Türkiye’den gelecek suyun dağıtımı, kullanımı ve fiyatlandırılması ile ilgili halen karar alınmadığını, hükümetin büyük ortağı CTP Genel Sekreteri Kutlay Erk’in de ‘Suyun nerede ve nasıl kullanılacağı konusunda çalışma yapılmadı’ söylemleri ile bunu itiraf ettiğini anımsatan Özyiğit, suyun Kasım ayında geleceğinin bilinmesine ve kısa bir süre kalmasına rağmen, bu konuda gerekli çalışmaların yapılmamasını ‘ciddiyetsizlik’ ve ‘sorumsuzluk’ olarak niteledi.

Türkiye’den su getirme projesinin Nisan 2006 yılında fizibilite çalışması ile resmen başladığını, o dönem de hükümette yine CTP-DP koalisyon hükümetinin bulunduğunu anımsatan Özyiğit, “Bu projenin hayat bulacağı, o dönemde bilinmesine rağmen, belli oluyor ki geçen 8 yılda gerekli hiçbir çalışma yapılmamıştır. O dönemden itibaren gerekli çalışmalar yapılsaydı, ne suyun dağıtımı ve kullanımı tartışılır olacaktı, ne de teknik eleman eksikliğinden bahsedilecekti. Birçok konuda olduğu gibi su konusunda da sürdürülebilir bir devlet politikamızın olmadığı ortaya çıkmıştır” dedi.

Cemal Özyiğit, Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hamit Bakırcı’nın “su konusunda bakanlık olarak 6 ay önce hükümete öneri sunduk, ancak halen yanıt alamadık’ söylemine yönelik ise “Sn. Bakırcı su konusunda topu hükümete atarak kendini aklamaya çalışmaktadır. Ancak kendisinin de bu hükümetin bir bakanı, partisinin de hükümet ortağı olduğunu unutmasın. Eğer ortada bir eksiklik veya yanlışlık varsa bundan kendisi de sorumludur” ifadelerini kullandı.

CTP-DP hükümetinin kendi sorumluluğunu yerine getirmeyerek karar üretmemesi nedeniyle ortaya çeşitli öneriler atıldığını, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Su İşleri’nin de özelleştirme teklifinde bulunduğunu anımsatan Özyiğit, “Siz eğer üzerine düşeni yerine getirmezseniz, birileri sizin adınıza çalışma da yapar, karar da alır” dedi.

TDP Genel Başkanı Özyiğit, hükümetin bu tavrının, kararın Ankara tarafından verilmesi için bilinçli mi yapılıyor iddialarını da gündeme taşıdığına dikkat çekti ve Bakan Bakırcı’nın ‘değişik dallarda en az 11 mühendis ve yetişmiş teknisyenlere ihtiyaç var, bizim böyle bir kadromuz yok” söyleminin de bunu destekleyen bir tavır olduğunu vurguladı.

İçme suyunun dağıtımının halen Su İşleri Dairesinde olduğunu, Lefkoşa ve Mağusa şebeke sularının Güzelyurt Akiferi’ndeki Su Dairesine ait kuyulardan karşılandığını, suyun tedariği, kuyuların bakımı, boru hatlarının bakım ve denetiminin de Su Dairesi vasıtası ile yapıldığını, evlere dağıtımın ise belediyelerin sorumluluğunda olduğu bilgisini veren Özyiğit, ülkede mevcut bir sistem bulunduğunu, yapılması gerekenin bu sistemi güçlendirmek olduğunu kaydetti. Özyiğit, ilk etapta suyun sadece Lefkoşa’ya verilecek olmasının, sistemi güçlendirmek adına yapılacak olan çalışmalar için bir fırsat olacağına da dikkat çekti. 

Özyiğit, depolardan şebeke hatlarına ulaşımı ve oradan da evlere taşınmasının Su Dairesi ve bölge sınırları ile belirlenecek sorumlu belediyeler aracılığı ile yapılması gerektiğini kaydetti. Özyiğit, su, elektrik gibi unsurların özel sektöre devredilmesine karşı olduklarını, fiyat politikasının özel sektörün insafına bırakılmaması düşüncesinde olduklarını belirtti.

TDP Genel Başkanı Özyiğit, Başbakan Yorgancıoğlu’ndan, kamuoyunun aydınlatılması adına şu sorulara yanıt vermesini de talep etti: “TC Hükümeti, Geçitköy Barajına akıtılacak olan suyun tonuna ne kadar ücret talep edecektir, eğer edecekse bu maliyet ne kadardır? Geçitköy Barajı ile dağıtım amaçlı kurulan pompa istasyonlarının yönetimi KKTC Su Dairesi’nde mi yoksa, TC Devlet Su İşlerinde mi olacaktır?