Mağusa İnisiyatifi aktivisti Okan Dağlı yazılı açıklamasında, Kıbrıs’ta Türk ve Rum toplumları arasındaki sorunların çözümüne yönelik yarım asrı aşkındır süren müzakerelerin çözüm yerine sorun üretmeye devam ettiğini savunarak, “Adada barış içinde yaşamayı başaramayan toplumlar, barış görüşmelerini de çatışmaya dönüştürmeye başarmışlardır” dedi.

Eroğlu-Anastasiadis arasında yürütülen görüşmelerin daha tam anlamıyla başlamadan sona erdiğini belirten Dağlı, “iki toplum arasındaki müzakerelerin bütünlüklü çözümü amaçlamasının artık sorun yaratmaktan başka bir işe yaramadığını, çünkü tüm sorunlara bütünlüklü bir çözüm bulmayı amaçlayan ve kendi statükosunu mümkün olduğunca uzun süre korumakta kararlı tarafların ‘küçük’ gördükleri sorunları çözmemekte ısrar ettiklerini” savundu.

“CİDDİ ENGEL”

“Yani müzakerelerdeki ‘her konuda anlaşana kadar hiçbir konuda anlaşılmamış sayılır’ prensibi artık Kıbrıs sorununun çözümü önünde en ciddi engel olarak ortaya çıkmaktadır” diyen Dağlı, bu prensiple yürütülen görüşmelerin, gelişen ve genişleyen hayatın getirdiği sorunları adım adım çözmek yerine bu sorunları ertelemeye, biriktirmeye yaratığı ve son yaşanan olayda olduğu gibi çatışma unsuruna dönüştüğünü kaydetti.

Talat-Hristofias ile Eroğlu-Anastasiades görüşmelerindeki yöntemlerin artık sürdürülebilir olmadığını, bu bağlamda Mağusa İnisiyatifi olarak bütünlüklü çözüm amacına ulaşma yöntemini bütünlüklü olarak değiştirmenin kaçınılmaz olduğunu düşündüklerini belirten Okan Dağlı, liderlerin bütünlüklü çözüme iki toplumu teşvik edecek işbirliği ve güven ortamını yaratacak önlemleri öncelikli olarak ele almaları gerektiğini söyledi.

“GÜVEN YARATICI ÖNLEMLER MUTLAKA HAYATA GEÇİRİLMELİ”

Dağlı, GYÖ’lerin mutlaka hayata geçirilmesini isteyerek bunun liderlerin samimiyetinin sınanması da olacağını kaydetti.

Kıbrıslı Rum liderliğinin doğal gazı paylaşmamak için çatışma yaratıp çözüm olasılığına darbe vururken, Kıbrıslı Türk liderliğinin de çözüm olmayacağını düşünerek doğal gazı paylaşmak için çatışma yarattığını savunan Dağlı, bu yöntemlerin Kıbrıslıları toplu mezarlara sokan anlayışın yeniden vücut bulması olduğunu belirtti.