Milliyet Gazetesi Kıbrıs Temsilcisi Sefa Karahasan, Milliyet Cadde'de Serdar Ortaç ile ilgili yazdığı bir yazının, Ortaç tarafından yalanlanmasını mahkemeye taşıdı.

Karahasan, geçen hafta 'Kıbrıs Sefası' adlı köşesinde Serdar Ortaç'ın kumarhanede gözleri önünde 10 dakikada 30 bin TL kaybettiğini yazmıştı. Bunun üzerine Ortaç, yazıdan dört gün sonra Habertürk'ün magazin ekinde manşet olan bir haberde, 'Ben sözümde duruyorum. Kumar oynamadım. Haber yalan' demişti.

Bu haber üzerine Sefa Karahasan, avukatı Tekin Söylemez aracılığıyla, Ortaç'ı 'basın yolu ile hakaret' ettiği gerekçesiyle dava etti. Haberinin kesin doğru olduğunu kaydeden Karahasan, bugünkü köşe yazısında, 'Serdar Ortaç'a hodri meydan' başlıklı bir yazı kaleme aldı. Karahasan, Ortaç'a 'görüntüleri izleyince ne yapacaksın?' diye sordu.

İşte o yazı:

SERDAR ORTAÇ’A HODRI MEYDAN!

Cadde’deki ilk yazımda, “kumarı bıraktım, tövbe ettim” diyen Serdar Ortaç’ın gözlerimin önünde kumar oynadığını ve kaybettiğini yazdım. Bir başkasından ‘duyarak’ değil, görerek, izleyerek yazımı kaleme aldım. Yanımda da, Kuzey Kıbrıs’ın önde gelen gazetecilerinden Alihan Pehlivan ve bazı dostlarım vardı. Öyle ki kumar oynadığı makinanın bulunduğu bölümde bile iki kamera bulunuyordu. Ortaç, 4 gün bekledikten sonra bir açıklama yaptı ve ‘haberin yalan’ olduğunu iddia etti:
“Sözümde duran bir adamım, kumar oynamadım. Bıraktığımı söylemiştim,
bu haberler yalandır.”
Aslında sözünde duran adamın ‘doğru söyleyeceğini’ düşünmek gerekir. Normal olan da budur! Böyle olmadığı için Serdar Bey’i KKTC’de dava ettim. Perşembe günü açıklamasını okuduktan sonra avukatım Tekin Söylemez’e ‘basın yolu ile hakaret’ davası açmasını söyledim. Söylemez, bu yöndeki dava dosyasını hazırladı.
Serdar Bey, ‘yalan beyanda bulunarak, haberimi yalanladığı’ için kendisinden tazminat talep ettim. Avukatım Söylemez aracılığıyla mahkemeye sunduğum dilekçede şunu talep ettim:
“Serdar Ortaç,    beni yalan haber yapmakla itham etmiştir. Bu doğru değildir.   Ortaç’tan, mahkeme
aracılığıyla yazdıklarımın yalan olduğunu ispatlamasını istiyorum.”
 
Yalancının mumu!
17 yıldır basında güvenin adresi Milliyet’te çalışıyorum. Bugüne kadar yalanlanan haberim olmadı, yaptığım haberler nedeniyle de kimse hakkımda dava açmadı. Bu defa ilk kez ben dava açıyorum biri hakkında. Çünkü Serdar Ortaç, gözümüzün önünde 10 dakikada kumarda 30 bin lira kaybettiğini inkar etmekle yetinmeyip, beni yalan haber yapmakla suçladı. Madem yazdıklarım yalan, o zaman niye hakkımda dava açmadı?
O açmadı ama ben ondan davacı oldum. Şimdi Kuzey Kıbrıs’ta yargı önüne çıkınca bakalım Habertürk’e söylediklerini mahkemede de tekrar edebilecek mi? Ortaç, kumar oynadığını inkar ederse, mahkeme aracılığıyla casinonun güvenlik kamera kayıtlarının izlenmesini isteyeceğim.
O görüntüler mahkemeye geldiğinde bakalım Serdar Ortaç, “Bu ben değilim” diyebilecek mi? Yalancının mumu yatsıya kadar, kumarcının yalanı da görüntüler ortaya çıkana kadar!

SONER OLGUN’UN KIBRIS MACERASI

Kıbrıs’ta müthiş bir Soner Olgun fenomenliği başlamış durumda. Kesintisiz sabaha kadar devam eden eğlencede kendinden geçiyor dinleyici. O ise, “Basına iyi malzeme değilim ben” diyor. Neden dediğimde, “Elinde bağlama çıplak bir Soner hayal edemiyorum” cevabını veriyor. Girne’de Letafet Bar’da 2 yıla yakın süredir sahne alan Olgun’un Kıbrıs’a açılma aşaması da çok ilginç. Menajeri Andaç Günay otel yöneticilerine “Soner Olgun’u getirelim, eğlence tavan yapar” diyor.
‘Kim Soner Olgun?’ deniliyor! İlk konser yapılıyor. Konser bitmeyince yöneticiler sabahın üçünde bara giriyor ve Olgun macerası başlıyor. Olgun, “Burada kötü takım oynayamaz” diyor ve devam ediyor:
“İstanbul eğlencede süper lig. Kıbrıs, şampiyonlar ligi. Bütün starlar her hafta Kıbrıs’ta. Kıbrıs’ın geleceği çok parlak, eğlence kültüründe de bir numara.” Olgun’un Kuzey Kıbrıs’a sevgisi o kadar artmış ki, ‘Ölürüm ben’ şarkısı için Girne’de, ‘Mağusa Limanı’ şarkısı için Mağusa’da klip çekti.