Derya Aydoğan

Türkiye’de önceki gün yapılan genel seçimlerin ardından sandıktan koalisyon  çıkması, döviz kurlarında ciddi bir yükselişe sebep oldu. Doların 2.80’le rekor tazelediği, sterlinin 4.20’yi aştığı, Euro’nun 3.10’un altına düşmediği bir gün geride kalırken, özellikle hayatın dövize endeksli olduğu ülkemizde “yarın” neler olacağı büyük endişeye yol açtı.

Ev-araba taksitlerinin, okul aidatlarının, bilumum harcamaların dövizle yapıldığı ülkemizde, Türkiye’deki belirsizliğin yarattığı gerginliğin olası sonuçlarını Finans Uzmanı Umut Türkay, Yeni Bakış’a değerlendirdi.

Türkay, sandıktan çıkan sonucun koalisyona işaret etmesinin ciddi bir belirsizlik yarattığını kaydederek, bu durumun da piyasalar üzerinde baskı oluşturduğunu söyledi. Partilerin hükümet kurmak için görüşmelere başlamalarıyla tablonun daha da belirginleşeceğini belirten Türkay,  “Seçeneklerden hangisi olursa olsun önce bir ekonomi yönetiminin olması kurların düşme olasılığını artıracaktır” dedi.

Sokaktaki vatandaşın tablo karşısında elinden bir şey gelmediğine dikkat çeken Türkay, gelinen aşamanın profesyoneller için dahi sıkıntılı olduğunun altını çizdi. Türkay, “Kur hiçbir zaman yatırım ya da borçlanma enstrümanı olmamalıdır. Ancak bu dalgalanmaların halkın üzerindeki etkisini azaltmak için yapılması gerekenlerin şu anki KKTC ekonomi kurmayları tarafından yapılmadığını söyleyebiliriz” dedi.

Bütün müdahale yetkisizliğine rağmen alınabilecek önlemler olduğunu söyleyen Türkay  “Bireysel döviz kredilerinin kaldırılması, kira sözleşmelerinin TL cinsi yapılması ve eğitim bedellerinin TL cinsi olması gibi ufak ancak önemli adımlar, halkın kur hassasiyetini azaltacaktır” dedi.

Türkiye’de önceki gün gerçekleşen seçimlerde hiçbir partinin tek başına iktidar kuracak kadar oy alamaması, uzun bir süredir tırmanışta olan dövizi doruk noktaya taşıdı. Türkiye’deki her sıkıntılı süreçte fırlayan dövizin en çok yaktığı ülke konumunda olan KKTC’de hayatın dövize endekslenmesi her seferinde aynı sorunları, çözüm önerilerini ve tepkileri beraberinde getiriyor.  Gelmiş geçmiş hükümetlere önerilen para birimi değişikliği  ya da dövizle borçlanmanın düzenlenmesi fikirlerine kulaklar tıkanırken olan vatandaşa oluyor.

Ev kiralarının, okul aidatlarının ve birçok hayati giderin dövizle döndüğü ülkemizde yaşanan belirsizliğin olası etkilerini Finans Uzmanı Umut Türkay Yeni Bakış’a değerlendirdi.

"Görüşmelerde bir nebze azalacak"

“4 partinin barajı geçmesi neticesinde 12 yıllık AKP tek başına iktidar dönemi sona erdi.

Birçok koalisyon seçeneği tartışılmakta. Bilinmezlik arttığı için piyasa oyuncuları endişe duymakta ve kurlar üzerinde olması gereğinden daha fazla bir baskı oluşturuyor” diyen Türkay,  baskının,  ancak cumhurbaşkanlığı tarafından hükümet kurma görevi sonrasında gelişecek olan parti görüşmelerinde bir nebze olsun azalacağını kaydetti. Koalisyon görüşmeleri neticesinde ortaya daha belirgin bir tablonun ortaya çıkacağını belirten Türkay,  “Koalisyon seçeneklerinin hangisi olursa olsun önce bir ekonomi yönetiminin olması kurların düşme olasılığını artıracaktır” dedi.

“Program önem arz ediyor”

Bu sürecin sonunda  oluşacak ekonomik yapının ve programının oldukça önem arz ettiğini vurgulayan Türkay, “Maliye Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı ve Hazineden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı’nın dağılımı önem arz edecektir. Ancak şu anki yapıda uygulanması gereken ekonomik modeller hangi hükümet modeli gelirse gelsin üç aşağı beş yukarı benzer olacaktır” dedi. Piyasaların beklentisinin sıkı bir bütçe performansı vaadeden bir program olduğunun altını çizen  Türkay, ertelenen yapısal reformların hayata geçirilmesinin ve en nihayetinde Merkez Bankası üzerinde Cumhurbaşkanı tarafından yaratılan baskının hafifletilmesinin sürece olumlu etki yapacağını kaydetti. Türkay, “Gerekirse enflasyonist baskı ile direnmek için kısa vadeli Faiz oranlarında bir artırım gelmesi söz konusu olabilir” dedi. 

Hükümetin atması gereken adımlar… 

Sokaktaki vatandaşın, şu anki dalgalanmada herhangi bir şey yapamamasının normal olduğunu bugünkü ortamda profesyonellerin bile değerlemede zorlandığını kaydeden Türkay,  

“Kur hiçbir zaman yatırım ya da borçlanma enstrümanı olmamalıdır” dedi.

Kurdaki dalgalanmaların haklın üzerindeki etkisini azaltmanın yolunun hükümetin atacağı adımlardan geçtiğine vurgu yapan Türkay, “Ancak şu anki durumda KKTC ekonomi kurmayları tarafından yapılması gerekenlerin yapılmadığını söyleyebiliriz. Bireysel döviz kredilerinin kaldırılması, kira sözleşmelerinin TL cinsi yapılması ve eğitim bedellerinin TL cinsi olması gibi ufak ancak önemli adımlar atılması halkın kur hassasiyetini ve dolayısı ile negatif etkisini azaltacaktır” dedi.

Kaynak: Yeni Bakış