Özge Kizir

Maliye eski Bakanı Salih Coşar, dövizdeki yükselişin Türk parasını olumsuz etkilediğini, ancak vatandaşların alışveriş yapmaktan vazgeçmemeleri, hizmetin yavaşlamaması gerektiğini ifade etti. 

Maliye eski Bakanı Ahmet Uzun da piyasadaki daralmayı önlemek için insanların satın alma gücünü artırmak gerektiğini belirterek, “İnsanlar harcamalarını yapsın. O harcamalar nedeniyle ekonomik çark dönsün. Bu gibi durumlarda devletin kemer sıkma yerine tam tersini yapıp, maaş ve ücretleri artırmaları gerektiğini düşünmekteyim” dedi.

Döviz dalgalanmaları nedeniyle Türk Lirası’nın döviz karşısındaki hızlı değer kaybı devam ediyor. Dolar dün 2,94'ü aşarak rekor tazeleyerek 2,9435'i gördü.

Haberal Kıbrıslı gazetesine konuşan Ekonomi ve Maliye Eski Bakanı Salih Coşar Türkiye’de haziran ayında yapılan genel seçimlere yönelik belirsizliğin dövizi etkilediğini kaydetti.“Türkiye kararını almıştır. Daha doğrusu Türkiye’deki şartlar için herhangi bir müdahale yapılamamıştır ve bu durum devam etmektedir. Bu durum devam eder mi, yoksa durur mu belli değildir” şeklinde konuşan Coşar, hayat pahalılığı tahsisatının uygulanması gerektiğini ifade etti. Coşar, “Enflasyon hesaplanır ve enflasyona göre hayat pahalılığı tahsisatı uygulanır. Şimdi bizde döviz artığına göre bu durum belli değildir. Belki de yükseliş gösterebilir” ifadesini kullandı.

Coşar: “Piyasada birçok malın fiyatı artacak”

Dövizin yükselmesi nedeniyle piyasada birçok malın fiyatının artacağına işaret eden Coşar,“Piyasada birçok malın fiyatı artacaktır. Paralel gitmesi için, hele ithalat olarak Avrupa’dan gelen çeşitli mallar varsa ve tamamen dövizle alındıysa fiyatlar mutlaka yükselecektir. Yükselen fiyatlarda satın almanın ve hizmetin yavaşlamaması gerekiyor” dedi. 

Satın alım gücünün ve hizmetin yavaşlamaması konusunda değerlendirmede bulunan Coşar, “Bunu kim yapacak? Enflasyona karşılık hayat pahalılığı tahsisatı aldıysa, para harcamaya devam edecek. Aksi halde hayat pahalılığı tahsisatı enflasyon için uygulanmazsa maalesef durgunluk devam eder” şeklinde konuştu.

“Hayat pahalılığı tahsisatı ödenmeli”

Ülkede maaş ve hizmetlerin TL bazında olmasına rağmen, yatırım yapmak isteyen vatandaşların sterlin veya euro üzerinden borçlanmak zorunda kaldığını, kiraların ve okul ücretlerinin döviz üzerinden ödendiğini anımsatan Coşar, bu duruma son verilmesi gerektiğini söyledi. Alışverişin normal seyrinde gitmesi uyarısında bulunan Coşar, “Memleketteki hareketi durdurtmamak lazım. Başka çaresi yoktur. Bu durumun başka çaresi varsa bilmiyorum. Bunu çözecek başka bir çözüm yolu göremiyorum. Eğer Hayat Pahalılığı tahsisatı uygulanırsa ve kişilerin eline geçen para fazla olursa, memlekette mal alım satım düzeninde durgunluk olmayacaktır. Başlangıçta yavaş bir durgunluk olur, ama zaman içerisinde durgunluk tekrar kalkar ve alışveriş devam eder. Böylece piyasa canlanmış olur” ifadesini kullandı.

“Piyasada canlandırmanın devam etmesi lazım”

Piyasanın canlanmasıyla beraber eskiye dönüş olabileceğini belirten Coşar sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Gelirler artınca esnaftan, satıcıdan veya üreticiden alışveriş yapmaya başlanır. O da üreticinin işini canlandırıyor demektir. Piyasanın canlılığını sürdürmesi lazım, aksi halde ekonomi nasıl yürüyecek? Mesela siz bir malı 5 TL’ye alıyorsunuz ve bu alacağınız mal 10 TL oldu. Fiyatına bakarsınız ve almaktan vazgeçersiniz. Fakat sizin geliriniz artarsa almaya devam edeceksiniz…” 

eski_maliye_bakani_ahmet_uzundan_tarihi_itiraf_h69695.jpg

Uzun: “Bizde buna benzer bir döviz krizi hükümet dönemimizde yaşamıştık”

Maliye eski bakanlarından Ahmet Uzun da, önceki yıllarda buna benzer bir durumu yaşadıklarını hatırlattı. Uzun, hükümetlerin bu sıkıntıları aşmak için yol bulabileceğini kaydederek, “Biz de buna benzer bir döviz krizi hükümet dönemimizde yaşamıştık. Türk Lirası kullandığımız için direkt paraya müdahale etmemiz söz konusu olamıyor. Dolayısıyla bizim yapabileceğimiz, kendi vatandaşlarımızın bu konudan dolayı mağduriyetlerini mümkün olduğunca asgariye indirmek ve olumsuz etkilenmelerini ortadan kaldırmaktır” dedi.

“Konut sahiplerinin faizlerini ve taksitlerini düşürttük”

Daha önce yaşanan ekonomik sorunda aldıkları tedbirlere değinen Uzun, bu tedbirlerle sorunu önemli ölçüde çözdüklerini kaydetti. Uzun, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Örneğin, genelde alınan evler dövizle alınıyor. Fakat alınan maaşlar ise Türk Lirası’dır. Dövizin fırlaması nedeniyle konut alan binlerce şahıs konutlarının taksitlerini ödeyemez duruma gelmişti. 

“İki bin kişi evinden atılacaktı…”

Bu durumda yaklaşık 2 bin kişi vardı. 2 bin kişinin evlerinden atılmaları söz konusuydu. Biz olaya müdahale ettik ve konut satın alanlar adına masaya oturup tek tek yapsatçılarla ve müteahhitlerle pazarlıklara girişip, onların da dövizden olumuz etkilenmemeleri için bankalardan onlara finans sağladık. Çünkü yaşanan olumsuzluk sadece vatandaşı etkilemez. İşadamını da etkiliyor, dolayısıyla birini kurtarırken diğerini batırmamak gerekiyor. Onların da sorunlarını gidermek için bankalardan makul şartlarda kredi tedarik ederek konut sahiplerinin faizlerini ve taksitlerini düşürttük ve neticede bu sorunu çözdük. Aklımda yanlış kalmadıysa bin 700 civarında insanın evden atılmalarını önledik.” 

“Kur farkını hesaplayıp, onlara ödeme yaptık”

Devlete iş yapmış müteahhitlerin olumsuz etkilenmelerini önlemek için yönetmelik çıkardıklarını vurgulayan Uzun, “Kur farkını hesaplayıp onlara ödeme yaptık. Mesela birey geliyor ve devlete bir iş yapacak. Diyelim 100 TL’ye yapacak. Fakat bu 100 TL’nin 90 TL’sini yurt dışından makineyi döviz olarak getirecek. Döviz krizi vurunca kişinin yurt dışından getireceği bu makinelerin değeri Türk Lirası’na çevirdiğinizde 130 TL oluyor. Kişi bizden 100 TL alacak, ama kendisi Avrupa’ya 130 TL ödeyecek. Dolayısıyla bu iflas etmesi demektir” dedi.

“Mümkün olduğunca vatandaşımızın sorunlarını giderdik”

Uzun sözlerine şöyle devam etti: 

“Biz bir yönetmelik çıkardık ve ‘dövizden etkilenen bu insanların zararlarını devlet karşılayacak’ dedim ve karşıladı. 
Biz o dönemi bu yöntemlerle geçiştirdik. Mümkün olduğunca vatandaşımızın sorunlarını giderdik. En az etkiyle o süreci atlatmıştık. Döviz tırmanışa geçtiğinde insanlarımızın satın alma güçleri gerilemektedir. Tekrar söylüyorum; o daralmayı önlemek için insanların satın alma gücünü artırmak gerekiyor. İnsanların yitirdikleri farkı yeniden kazandırmak gerekiyor. İnsanlar da böylece içine kapanmasın ve harcamalarını yapsın. O harcamalar nedeniyle ekonomik çark dönsün. Dolayısıyla bu gibi durumlarda devletin kemer sıkma yerine tam tersini yapıp, maaş ve ücretleri artırmaları gerektiğini düşünmekteyim.”