Bağımlılık sadece, uyuşturucu ve diğer maddelere, kumara veya bet denen şans oyunlarına mı olabilir? Bir canlıya, bir eşyaya, internete, sosyal paylaşım sitelerine de bağımlılık mümkün mü? Evet, mümkündür. Ve ülkemizde de azımsanmayacak bir oranda vardır. En kötüsü de bu bağımlılıklar çeşit ve şiddet anlamında günden güne artıyor. 

ADA TV de Cuma akşamları yayınlanan ve Erçin Şahmaran’ın hazırladığı “SÖZ SİZDE” programında “BAĞIMLILIK” konuşuldu. Programın konukları, Psikolog Doktor Fatih Bayraktar ve Avukat Boysan Boyra oldu. 

AVUKAT BOYSAN BOYRA “İKİ BOŞANMADAN BİRİNİN SEBEBİ İNTERNET VE AKILLI TELEFON KULLANIMI” 

“Annesini şiddete uğrarken gören çocuklar, özellikle erkek çocuksa ileride o da eşine şiddet uyguluyor. Aynı şekilde kız çocukları da, annesi şiddete uğruyorsa, çocuk da bunu görüyorsa, o da ileride eşinden şiddet görmeyi içselleştirebilir. Ve o da annesi gibi eşinden ayrılmayı düşünmeyebilir, bundan korkabilir. Buda bir bağımlılıktır. Ülkemizde de çok yaygındır. Bağımlılık her şeye karşı mümkün. Bir kadına, aşka, bir futbol takımına. Maalesef aile ilişkileri, sohbetler, muhabbet, bağlılık bitti. Artık bağımlılık var. Boşanma oranları arttı. Eskiden bir ilişki için, bir ihanet için, güzel giyinmek, karşıdaki kişiye kendini beğendirmek gerekirdi. Bugün tuvalette, mutfakta, araba kullanırken, üstelik bire bir görünmeden, aldatma fiilini gerçekleştirebilirsiniz. Bu kadar kolay ve yaygın. Açıkça görünen bir istatistik var. Boşanmalarda tarafların rolü yarı yarıya eşit. Her iki boşanmadan biri internet ve akıllı telefon kullanımıdır.” 

“İNTERNET AİLE İLİŞKİLERİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR” 

“İnternetin aile ilişkilerine iki etkisi var. İhanet ve ilgisizlik. Ya ihanet ediyor, ya da bağımlıdır, internete, sosyal paylaşım sitesine veya telefona ve eşini ilgisiz bırakıyor. Çok vahim bir durumdayız. Çocuklar bilgisayar uzmanı. Eşini izlemek için çocuğundan bilgisayar konusunda yardım isteyen kadınlar var. Bu apayrı bir travmadır. Etkileri çok farklı yerlere gidiyor. Ülke hiçte iyi durumda değil. Neler var, neler. Uyuşturucu konusunda da bağımlılık tahmin edilenden çok farklı noktalarda. Eroin en yukarda, kokain, bir defa denedikten sonra bir daha vazgeçemezsin. Tüm vücudu kasar, kaslar çekilir. Sadece bir kullanımda. Müvekkillerim anlatıyor bunları ve ne yazık bugün yaşamıyorlar.” 

“ŞUA ANDA PİYASADA YERLİ “VİAGRA” VAR” 

“Bonzai denen madde eskiden Rum tarafından geliyordu. Bugün Türkiye den geliyor. Üstelik kötü yapılmış, ucuz, içinde fare zehiri olan bir karışım. Bu uyuşturucu değil, tamamen zehirdir. Cinsel gücü artıran maddeler kullanılıyor sıklıkla. Ve bunlar da artık bağımlılık oldu. Amacını aştı. İnanılmaz derecede de yaygın. Çok fazla ve kolay satılıyor. Her türlüsü var. Şua anda piyasada yerli “VİAGRA” var. Aileler çocuklarını sahip çıksın, iyi baksınlar, serbest bırakmasınlar, çocuklarının arkadaşlarını takip etsinler. Kendi ilgisizliğini çocuğa para vererek, hesap sormayarak anne veya baba olduğunu zanneden insanlar var. Gerekirse okulu, mahalleyi, şehri değiştirsinler. Hafife almasınlar, yoksa çocuklarını kaybedebilirler.” 

“BET VEYA ŞANS OYUNLARI DA BAĞIMLILIKTIR” 

“Bet ofislerini bu ülkeye getirenleri şiddetle kınıyorum. Bu topluma en büyük kötülüğü yaptılar. Çok acı, devlet sadece kazandığı paraya bakıyor. Bet veya şans oyunları da bağımlılıktır. Evinden eşyaları çalıp satarak bet oynayan insanlar var. Sabahın erken saatlerinde balıkçılık yaparak, yakaladığı balıkları satarak, üzerinde balık kokan kıyafetleriyle bet oynamaya giden insanlar tanıyorum. 1950’li yıllarda Lapta Islah evi vardı. Bugün daha çok ihtiyaç olmasına rağmen neden bunlar yok. Makamlarımız var. Makam arabalarımız var. Ama iyileştirme merkezi, çocuklarımızı, ıslah edecek, tedavi edecek, topluma kazandıracak bir merkez, bir politika yok. Hangisi daha önemli? Makam arabaları mı, insan mı? 

PSİKOLOG DOKTOR FATİH BAYRAKTAR; “HAYATIMIZI İNTERNETE GÖRE PROGRAMLADIK” 

“İnternete girme zamanları üzerinden hayatımızı programladığımız bir süreç yaşıyoruz. Hayatınızdaki düzeni etkiliyor. Ona göre yeniden programlanıyorsunuz. Bağlı değil, bağımlısınız artık. İnternet bağımlısı bir kişi insanlarla ilişki kuramaz ama internet üzerinden çok kolay iletişim kurabilir. Aynı evin içinde internet aracılığıyla ilişki kuran, konuşan, paylaşan evli çiftler tanıyorum. İnternet 1997 yılından sonra yayılmaya başladı ve 1998 yılında internet bağımlılığı diye bir tehlikeden söz etmeye başladı dünya. Ders alma alışkanlığımız yok. Mesela, trafikte ölen insanlarımız boşuna mı öldüler? Ki biz hala trafikte aynı hataları yapıyoruz. Yaşanan zamandan zevk almaya bakıyoruz sadece. “Nasıl olsa yarın ne olacağı belli değil, bugünü yaşayayım” anlayışı hâkim.” 

“BU REFAHI BİRİLERİ BİZİ ÇOK SEVDİĞİ İÇİN VERMEDİ” 

“Çok lüks arabalarımız var. Ama yollarımız, altyapımız yetersiz. Bu lüks arabalar yağmur sularında yüzüyor. Hiçbir şeyden vazgeçmek istemiyoruz. Bu refahı birileri bizi çok sevdiği için vermedi. Elbette bunun sonu gelecek. Bu son geldiği zaman toplum olarak çok bedel ödeyeceğiz. Her şey kanıksanıyor, kabul ediliyor. Bunlar normal değil. Bet ofisleri olabilir. Ama bu kadar yaygın ve artık mahalle aralarına, okul önlerine kadar girmesi kabul edilemez. Bir mahallede, manav, market, kasap olabilir. Günlük ihtiyaçları karşılayacak neler gereklidir? Bunlar düşünülmeli. Bet ofise ihtiyaç var mı? Devletin kazanacağı para mı, toplumun menfaati mi önemlidir? Ülkeyi yönetenler bu soruya cevap bulmalı. İki okul arasında dört tane bet ofis var. Bunu anlamak mümkün değil.” 

“BET OFİSLERDE RESMEN KUMAR OYNANIYOR” 

“Bet ofislerde yeni alınan cihazlarla resmen kumar oynanıyor. Kapısında denetim yok. Kumarhanelerin kapısında hiç olmazsa en az iki görevli var. Bet ofislerde var mı denetim? Yok. Çok kolay ulaşılan, kullanılan bir tehlike oldu artık. Çocuklar buralarda önemli zaman geçiriyor. Kendileri girmese bile başka insanlar aracılığıyla bu oyunları oynuyorlar. Aileler çocuklarına dikkat etsinler. Çocuklarının olgunlaşmasına imkân versinler, kendi sorumluluklarını yerine getirmesine yardımcı olsunlar. Fark ettirmeden çocuklarını denetlesinler. Parası var mı, nereden para elde etti, nerelere gidiyor? Çocukların geleceği için bunları yapmaları gerek.”