Özlem Çimendal

Kuzey Kıbrıs çalışma yaşamındaki yasal boşlukları kötü niyetli işverenlerin kullandığını söyleyen DEV-İŞ Başkanı Hasan Felek, sorumluluğun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda olduğunu ifade etti. Felek, çalışanların haklarının gasp edilme nedeninin hükümetlerin sermayeden yana tavır belirlemesi olduğunu ifade ederek, günün sonunda mağdur olanın, sıkıntıya girerek, birçok sorunla boğuşan işçinin olduğunu söyledi. 

“Maaş alamayan, yatırımları yapılmayan çalışan mağdur oluyor”

İşverenlerin daha çok para hırsı nedeni ile her zaman mağdur olanın çalışanlar olduğunun altını çizen Felek, “İşveren maaş ödemeyecek, çalışma izinlerini, yatırımlarını yapmayacak, sonra da kaçak duruma düşen ya da problem yaşayan çalışanlar olacak. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey ne görüldü ne duyuldu ama gelin görün ki KKTC’de sistem böyle işliyor ve bu asla kabul edilebilir, göz yumulabilir bir durum değildir” dedi.

“Sorumluluk bakanlıktadır”

Çalışma yaşamında çalışanların mağdur olduğu bu sistemin sorumluluğunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda olduğuna dikkat çeken Felek, “Bakanlığın etkin denetim yaparak ve yaptırımlarda bulunarak, bütün sosyal haklardan mahrum olarak çalıştırılan işçilerin haklarını korumalıdır” şeklinde konuştu.

“Hukuk yoluyla hak arama da çözüm değil”

Çalışanların hukuk yoluna başvurarak haklarını aramalarının da çözüm olmadığını ifade eden Felek, 7 yıl süren davaların çalışan için ek külfet getirmesinin yanında psikolojik yıpranma ve sonucunda da hakkını alamama ve mağduriyetini karşılayamama gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığının da altını çizdi.

“Hükümet sermayeden yana, çalışanların hakları gasbediliyor”

Kuzey Kıbrıs’ta devletin ve sorumluların sermayeden yana tavır koyduğuna dikkat çeken Felek, “Ülkede binlerce kaçak işçi var. 3. Dünya ülke vatandaşlarının ucuz iş gücü olarak çalıştırılması son günlerde daha da artmıştır. Bu insanların durumu içler acısıdır. Bütün haklardan mahrum ve yatırımsız olarak çalıştırılan bu işçiler, en ufak bir durumda kaçak duruma düşerek, ağır külfetler altına girmektedir. İnsani boyutunun utandıracak nitelikte olduğu bu mağduriyetler neticesinde bu insanların hakları gasbedildiği gibi içine düşürüldükleri durum da vicdani ahlaka uymamaktadır” şeklinde konuştu.

“Bakanlık yetkilerini kullanarak, mağduriyetlere çare üretmelidir”

Çalışma Bakanlığı’nın sıkı denetimlerle çalışanların mağdur olduğu ve haklarının gasp edildiği çalışma ortamına müdahale etme yetkisinin yanında polis kullanma yetkisinin de olduğunun altını çizen Felek, “Bakanlığın çalışanları mağdur eden işyerlerini sıkı denetleme yetkisinin yanı sıra polis kullanma yetkisi de vardır. Bu yetkilerini kullansın” dedi.

“Hakkını arayan çalışan, tehdit edilerek yurt dışı yapılıyor”

Geçmiş yıllarda yaşanan ve örneklerinin hala hatırlandığı çalışanların mağdur edildiği olaylara da değinen Felek, hakkını arayan çalışanların tehdit ve yıldırma ile vazgeçirildiği ya da yurt dışı edildiği gibi durumların da yaşandığını ifade etti.

“Elçilik devreye girebilir”

Hakları gasp edilen ya da ucuz işgücü olarak hakları sömürülerek, sosyal güvenceden yoksun ve kaçak pozisyona düşürülen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı işçilerin Türkiye Cumhuriyeti Elçiliği’ne de başvurabileceği bilgisini de veren Felek, “Eğer ki hakları gasp edilen ve yatırımları yapılmadan çalıştırılan işçiler TC vatandaşı ise Elçiliğe başvurarak durumu izah edip, yardım talebinde bulunabilir ve Elçilik devreye girebilir” diye konuştu.

Çalışma hayatı vicdanen ve insanen acilen sorgulanmalı

Çalışma hayatının vicdanen ve insanen acilen sorgulanması gerektiğine işaret eden Felek, bakanlığa da, insanlık ayıbı olan mağduriyetler bağlamında bütün yatırımlardan yoksun çalıştırılan günün sonunda da mağdur olarak kaçak duruma düşen çalışanların haklarını gözeten girişimlerde bulunarak, bu utancı ortadan kaldırması çağrısında bulundu.