Özge Kizir

Milletvekili Menteş Gündüz, Güzelyurt bölgesinde ciddi yatırımların başladığına dikkat çekti. Bölgeden ayrılan gençlerin de geri dönmeye başladığını ifade eden Gündüz, “gençliğin yavaş yavaş bölgeye geri dönüyor oluşunu bir takım projelerle desteklememiz gerekiyor.  Bunların da toplu konutla olabileceğine inanıyoruz” dedi.

Bağımsız Milletvekili Menteş Gündüz, En büyük idealinin Gemikonağı limanına marina yapılması olduğunu kaydetti. Gündüz  “Girne Turizm limanının moderninde olan bir şeydi. Bu durum oradaki narenciyenin girdilerini düşürecekti. Akdeniz’de dolaşan 1 milyon tane yatın orada çekilmesi ve bunların turizm pazarlarında iyi acentelere devredilerek pazarlamanın yapılması gerekir. Ada ülkenin en büyük lokomotifi denizdir. Biz denizi kullanamıyoruz. İnanç ve sağlık turizmi açısından da önemlidir. İnsanlarımız artık eskiyi özlüyorlar. Güven yaratıcı önlemler diyoruz, onlar bize bir adım atsınlar biz onlara iki adım atarız. Gemikonağı limanı şuanda yapılsa bütün uluslar arası gemiler oraya gelebilir. Gemikonağı limanı KKTC’de tescil edilen bir limandır.

 “Burada yapılan görüşmelerle Brüksel ve Strazburg’da yaptığımız görüşmeler arasında çok fark var”

Güzelyurt konusunda değerlendirmede bulunan Gündüz, sözlerine şöyle devam etti: “1974’ten beridir Güzelyurt verildi verilecek masada yatıyor. Ancak son gelinen Kıbrıs konusundaki gelişmelerde birazcık yeşeren ümitlerimi kaybetmiş durumdayım. Çünkü burada yapılan görüşmelerle Brüksel ve Strazburg’da yaptığımız görüşmeler arasında çok fark vardır. Yani kapı arkadaşında başka kapı önünde başka konuşuyorlar. 

“Altına imza koyuyoruz ancak ne yazık ki görüntüde onlar bunun imajını vermiyorlar”

Dolayısıyla bir takım gelişmelerin var gibi göründüğünü ortaya koyuyorlar. Bunlar bizi aynı seviyede 11 Şubat deklarasyonuna bağlı olarak iki bölgeli siyasi eşitliğe dayalı protokolden bahsediyoruz. Bunun altına imza koyuyoruz ancak ne yazık ki görüntüde onlar bunun imajını vermiyorlar. Yeri geldiğinde bu beyanda bulunuyorlar ama bana göre aslında çok yakın gibi görünsek de uzağız.”

“Gençlik yavaş yavaş bölgeye geri dönüyor”

Güzelyurt bölgesinde ciddi yatırımların başladığına dikkat çeken Gündüz şunları söyledi: “Örneğin bir üniversite veya bizim hedef koyduğumuz hastanenin yapımı için inşaat temellerini de atacağız. Bu yüzden orada yaşayan esnaf yavaş yavaş kendini yenilemeye gidiyor. Bizden ayrılan gençliğin yavaş yavaş bölgeye geri dönüyor oluşunun bir takım projelerle desteklememiz gerekiyor. 

“Devlet eliyle yaparsak…”

Bunların da toplu konutla olabileceğine inanıyoruz. En azından şuanda ayrılanların yerine şuanda evlenecek olanın ya da yeni yetişen gençliğin oralarda temel atmasını sağlamak söz konusudur. Dolayısıyla bu tip yatırımları biz devlet eliyle yaparsak bölgeyi cazip hale getireceğimize inanıyorum.” 

“1974 sonrası KKTC ile 2016 sonrası KKTC arasında çok fark vardır”

Gaziveren bölgesinin gerek turistik gerek yerleşim alanı olarak hızlı bir ivme kazandığını vurgulayan Gündüz, “Biz bunu Güzelyurt merkezde de başlatmak istiyoruz. 1974 sonrası KKTC ile 2016 sonrası KKTC arasında çok fark vardır. İki jenerasyon değişmiştir. Artık bir takım şeyler olacaksa bile bunların artık bir takım kriterlerde olacağı nettir. Günün sonunda KKTC Türk halkının da Güney’de bırakmış olduğu bir takım menkul ve gayrimenkuller söz konusudur. Dolayısıyla bunların da hibe olacağını düşünmüyorum. İnşallah biz çözüm olur diyorum ama bu gidişat bunu göstermiyor” şeklinde konuştu.

“İki bölgeli ve iki devletli siyasal eşitliğe dayalı federasyona evet dememiz şok etkisi yarattı”

Kuzey kesimin sürekli masadan kaçan taraf olarak addedildiğini ifade eden Gündüz, “Biz hep masadan kaçan taraf olarak addedildik. Brüksel’de hep bunlar yüzümüze vuruldu. Son Brüksel’e gidişimde ‘biz artık masadan kalkmayacağız’ dedim. Biz Birleşmiş Milletlerdeki750. Maddeye bağlı olarak son o dönemin cumhurbaşkanının yapmış olduğu iki bölgeli ve iki devletli siyasal eşitliğe dayalı federasyona da evet dediğimizi söylediğimiz zaman şok etkisi yarattı. Böyle bir şey beklemiyorlardı. Çünkü hep manevrayı kazanma yönleri bu yöndeydi. Bu pozları elinden alındıktan sonra bir takım manevraları başka yönlere kaydırarak sanki biz anlaşmayı istemiyormuşuz gibi tekrar bazı şeyleri ortaya sürmeye çalışıyorlar. Biz olduğumuz yerdeyiz. Ancak onların da bizim Kıbrıs adasında yaşayan eşit iki toplum olduğumuzu idrak etmeleri gerekmektedir” ifadesini kullandı.

“Bizim burada yaşayan gariban bir toplum olmadığımızı ve eşit bir toplum olduğumuzu idrak edecekler”

Gündüz sözlerine şöyle devam etti: “Avrupa Birliği dönem başkanlığını Almanya yaparken 6 ay yapıyor. Fakat Güney Kıbrıs’ta görev yaptığı zaman o da 6 ay yapıyor. Bu da siyasal eşitliği gösteriyor. Dolayısıyla bir takım şeyleri hazmedecekler. Bizim burada yaşayan gariban bir toplum olmadığımızı ve eşit bir toplum olduğumuzu idrak edecekler. O zaman çözüme daha da yakın olacağımıza inanıyorum. Bunları görmediğim sürece bana göre çok çözüm çok uzak. 

“Bu parayı kim verecek?”

Annan Planı’nda da son aşamaya gelindi ancak donör diye tabir edilen yani parayı kimin vereceği yönünde olay patlak verdi ve orada kaldı. Bu parayı kim verecek? Rum, bütün bu tazminatları Türkiye karşılasın diyor. Neden? Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin yapamadığı garantörlük hakkını ve o dönemin Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’un feryatlarına rağmen Yunanistan’ın gitmemesi ve Türkiye’nin kurtarmasından ve garantörlük hakkını kullanmasından dolayı bunun bedelini ödeyecek? 1963 yılında 103 tane köy tapudan silindi. O defterleri açtığımız zaman hepsini ortaya koyacağız. Biz kin tutmuyoruz ama bir şeyi hesaplarken kendilerine teraziye koymakla mükelleftirler.”