Duygu Alan

Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş) Başkanı Sıla Usar İncirli, sağlık hizmetlerinin sunumunu düzenleyen yasal mevzuatın ülkenin insan kaynaklarına, yerel ihtiyaçlarına, gerçeklerine ve dünyadaki tecrübelere uygun olarak yeniden kurgulanması gerektiğini kaydetti.

Gelen geçen hükümetlerin sağlık sistemini düzenleyen yasaları çalışmak konusunda oldukça isteksiz davrandığını kaydeden Sıla Usar İncirli, sağlık sistemindeki sorunların hukuki olarak değil, siyasi iradeyle çözülebileceğini ifade etti.

Tıp-İş Başkanı Sıla Usar İncirli, Yargıtay Mahkemesi’nin kamuda görevli hekimlerin ikinci iş yapamayacağı yönündeki yasanın uygulanması yönündeki kararının sağlık sistemindeki sorunları çözmeyeceğini ancak çözüm konusunda siyasi iradeyi çalışmaya sevk edebileceğini dile getirdi.

Sıla Usar İncirli, “Siyasi irade sağlık hizmetlerinin sunumu ile ilgili mevzuatı ivedilikle ele almalı ve Mahkeme’nin kararında öngördüğü 6 aylık zamanı (ki bugün itibarı ile 5.5 ay) en iyi şekilde değerlendirerek yasa çalışmalarını tamamlamalıdır. Aksi takdirde verilen sürenin sonunda sorunlar çözülmezse kamu sağlık hizmetlerinde büyük bir çöküş yaşanacaktır” diye konuştu.

“Özlük hakları kabul edilemez düzeyde”

Tıp-İş Başkanı Sıla Usar İncirli, son birkaç yılda özlük haklarının kabul edilemez düzeyde olduğunu kaydetti.

Hekim eksikliği nedeni ile birçok branşta hizmetlerin aksadığına vurgu yapan Sıla Usar İncirli, özellikle ülke genelindeki tüm acil servislerde büyük sıkıntılar yaşandığını belirtti.

Sıla Usar İncirli, “Özlük haklarının kabul edilemez düzeyde geri olması, çalışma koşullarının ağırlığı, hastanelerin fiziki koşullarının yetersizliği bir de tüm bunlar yetmezmiş gibi kamu hekimlerinin onurlarını kırıcı haksız tartışmalar onlarca meslektaşımızın istifası ile sonuçlanmıştır.  Giden hekimlerin yerine yenileri gelmediği için geride kalan meslektaşlarımızın üzerinde büyük bir yük oluşmuştur. Devletin az hekimle çok iş, az ücret baskısı verilen hizmetlerin verimliliğini ve güvenirliliğini sarsmaktadır. Hekim eksikliği nedeni ile birçok branşta hizmetler aksamakta, özellikle ülke genelindeki tüm acil servislerde büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Sağlık Bakanlığı gazete ilanları ile hekim aramakta ancak bulamamaktadır. Hekim münhal ilanları gecikmekte, sınavları ertelendikçe ertelenmektedir. Sağlık Bakanlığı ilk önce bu kan kaybını durdurmak için hekim özlük haklarını iyileştirmelidir.   Hükümet dokuz aydır özlük haklarını iyileştirme çalışmaları yaptığını iddia etmekte, her ne halse bu çalışmalar bir türlü sonuçlanamamaktadır” diye konuştu.

Özlük hakları iyileştirilecek olan hekim sayısının sadece 260 olduğuna dikkat çeken Sıla Usar İncirli, “İnsan yaşamı için en önemli bilgilere sahip olan ve emeğini yaşamla ölüm arasındaki hastaların hizmetine sunan 260 hekimin özlük haklarının iyileştirilememesi durumunun takdirini kamuoyuna bırakıyorum” dedi.

“Hasta sevkleri giderek artıyor”

Tıp-İş Başkanı Sıla Usar İncirli, Döner Sermaye,  Genel Sağlık Sigortası ve Hasta Hakları Yasalarının layıkıyla uygulanabilmesi için kamu hastanelerinin ve sağlık merkezlerinin alt yapı yatırımlarının yapılması ve fiziki koşullarının iyileştirilmesinin zaruri olduğunu kaydetti.

“Aksi takdirde söz konusu yasaların sorunları çözmesi hayalden öteye geçemez” diyen Sıla Usar İncirli, “Bugün birçok kamu sağlık kurumu, özellikle Dr Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi, fiziki koşullar bakımından içler acısı durumdadır. Hemen tüm hastane ve sağlık merkezlerinin alt yapıları oldukça yetersizdir. Yoğun bakımlardaki eksiklikler nedeni ile hasta sevkleri giderek artmaktadır.  Savaştan çıkmış bir halk, kayıpların en acı verdiği günlerde Dr Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ni inşa etmeyi başardı. Ama bugün bu ülke insanına yaraşır yeni, çağdaş bir hastane yapılamıyor. Ben buna inanmakta güçlük çekiyorum” diye konuştu.

“Hekim-hekim, hasta-hekim barışı bozuldu”

Sıla Usar İncirli, hayati olan ihtiyacın hastaların hekimlere duyduğu ihtiyaç olduğunu söyledi ve bugün idarenin yıllardır süren “yanlış” sağlık politikaları sonucunda hekim-hekim, hasta-hekim barışının bozulduğunu dile getirdi.

Ülkede hekimlerin ve hekimlik mesleğinin kıymetinin bilinmediğini savunan Sıla Usar İncirli şunları söyledi: “Bu ülkede, altı yıl süren ağır tıp, ardından gelen 4-6 yıllık uzmanlık ve 2-3 yıllık üst ihtisas eğitimlerinin ne kadar büyük emek ve fedakarlık gerektirdiğini hiç kimse anlamak istemedi. Hiç kimse sadece hekimlerin mecburi hizmet adı altında diplomalarına el konmasına itiraz etmedi. Birçok insan evlerinde, aileleri ile birlikte, sıcak yataklarında uyurken hekimlerin sabaha kadar soğuk hastane koridorlarında, servislerde, ameliyathanelerde, laboratuarlarda imkansızlıklar içinde hastaları yaşamda tutmak için verdikleri büyük mücadeleyi takdir etmedi. Siyasi iktidarlar, medya ülke gerçeklerini ve yetersiz özlük haklarını görmezden gelerek, hekimlerin bilgisini emeğini onurlandırmak yerine hakarete ve saldırıya maruz bıraktı.”

Hekimlerin işe ve geçinebilmek için iyi ücretlere ihtiyacı olduğunu söyleyen Sıla Usar İncirli, ancak hayati olan ihtiyacın hastaların hekimlere duyduğu ihtiyaç olduğunu söyledi.

Sıla Usar İncirli, “Bugün idarenin yıllardır süren yanlış sağlık politikaları sonucunda hekim-hekim, hasta-hekim barışı bozulmuştur” dedi.

“Halk hesap sormalıdır”

Tıp-İş Başkanı Sıla Usar İncirli, kamu hastanelerine yıllarını vermiş hekimlerin yaşanılan tüm bu olumsuzluklardan dolayı kırgın ve öfkeli olduklarını söyledi.

Emeğinin karşılığını hekime vermeyenlerin, hekimi itibarsızlaştırıp hedef gösterenlerin, kamu hastanelerinden hekimlerin istifa etmesine neden olanların hastalara hesap vermek zorunda olduğunu ifade eden Sıla Usar İncirli, “Halk kendine hizmet edecek olan hekimlerin ülkeye dönmemesinin, göç veya istifa etmesinin hesabını iktidarlara sormalıdır” dedi.