Eniz Orakcıoğlu

Zeytin Üreticileri Birliği Başkanı İrfan Çelik, devletin zeytinciye yeterli teşviki vermediğini belirterek, “Şu anda zeytincilikte devlet yok, zeytincilikle ilgili hiçbir çalışma yapmayan, tamamen köhnemiş, liberal ve ekonomik prensiplerle bir yere varamayan yavan bir hükümetle karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.

Zeytin Üreticileri Birliği Başkanı İrfan Çelik, sektörün  içinde bulunduğu sıkıntıları ve hükümetten beklentilerini Yeni Bakış'a değerlendirdi.

“Geçtiğimiz yıla göre rekolte arttı”

Çelik, Bu yıl bin 500 ton civarında bir rekolte beklediklerini vurgulayarak, “Bu geçtiğimiz yıla göre daha iyi bir rakam olmakla birlikte, çok da güçlü bir yıl olduğunu söyleyemeyiz. Özellikle yerli zeytinlerde rekolte daha yüksek, bu da yine değişen iklim şartlarına yerli zeytinin daha iyi adaptasyon gösterdiğini, aşırı sıcak ve kuru havalara karşı daha yüksek bir direnci olduğunu gösteriyor. Yerli zeytin ağaçlarımız  bilindiği üzere antioksidan özelliğine sahiptir. Kısacası sağlığımıza yarar sağlayan organik bileşimleri çok yüksek olan bir cinstir. Özellikle son 5-6 yıldır zeytinyağı bilincinin yüksek olduğu ülkelerde zeytinyağı bir ilaç niteliği kazandı. Başta kanser olmak üzere birçok hastalığa karşı da yüksek kaliteli antioksidan içeren zeytinyağları çok yüksek fiyatlarla satılıp, alıcı bulabiliyor. Bizim orta ve uzun vadede hedefimizin Tanrı’nın gönderdiği bu nimeti kalite kriterlerini kaybetmeden ağaçtan şişeye taşıyabilmektir” diye konuştu.

“Depolama 150 ton civarında”

Çelik, sözlerine şu şekilde devam etti; “Bir üreticinin Avrupa Birliği'nin ön gördüğü şekilde bütün tarım uygulamalarını yapması halinde bile maalesef kaliteli bir ürünü değirmenden hemen alabilecek durumda değildir. Bunun da iki nedeni var birincisi, şu anda 5 tane şişeleyicimizin toplam depolama kapasitesinin 150 ton civarında olması ve bununla bağlı olarak çıkarılan zeytinyağının büyük bir oranının değirmende işlendikten sonra, üreticinin sarı bidonlarına koyarak evlerinde muhafaza etmeye çalışmasıdır. Bunu yaparken de üretici doğru olmayan ve ideal olmaya şartlarda muhafaza etmeye çalışıyor.”

“Merkezi depolama ve alım sistemi devreye girmeli”

Zeytinyağının 3 düşmanı olduğuna dikkat çeken Çelik, “Işık, ısı ve hava zeytinyağının düşmanlarıdır. Dolayısıyla zeytinyağının sağlığımıza yarar sağlayan antioksidanları içinde tutabilmesi için paslanmaz çelik kaplarda veya koyu cam kavanozlarda ışıktan, ısıdan ve havadan koruyacak şekilde muhafaza edilmesi gerekiyor. Daha önemli bir kriterimiz ise Uluslararası Zeytin Konseyi’nin depolamak için öngördüğü ideal ısı 15 dereceyi geçmemesi şeklindedir. Kısacası ısı 7 ve 15 derece arasında olmalıdır. Ama bu dereceleri normal ev şartlarında oluşturabilmemiz mümkün değildir. Burada kalıcı çözüm merkezi depolama ve merkezi alım sisteminin devreye girmesidir. Kalite kriterlerini karşılayan zeytinyağlarının üreticiden değirmende satın alınması gerekmektedir ve başlangıçta 15 milyon TL’lik bir fona ihtiyaç vardır. Bu ise bir defalık ayrılacak bir fondur. Daha sonrası döner sermaye olarak kendi kendini yönetebilecektir” şeklinde konuştu.

“ZEYKO çürümeye terk edildi”

ZEYKO fabrikasının çürümeye terk edildiğini vurgulayan Çelik, “Oradaki depolama kapasitesini de kullanamıyoruz. Devletin unuttuğu, yok saydığı çok yüksek katma değer yaratabileceğimiz bir üründe dahi 41 yılın sonunda hiçbir Avrupa Birliği ülkelerinde kalite kriterleri artı standart kriterleri bağlamında henüz markalanmış bir ürün yaratamamanın burukluğu içerisindeyiz. Burada büyük utanç devletindir çünkü şu anda zeytinyağı yasamız bile 1963 yılından kalmadır ve bu yasanın öngördüğü standartlar bugün Avrupa Birliği’nde kabul edilen standartlar veya Uluslararası Zeytin Konseyi’nin kabul ettiği standartlar değildir. Bu yüzden yasal bakımdan da sıkıntımız var. Bugün yasamızın Avrupa Birliği’nin veya Uluslararası Zeytin Konseyi’nin öngördüğü standartları içerecek şekilde tekrar yapılandırılması lazım” dedi.

“Çıkmazın içineyiz”

Çelik, sözlerine şu şekilde devam etti; “Şişeleme ve etiketlemeyle ilgili bütün tüzüklerin gıda yasası kapsamında, aynı şekilde değirmenlerin çalışma şartlarının yine Gıda Yasası kapsamında tanımlanması ve bunların yasal olarak yürürlüğe girmesi lazım. Bunların hiçbiri olmadan bu çarpık yasal yapı içerisinde toplu bir depolamanın Kooperatifçilik yasasının getirdiği sıkıntılar nedeniyle bir çıkmazın içindeyiz.”

“Zeytin fidanı ithalatı yasaklanmalı”

Dünyada yaşanan bir zeytin ağacı hastalığından bahseden çelik ithal zeytin fidanının ülkeye girişinin yasaklanması gerektiğini söyleyerek, “Sürdürülebilir bir zeytincilik için tek yol kendi yerli zeytinimizin, fidancılık yapan kendi insanımız tarafından geliştirilmesi ve üreticilere sunulmasıdır” şeklinde konuştu.

“Zeytincilik serbest bırakılmalı”

İrfan Çelik, Zeytin kaçakçılığına da değinerek, bu kaçakçılığın önüne geçmek için birtakım önerilerde bulundu. Çelik, “Güney Kıbrıs ve Kuzey Kıbrıs’ta zeytinciliğin serbest bırakılması taraftarıyım. Hatta bu konuda bir önceki hükümetle görüşmelerimiz de oldu. Şart olarak da Güney'den Kuzey'e geçecek zeytinyağının Güney Kıbrıs’ta üretilmiş zeytinyağı kaydı ile geçmesini sunduk. Bunu Kuzey ve Güney Kıbrıs zeytinyağının markalaşması adına da istedik. Bir önceki hükümete bu teklif benim tarafımdan sunuldu ama maalesef bir cevap alamadık ve o şekilde kaldı. Yeni Ekonomi Bakanı ile ise görüşme fırsatı bulamadım. Rekabete açılma anlamında rekabete ihtiyacımız var ve kendimizi buna hazırlamamamız lazım” dedi.

“Bu ülkenin en büyük şansızlığıdır”

Zeytinyağı için ulusal bir kalkınma programının devreye sokulması gerektiğine vurgu yapan Çelik, “Maalesef bugüne kadar hiçbir hükümet bu konuda olumlu bir adım atmış değildir. Şimdiki Tarım Bakanı ise geçen hükümetteki bakanlığına yeni atandığı zaman  gidip görüştüm ve sorunlarımızı anlattım, o günden sonra bir daha da görüşemedik, bakan konuya tamamen Fransız, sanki zeytincilik ve tarım yokmuş gibi davranıyor ve bu ülkenin en büyük şansızlığıdır” diye konuştu.

“Zeytincilikte devlet yok”

Çelik, devletin zeytinciye yeterli teşviki vermediğini belirterek, “Şu anda zeytincilikte devlet yok, devletin yapması gereken teşviki de geçtim, zeytinciliğe yönlendirmeyi sağlayacak teşviklerin verilmesi gerekir ki onlarda yok. Toplu hasat yapıldığı takdirde toplu hasadın değirmenlerde topluca işlenip, topluca depolanıp markalaşmanın önünü açmamız gerekiyor. Bunlarla ilgilide hiçbir çalışma yok tamamen köhnemiş, liberal ve ekonomik prensiplerle bir yere varamayan yavan bir hükümetle karşı karşıyayız” dedi.

Kaynak: Yeni Bakış Gazetesi