Eşit Hak ve Adalet Sendikası (HAK-SEN) Genel Sekreteri Fırat Yılmaz, iş kazalarına değinerek, hükümetten; özel sektörde sendikal örgütlenme özgürlüğü üzerindeki baskıların sona ermesini, işçi sağlığı ve iş güvenliği denetimlerinin rutin olarak tüm işyerleri için yapılmasını ve sendikalı emekçi ve emekçi temsilcilerinin işten atılmalarının yasaklanmasını talep etti.

Yazılı bir açıklama yapan Yılmaz, 39 yaşındaki İdris Dhali’nin geçen gün beton mikserinde parçalanarak can verdiğini anımsatarak, “Yaşanan bu son iş cinayeti ve gerçekten son olmasını ve bir daha hiç yaşanmamasını diliyoruz” ifadelerini kullandı.

Ülkenin her köşesinde özellikle Annan Planı sonrasında “rant ve fırsat değerinin farkına varılmasıyla sınır ve kural tanımaksızın inşaatlar yükseldiğini” savunan Yılmaz, “Her yıl en fazla iş cinayetinin inşaatlarda meydana geldiği, şantiyelerin emekçi mezarlığına döndüğü, çevreyi ve çevresindekileri öldürdüğü artık çok çok somut bir gerçek. Yaşanan acılarla birlikte bu gerçek ‘inşaat, ekonominin lokomotifi’ bahanesiyle saklanamayacak kadar aşikâr ve büyük bir sorun haline gelmiştir” iddiasında bulundu.

“İş kazalarında yaşanan ölümlerin kader olmadığını, işverenin hırsı ve ihmali ile devletin görevlerini yerine getirmemesinin bir sonucu” olduğunu iddia eden Yılmaz şöyle devam etti:

“KKTC genelinde kullanılan ve son derece güvensiz olan yapı iskelelerinin kullanımdan kaldırılarak güvenlik seviyesi yüksek yeni nesil yapı iskelesi sistemleri kullanılsaydı; çalışan işçinin metal tabanlı ayakkabı, baret ve bağlanma ünitesi kullanması halinde inşaat ölümleri sıfır olacaktı.  İşte bu açık ihmal ve hırs nedeniyle meydana gelen ölümlere seri iş cinayeti diyoruz.”

2016 yılında iş kazalarında yaşamını yitiren 7 emekçiden birinin restoranda paket servis elemanı olarak çalıştığını, diğer 6 emekçinin ise inşaatta çalıştığını belirten Yılmaz, “İş cinayetlerinin oluş şeklini kapsayan istatistiklere göre, 2016 yılında meydana gelen iş cinayetlerinin büyük çoğunluğu düşmeye bağlı olarak yaşanmıştır. 4 emekçi çalıştığı sırada yüksekten düşme sonucu yaşamını yitirirken, 1'i kaza, 1'i elektrik akımına kapılması, 1'i de yüksek gerilim hattına temas ederek 6 metre yükseklikten düşmesi sonucu hayatını kaybetmiştir” ifadelerini kullandı.

“KAZALAR ÖNLENEBİLİR”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Ocak 2016’da yayımladığı bir aylık rapordaki sonuçların çoğu kazanın önlenebilir olduğunu gösterdiğini savunan Yılmaz, “Öncelikle işverenlerin ucuz emekçilik ve maliyet için standart altındaki emekçileri zor işler için uzun ve önlem almadan çalışmaya zorlaması, buna karşılık devletin gerektiği gibi uygun mevzuat yaratıp yeterli denetimleri yapmaması iş cinayetlerine giden ana adım taşlarıdır” iddiasında bulundu.

Yılmaz, hükümetten; özel sektörde sendikal örgütlenme özgürlüğü üzerindeki baskıları sona erdirmesi, işçi sağlığı ve iş güvenliği denetimlerinin rutin olarak tüm işyerleri için yapılması ve sendikalı emekçi ve emekçi temsilcilerinin işten atılmalarını yasaklamasını talep etti.

İş kanununda yer alan gerçeklerle örtüşmeyen emekçi çıkarma nedenlerinin yasal gerekçelerle bağlanması ve ihtisas mahkemeleri olarak iş mahkemeleri kurulmasını talep eden Yılmaz, özel sektör çalışanlarına bu anlamda iş güvencesi verilmesi gerektiğini kaydetti.

Yılmaz, iş cinayetlerinin sorumlularının da yargılanması ve hesap vermesini talep etti.