Özge Kizir

Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, iki toplumlu organizasyonların kendisine samimi gelmediğini söyledi. “İki toplumlu işlere çok alerjisi olan birisiyim” diyen Hasgüler, “İki topluluğun ana vatanı Batı’dır. Batılılar bizi toprağın altına gömsün diye önce EOKA’ya sonra da karşısındakilere silahlar dağıtmadılar mı? Şimdi ben bunların neyine güveneyim?İki toplumculuk işi bana sahte geliyor” şeklinde konuştu.

Sınır kapılarının ve Maraş’ın açılmasının ekonomiye önemli katkısı olacağını vurgulayan Hasgüler “Kuzey’in ekonomisinin özerkleşmesi ve kendine güven tazelemenin yollarından bir kaçı da kapıların ve Maraş’ın açılmasından geçiyor. Kapıları açacaksınız ve insanlar ticaret yapacak. İlişkiler gelişecek ve kendi ekonomimizi ayakları üzerinde durur hale getireceksiniz. Maraş’ın açılması kapsamlı çözümün en kıymetli evresidir” dedi.

Akademisyen Prof. Dr. Mehmet Hasgüler katıldığı televizyon programında çözüm sürecini değerlendirdi.Toplumların çözüm süreci boyunca yorulduğunu ifade eden Hasgüler, “Eski Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın pozisyonuna baktığımızda o da yorulmuştu. Fakat bu işin iyi bir tarafı, müzakerelerin kişilere müstesna bir şey olmadığı da sonradan anlaşıldı. Tüm müzakereciler müzakereleri artık Kıbrıs’ın siyasal hayatından dışarıya çıkarıp bir sonuca erdirmek arzusundalar ama müzakereler oyun gibi düşünülüyor. Bundan uzaklaşmak lazımdır. Bundan uzaklaşmanın yolu ise bence hayatın içerisinde, müzakerelerin dışında, müzakerelere de yardım edecek bir takım fonksiyonları harekete geçirmektir” dedi.

“Maraş’ın açılması kapsamlı çözümün en kıymetli evresidir”

Derinya ve Aplıç kapıları konusunda çok sarsıntı yaşandığına dikkat çeken Hasgüler, “Önemli olan niyettir. Derinya veya Aplıç kapıları, buna benzer şeyler, çözüm konusunda arzusu daha geride olanların biraz daha fazla çözümcülerden Maraş’ın açılmasını istemesi veya Derinya Kapısı’nın açılmasını istemesi gerekiyor. Bu çözümcülerin istemesi manasında değildir. Maraş’ın açılması kapsamlı çözümün en kıymetli evresidir. Adı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti veya Kuzey Kıbrıs Egemen Devleti olur yani hepsi olabilir.. Fakat benim kanaatim Kuzey’deki bu pozisyonun güçlenmesinin yolu bütün delikleri alabildiğince açmaktır” ifadesini kullandı.

“Güven tazelemenin yollarından bir kaçı da kapıların ve Maraş’ın açılmasından geçiyor”

Sınır kapılarının açılmasının ekonomiye önemli katkısı olacağını vurgulayan Hasgüler şöyle konuştu: 

“Kuzey’in ekonomisinin özerkleşmesi ve kendine güven tazelemenin yollarından bir kaçı da kapıların ve Maraş’ın açılmasından geçiyor. Kapıları açacaksınız ve insanlar ticaret yapacak. İlişkiler gelişecek ve kendi ekonomimizi ayakları üzerinde durur hale getireceksiniz. Aynı zamanda ekonomik olarak ayakta durmasında pozisyonunuzu da kabul ettirmektir. Bazen, bazı şeyler müzakere etmeye bile gerek kalmayabilir. Bana kalsa Aplıç’ı da Derinya’yı da açarım. Engel olan nedir?” 

“İki toplumculuk işlerine alerjisi olan birisiyim”

Kayıp Şahıslar Komitesi’ne değinen Hasgüler, “Bu meselemizin çok önemli ve dramatik yönüne işaret eden önemli bir konudur. Bunu biz hala çözmeye uğraşıyoruz. Bunlar ortak duyguya katkıdır. Biz kayıplarımızı bile henüz bulmuş bir toplum değiliz. Acılarımızı ortaklaştırmamamızın nedeni toprağın altında hala duruyor olmasındandır. İki toplumculuk işlerinde çok alerjisi olan birisiyim. İki topluluğun ana vatanı Batı’dır. Bu batılılar bizi toprağın altına gömsün diye önce EOKA’ya sonra da karşısındakilere silahlar dağıtmadılar mı? Şimdi ben bunların neyine güveneyim? Neden iki toplumculuk oyunu oynayayım? Diyorum ki, iki toplumculuk mali yardımlarla veya fonlarla değil kendimize saygı duyma anlamında hepsi çok güzel işler yapıyorlar ama ben kişi olarak bunun içerisinde olmak istemiyorum. İki toplumculuk işi bana sahte geliyor” şeklinde konuştu. 

“Yeni bir çatışma yaratma konusunda tereddütlüyüm”

Sağlıklı bir çözüm istediklerini belirten Hasgüler, “Bir istikrar ve tatmin edici bir güvenlik de vardır. Kuzey ve Güney’dekiler içinde 42 yıldır bu şekilde devam etmesi fazla bir maliyet oluşturmamışken acaba Garanti ve Güvenlik meselesini esnetirsek ve Kıbrıslı Türkler ile Rumlar gönüllü olarak bütün meselelerini beyinlerinin arkasına çekmeden her şeyi masaya koyarsak, yeni bir çatışma yaratma konusunda tereddütlüyüm. Küçük bir ihtimal bile olsa onu hesaba katmak gerekir” şeklinde konuştu.

“Garanti ve güvenlik konusunda toplumun size güvenmesini sağlamanız gerekiyor”

Derinya, Aplıç ve Maraş kapılarının açılması konusunda açıklamada bulunan Hasgüler, “Açmak değil, asıl olan bunların güvenliğini sağlamak önemlidir. Garanti ve güvenlik konusunda, toplumun kaygısını gidermenin yolu vicdani arınma sağlayarak toplumun size güvenmesini sağlamanızdır. Buna saygı duymanın ötesinde yapacak bir şey yoktur. Türkiye’nin de Kıbrıs konusunda bir irade koyduğunu da görüyoruz” ifadesini kullandı. 
“Birleşik Krallıkla Türkiye sanki Kıbrıs üzerinde yakınlaşıyorlar”

Hasgüler, sözlerine şöyle devam etti: “İçte dinamik dışta dinamittir. Kıbrıs sorununun müsebbibi Kıbrıslı Türkler ve Rumlar değildir. İnsanlar bunu biliyorlar. 1958’de NATO genel sekreteri ve başkan plan önerir ve Türkiye bunu kabul eder. Bunu da Mac Millan Planı çerçevesinde önerir. Bu çerçevede 35 yıl sonra Türkiye, Kıbrıs’a etki koyma şansını elde ediyor. O çerçevede baktığımızda kişisel kanaatim 1960 öncesi 3’lü zirve gibi hissediyorum. Türkiye’yi öne attılar müdahil oldu ve etkide bulundu. Batıyla münasebetlerini göz önüne bulundurduğumuzda Türkiye sanki biraz daha ölçülü yaklaşmış gibi gözüküyor. Aslında bunu ilerleyen zamanda gözlemleyeceğiz. Birleşik Krallıkla Türkiye sanki Kıbrıs üzerinde yakınlaşıyorlar.”

“Maraş bir çözümüm turnusol kâğıdıdır”

Maraş’ın ortak yönetilmesi gerektiğine dikkat çeken Hasgüler sözlerini şöyle tamamladı: 

“Maraş çözüm mevzusunun turnusol kâğıdıdır. Maraş açıldıktan sonra Kıbrıs’ın bir tek Avrupa birliği olma sorunu yaşayacağını düşünüyorum. Kuzey Kıbrıs gerçeğine inanıyorsanız o zaman Derinya ve Maraş’ı açabilirsiniz. Maraş hem ekonomik hem de çözümü test edeceğiniz bir alandır. Ortak yönetilebilir.”