Suna Erden

Lefkoşa’da faaliyet gösteren Devlet Laboratuvarı’nın 22 Aralık 2016 tarihinde yanarak işlevini yitirmesi nedeni ile 3 aydır insan sağlığı için gerekli olan birçok analiz yapılamıyor. Her türlü ilaç kalite kontrolünün, toksikolojik analizlerinin, içme ve kullanma sularının kimyasal analizlerinin, atık suların her türlü analizinin, her türlü besin maddelerinin kimyasal analizlerinin ve birçok analizin yapıldığı laboratuvarın yanması nedeni ile bu işlemler yapılamazken, konuyla ilgili Star Kıbrıs’a konuşan Tarım Dairesi eski Müdürü Emine Solyalı, tarımsal ürünlerde 3 aydan beridir herhangi bir denetim olmadığını, yurt dışından gelen ürünlerden analiz belgesi istense de bunun güvenirliliğinin sorgulanması gerektiğini ifade etti. 

TÜRKİYE’DEN YARDIM ALINMALI 

Tarım Dairesi eski Müdürü Emine Solyalı, bu zor süreçte besin analizleri gibi acil durumlar için Türkiye’den yardım alınabileceğini,yanarak işlevsiz hale gelen Devlet Laboratuvarı’nın ülkenin can damarı olduğunu ifade ederek, “Çok gelişmiş bir laboratuvarımız var diye övünüyorduk. Gerçekten de öyleydi. Bilhassa pestisit analizlerinde analize gönderilen her üründe 320 maddeye bakılırdı. 

Üretici, ürüne ne atarsa atsın laboratuvar onu tespit edebilirdi” ifadelerini kullandı. Solyalı, bu kadar önemli bir kurumun yanmasının büyük bir talihsizlik olduğunu, laboratuvarın yandığı günden beri yurt dışından gelen ürünlerle yerli ürünlerde denetim yapılamadığını söyledi. Solyalı, bu zor süreçte Türkiye’den yardım alınması gerektiğini ifade ederek, “Türkiye bize birçok konuda destek verdiği gibi istenseydi bu konuda da seve seve destek verirdi diye düşünüyorum. Ayrıca ürün örnekleri bir günde Türkiye’ye yetişir” şeklinde konuştu. 

TİCARİ KAYGI DURUMU DEĞİŞTİRİR 

Denetim yapılmamasından dolayı piyasada şuanda kirli ürün oranının yüzde 6 civarında olduğunu düşündüğünü kaydeden Solyalı sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Ülkemiz üreticisi sanıldığı kadar bilinçsiz değildir. Yıllarca yapılan denetimler ve eğitim çalışmaları bilhassa büyük üreticilerin bilinçli hareket etmesini sağlamıştır. Ama bu böyledir diye üretimi başıboş bırakmamalıyız. Sonuçta üretici ticari kaygı ile hareket eder. Burada üretilen ürünler ile yurt dışından gelen ürünlerden örnek alınıp TC Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı bir laboratuvara gönderilirse üretici ve ithalatçı da üzerindeki bu baskıyla çok daha dikkatli olur. Bir önceki müdürlüğüm döneminde ve son iki buçuk yıllık görev süremde binlerce denetim yaptırdım.2013 Eylül ayı ile 2016 Nisan ayına kadar yerli ürünlerde yaptırdığım en az 3 bin analizde kirlilik bulunup imha edilen ürün oranı yüzde 3 civarındaydı. Bu büyük bir rakam değildir. Yüzde 3 civarında da tarlada bekletip pestisit miktarı limitlerin altına düşen ürün vardı. Yani bugün denetim yapılamadığı için yüzde 6 oranında ürünün kirlilik riski taşıdığını düşünüyorum.” 

SOFRAYA KONULMADAN ÖNCE İYİCE YIKANMALI 

Vatandaşlara tavsiyelerde de bulunan Solyalı, tarımda kullanılan ilaçların hemen hemen hepsinin bitki yüzeyinde kalan, yıkanınca büyük çoğunluğu uzaklaştırılabilen ilaçlar olduğunu, bu süreçte sebze ve meyvelerin her zamankinden daha çok yıkaması ve kabuğu soyulabilenleri de mutlaka soyarak tüketilmesi gerektiğini söyledi. 

YARGI DA TIKANDI 

Öte yandan insan sağlığı için gerekli analizlerin yapılmamasının yanında yargı süreci de tıkandı.Narkotik polisinin neredeyse her gün düzenlediği operasyonlarca onlarca zanlı yakalanırken, beraberinde uyuşturucu maddeler de ele geçiriliyor. Polis, zanlıların kan ve idrar örneklerinin analizini Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde yaptırırken, uyuşturucularla ilgili analiz ise yapılamıyor. Polisin, zanlılar hakkındaki dava dosyasını tamamlayabilmesi için de kişiler üzerinde bulunan maddelerin gram ve analiz sonuçları gerekiyor. 

Ancak uyuşturucu analizlerinin yapılmaması polisinin soruşturma dosyalarını hazırlayıp tamamlamasını önlüyor. Bu durum yargı sürecinin aksamasına, cezaevinde uyuşturucu suçlarından davalarını bekleyenlerin tutukluluk sürelerinin uzamasına neden olurken, analiz edilmesi gereken madde sayısı artıyor ve tamamlanması gereken dosyalar ise birikiyor. 

AMACINA UYGUN DEĞİL 

Ayrıca Devlet Emlak Malzeme Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasası’na göre, Devlet Laboratuvarı’nın sigortalanmış olması gerekirken, yağının çıkış nedeni ile ilgili henüz bir rapor hazırlanmadığı, bu durumdan dolayı sigorta ödemesinin olup olmayacağı da belirsizliğini koruyor. 

Yangının maliyetinin 5 Milyon TL olduğu belirtilirken, yeni bir laboratuvarın kurulması için bütçe gerekiyor. Yetkililer geçici bir çözüm olarak Veteriner Dairesi bünyesinde analizler için kullanıma yer açarken, orada ise Devlet Laboratuvarı’nda yapılan analizlerin tümünü yapabilmek için ne yeterli alet ne de gerekli kimyasalların olmadığı ifade ediliyor.