Özge Kizir

Gazeteci Sebahattin İsmail, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın harita vermesini eleştirerek,  “KKTC aşiret devleti değildir. Demokrasi devletidir. Burası bir diktatörlük olmadığına göre bunu hükümet ve meclisle görüşmesi gerekiyordu. Haritayı, yıllarını vermiş harita uzmanlarıyla konuşarak hazırlamalıydı” dedi.

Kartal Harman’ın sunup yönettiği ‘Ayaküstü 1 Saat’ programının konuğu Gazeteci ve Yazar Sabahattin İsmail oldu.

Çözüm süreci konusunda açıklamalarda bulunan İsmail, haritanın uzman kişilerle görüşülmediğini ve hükümetin bilgisi dışında sunulduğunu kaydetti. 

“Denktaş’ın her zaman savunduğu 33,4’tür”

İsmail, “Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı oran konusunda 29+ demedi 29,2demişti. Rauf Raif Denktaş’ın söylediği 29+’dır. Kimisi bunu 29,9’a kadar yorumlar.Denktaş’ın her zaman savunduğu 33,4’tür. Denktaş, bu oranı neye dayanarak söyledi? Bu oranı nasıl saptayacaktı? Doruk anlaşmalarında da üç nokta vardı, verimlilik, yeterlilik ve güvenliğimizi sağlayacak bir derinlikte olması ve mülkiyet oranı…  Bu adil olacak olursa yüzde 33’ten daha da yukarıda olması gerekir. Akıncı, ‘açılım’ derken toprak kriterlerini hiç göz önünde bulundurmadı. Bu konuyu kimseyle tartışmadı. Harita uzmanlarıyla tartışmadı. Kendi adamlarını çağırdı ve aldı kalemini eline 25 tane harita çizmişler. Hükümetin bilgisi dışında harita verdi” şeklinde konuştu.

“90 bin Rum’u topraklara, 60 binide içinize yerleştireceğim diyordu”

İsmail, sözlerine şöyle devam etti: 

“KKTC aşiret devleti değildir. Demokrasi devletidir. Burası bir diktatörlük olmadığına göre bunu getirip hükümet ve meclisle görüşmesi gerekiyordu. Yıllarını vermiş harita uzmanlarıyla konuşarak bunu haritaya dökmek gerekiyordu. Rum, bu 4 kriteri her zaman değiştirip yeni bir kriter koymak istedi. Dolayısıyla 90 bin Rum’u iade edilecek topraklara 60 binide içinize yerleştireceğim diyordu. Şimdi ise gelecek olan Rum sayısının kaç olmasını görüşüyor?

“Kesinlikle bu doğru değildir”

Denktaş’ın nüfus oranında bunu imzaladığı yalandır. 29+ öngören bir belge yoktur. Kesinlikle bu doğru değildir. 1987’de alınan bir karardan söz ediyorlar. O planının ölüp gömülmesinden sonra bize ‘Meclis de onayladı’ diyorlar. Denktaş’ın vurguladığı konu doruk antlaşmasındaRum Lider Spiros Kyprianu’nunbu planı kabul etmeyeceğiydi. Denktaş’a ‘Kyprianu’nunreddedeceğini ispatla’ dediler. Denktaş da ‘bende bunu kabul ediyorum, sonra Kyprianu reddettiğinde ayağıma gelemeyeceksiniz’ dedi. Öyle de oldu Kyprianureddetti. 

“Akıncı, yetkisini aşmıştır”

Akıncı, yetkisini aşmıştır. Akıncı’yı hükümet olarak çağırın. Bir ülkenin cumhurbaşkanı ülke topraklarının beşte birini veriyor. Bu harita Meclise gelmeliydi. Hiçbir cumhurbaşkanı meclisin onayı dışında bunu yapmış değildir. Meclisin onayı olduğunu belirtiyorsun madem, neden meclisten onay almıyorsun? Harita konusuna gelince; Denktaş, hiçbir zaman harita vermemiştir. Akıncı, çok partili bir meclise saygısı olmadığını ve demokratik olmadığını da göstermiştir.
“Demokrasi adına ne kadar utanç verici bir durumdur”

Akıncı, haritayı Türkiye’ye sunmadı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta ‘almadan vermek olmaz’ demiş,Maraş verilecekse sahil şeridinin uzamasını söylemişti. Bunu Rum sözcüsüne sorduklarında‘haritada böyle bir şey var mı’ diye, soru sormuştu. Herkes haritayı biliyor. Demokrasi adına ne kadar utanç verici bir durumdur. Nasıl oluyor da Türkiye’nin bu haritadan haberi olmuyor? Harita vereceğiz, toprak vereceğiz veya Rumlar istediği her şeyi alacak diye bir şey söz konusu değildir. Akıncı, Mont Pelerin’den geldiği zaman kriz çıkmıştı. Maksimalist talepler ortaya çıkmıştı. ‘Rum tarafı diğer başlıklar kapanmadan bizden toprak oranını ve haritayı almak istiyor’ denilmişti. ‘Böyle olunca pazarlık sürecimiz sıfırlanır.’

“Dönüşümlü başkanlıkta senin veto hakkın olacak mı?”

Sosyal medyadan paylaşım yaparak defalarca uyarmıştık. ‘Sakın ola haritayı ve toprak oranını verme’ dedik.Verdiği zaman kalıcı bir anlaşma için kozlarımızı alamayacaktık. Akıncı, vermedi ve iş bozuldu. ‘Maksimalist talepler’ olarak açıklama yaptılar. Akıncı, ‘önemli hususları almadan bizim haritayı vermemiz söz konusu olmaz’ dedi. Hâlbuki harita verildi, oran ortaya koyuldu, hala diyor ki,‘Dönüşümlü Başkanlığı tam anlamıyla kabul etmedi, bunlar olmadan ben bir anlaşmayı referanduma sunmam…’ Mont Pelerin’de haritaya vermeyerek dik duruş sergiledin. Kahraman olarak Rum’a karşı direndin. Şimdi neden verdin? Dönüşümlü Başkanlığı aldın mı? Alsa bile dönüşümlü başkanlıkta senin veto hakkın olacak mı?

“Rum tarafı dönüşümlü başkanlığı kabul ettiği yönünde hiçbir şey yayınlamamıştır”

Rum tarafı dönüşümlü başkanlığı kabul ettiği yönünde hiçbir şey yayınlamamıştır. Çünkü reddediyorlar. 1960Zürih ve Londra Antlaşmalarında sunduğu belgede bile merkezi hükümete veya başkanlığa bırakılacak yetkileri sıralıyorlar. 12 yetkiden 10 tanesinde ‘Türk başkanın veto hakkı olacak’ diyor. Akıncı, 3 konuyla bunları sınırlandırmaya çalışıyor. Dönüşümlü başkanlığı eşit sürede almadın.Bu da dönüşümlü başkanlığın altının boş olduğu anlamına geliyor. 

“Azınlık durumuna düşüyoruz”

Akıncı’nın sığındığı planda dahi ayrı oy çoğunluğu vardır. Ayrı oy çoğunluğu Türk milletvekili ve bakanlarının seçimde Rum’da yarısından çoğunun oy kullanabilmesi demektir. 75’e 25.Yani 36 Rum, 12 Türk milletvekili. Akıncı bunu neden söylemiyor. Hâlbuki ayrı oy çoğunluğu olsaydı en azından 7 milletvekiliRumlarla oy kullanması gerekirdi. Akıncı, bize bunu izah etsin. Bu alt meclistir. Bir de üst meclis olacak diyorlar. Ondada 20’ye 20 olacakmış. Ayrı oy çoğunluğumuz olsa bile, federasyon devleti olsa bile üniter devlettir ve azınlık durumuna düşüyoruz.

“Türk vatandaşı buraya Senegal vatandaşı gibi gelecek”

Türk vatandaşı buraya Senegal vatandaşının şartlarında gelecek. 1 milyon insan gelecek Kuzey’de mal mülk alacak ve yerleşecek, ama Türkiye’den bir vatandaş gelemeyecek. Ben bunun içinde eriyeceğim. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bunu Cenevre’de masaya koydu. Akıncı, ondan sonra bunu telaffuz etmedi. Öyle olursa zaten 5-10 yıl içerisinde kurşun atmadan biz yok oluruz.”