Halkın Partisi Çevre Çalışma Grubu’ndan yapılan açıklamada, ülkedeki özel çevre koruma bölgeleri konusunda ciddi sıkıntılar yaşandığına dikkat çekilerek, bu bölgelerin yönetiminde sivil toplum örgütlerinden yararlanılması önerisi yapıldı. Özel çevre koruma bölgeleri içerisinde personel ve kaynak yetersizliği gerekçe gösterilerek gerekli denetim ve faaliyetlerin yürütülmediği hatırlatılan açıklamada, geçmişte bu bölgelerde yapılması gerekenleri detaylandıran yönetim planlarının hazırlanıp uygulanmadığı ve ekipmanların da depolarda bekletildiği vurgulandı. Halkın Partisi Çevre Çalışma Grubu’ndan yapılan açıklama şöyle:

“Akdeniz’deki en iyi korunmuş doğaya sahip yerlerden biri olan ülkemizde Kıbrıs Arı Orkidesi, Medoş Laleleri gibi endemik bitkiler, Yeşil Kaplumbağa ve Akdeniz Foku gibi nadir türlerin yaşadığı ve ürediği habitatlar, flamingolar ve pelikanlar gibi göçmen kuşların konakladığı sulak alanlar bulunmaktadır. Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde geçerli olan Habitatlar Direktifi’ne göre nesli tehlike altında olan canlılara ve özel koruma statüsü olan yaşam alanlarına ev sahipliği yapan doğamızın yasal olarak korunabilmesi için hassas bölgelere Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) statüsü kazandırılmıştır. Bununla birlikte ÖÇKB’lerimiz içinde bile ne yazık ki gereken denetimler ve faaliyetler yapılamamaktadır. Personel ve kaynak yetersizliğine bağlanan bu sorun başarılı ve aktif gönüllülere sahip sivil toplum örgütlerinin (STÖ) katılımı ile çözülebilir ve ÖÇKB’ler hak ettiği iyi yönetime kavuşabilecektir.

2009 – 2012 yılları arasında AB tarafından desteklenen projede ÖÇKB’lerin iyi yönetilebilmesi için doğal değerlerini, özelliklerini ve bunlara bağlı olarak bölgelerde yapılması gerekenleri detaylandıran yönetim planları hazırlanmış ve de gerekenlerin uygulanabilmesi için tüm bilimsel ekipman sağlanmıştır. Bu ekipmanların çoğu depolarda bekletilmektedir. Alagadi, Tatlısu, Karpaz, Güney Karpaz, Akdeniz, Mağusa Sulak Alanları, Avtepe ve henüz ilân edilmemiş olan Girne Dağları ÖÇKB’lerinde yapılması gereken habitat restorasyonu, popülasyon izleme, denetim, eğitim ve araştırma gibi birçok faaliyet STÖ’lere görev ve sorumluluk verilerek gerçekleştirilebilir. Hazırlanacak eylem planları arazide STÖ’ler tarafından uygulanırken denetimi ise devlet kurumları tarafından yapılmalıdır.

Alagadi, Tatlısu ve Akdeniz bölgesinde Kaplumbağaları Koruma Cemiyeti ile Deniz Kaplumbağalarını Koruma Proje grubunun başarılı şekilde sürdürdüğü Kaplumbağa Projesi buna bir örnektir. 1992’den beridir yapılan araştırmalarda 2016 yılına kadar toplam 55 adet uluslararası bilimsel yayın yapılmış, her yıl yüzlerce yuvanın köpek ve tilkilerden korunmasının yanında halkın eğitilmesi için plaj temizliği kampanyaları ve de kaplumbağa yavruları gözlemi yapılmaktadır. ÖÇKB’lerde bu gibi kendi kendini finanse etme potansiyeline sahip faaliyetler diğer STÖ’lerle artırılmalıdır.

Girne Dağları bölgesi tüm ön araştırmaları yapılmış bir halde ÖÇKB olarak ilân edilmesi için 2012’den beridir Bakanlar Kurulu’nda bekletilmekte ve günden güne plansız yapılaşma, taş ocakları, yangın ve orman zararlılarından dolayı yok edilmektedir. Girne Dağları ÖÇKB olarak Bakanlar Kurulu tarafından acilen ilân edilerek yönetim planları uygulamaya geçirilmelidir. Ayrıca ÖÇKB’ler içinde veya dışında kalan küçük ölçekli alanlardan doğal miras için önemli olanlar belirlenerek “mikro-reserv” statüsü kazandırılmalıdır.

Ülkemiz turizmini desteklediği, yaşam kalitemizi yükselttiği ve de aslında doğadaki her canlının yaşamaya hakkı olduğu için doğayı koruma etkin bir duruma getirilmeli, doğanın ÖÇKB’lerin STÖ’lerin aktif katılımı ile daha etkin bir şekilde korunması sağlanmalıdır.