizen Gürcafer, “KKTC piyasalarındaki yavaş para akışı, var olan artı değerleri de tüketiyor. Bu da firmaların projelerini çoğunlukla zararla kapatmasına sebep oluyor. Dolayısıyla da çoğunlukla vergi ödeyemiyor ve yatırım yapamıyorlar. Bizim altyapının iyileştirilmesinden kastımız budur” şeklinde konuştu.

“Ruhsatlandırma süresi çok uzun”

Ülkede iki türlü kaçak yapılaşmanın olduğuna dikkat çeken Gürcafer,  birinci kaçağın ana nedeninin hantal bürokrasi olduğunu kaydetti. Gürcafer, “İki tip kaçak yapılaşma vardır. Bunlardan ilki ruhsatın alınmadan başladığı yapılaşmalardır. Bunun nedeni de devletin kendisidir. Siz bir ruhsatlandırma süresini 1 yıl yaparsanız kimse bunu bekleyemez. Projeyi hazırlar, ruhsat müracaatını yapar ve inşaata başlar. Ve ruhsatı bekler. Birinci kaçak konumunda olan bu tarzdır. Ancak buna kaçak demek yerine, hantal bürokrasinin ve devletin neden olduğu gecikme denilebilir. Çünkü bu süreç çok uzundur” yorumunda bulundu.

“İmar’a aykırı yapılara toplum olarak karşı çıkılmalı”

Bir diğer kaçak türünün ise İmar ve kurallarına aykırı, inşaatın yapılmasının mümkün olmadığı şekilde inşaatına başlanan kaçaklar olduğunu ifade eden Gürcafer, “Bu alanlar içerisine yapılan yapılar kesinlikle savunulamaz kaldı ki bu tarz kaçaklara toplum olarak da karşı durmamız gerekmektedir. Bunlara Karpaz’da sahillere yapılan barakaları örnek verebilir. Bunlar kaçak yapılardır. Bunlar yapılmaması gereken kaçaktır”ifadelerini kullandı.