Yrd. Doç. Dr. Şefik İmamoğlu, "Her halükarda 7'nin üzerinde şiddeti olabilecek bir büyük İstanbul depremi bekleniyor. Fakat Yunanistan'daki depremin şu anda olan depremlerle bir ilintisi yoktur. Sadece aynı hat üzerindedir" dedi.

Dicle Üniversitesi Doğal Afetler Uygulama ve Araştırma Merkezi (DAFAM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. İmamoğlu, depremlerin olduğu bölgede birbirinden farklı çok sayıda kırıkların olduğunu söyledi. Bunların aynı sistem içinde olmasına rağmen birbirinden farklı olduğuna değinen Yrd. Doç. Dr. İmamoğlu, "Oradaki depremlerin hepsi, bölgede çalışan bilim adamları tarafından aynı şekilde belirtildi. Hepsi birbirinden farklı depremler meydana getirdiler. Dolayısıyla bunların birbirleri ile ilişiği yoktur. Birisinin diğerini etkileme durumu şu anda söz konusu değildir" diye konuştu.

"YUNANİSTAN'DAKİ DEPREMİN BÜYÜK İSTANBUL DEPREMİ İLE İLİNTİSİ YOK"

İstanbul'da 1999 yılında yaşanan depremin Körfez depremi olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. İmamoğlu, "Kuzey Anadolu fay hattı üzerinden bir sıra deprem şeklinde meydana gelmişti. 1939 yılında meydana gelen büyük Erzincan depreminden sonra o hat üzerinde meydana gelen ve batıya doğru devam eden bir deprem zinciri vardı. Her halükarda 7'nin üzerinde şiddeti olabilecek bir büyük İstanbul depremi bekleniyor. Fakat o depremin şu anda olan depremlerle bir ilintisi yoktur. Yalnız aynı hat üzerindedir" dedi.

"BÖLGE SÜREKLİ BÜYÜK DEPREMLERİN BEKLENDİĞİ BİR ALANDIR"

Bölgenin sürekli depremlerin olduğu ve büyük depremlerin beklendiği bir alan olduğuna değinen Yrd. Doç. Dr. İmamoğlu, şöyle devam etti:

"İstanbul depremi de onlardan bir tanesidir ancak şu an direk onunla ilintili değil. Şu andaki duruma göre direk tetikleme durumu söz konusu değil ama, sonuçta bölge olarak bütün hepsi birbirine ilintili olduğu için direk ilintili değildir dememize rağmen elimizde veri olmadığı için kesin bir şey söyleyemiyoruz."

"1999 DEPREMİ BİZE BU KONUDA UYANMAMIZ GEREKTİĞİNİ BİLDİRDİ"

İstanbul'da 1999 yılında meydana gelen depremin, Türkiye'de bu konuda uyanmaları gerektiğini hatırlattığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Biz onu, yer bilimciler olarak deprem konusunda bir milat olarak alıyoruz. Ondan sonra çok ciddi kanunlar çıktı. Şu anda uygulama aşamasında isteğimiz gibi olmasa dahi bayağı bir yol aldığımızı görüyoruz. Enerji ne kadar çabuk boşalırsa bir bölgede o kadar büyük depremler geçici meydana gelir veya olmaz. Küçük kırıklar üzerinde yer değiştirmeler görülür. Yer değiştirmeler küçük kırıkların toplamı şeklinde gider. Bir yerde kırılma olmazsa orada uzun bir dönem sismik duyarlılık olursa, sismik bir bekleme olursa, boşluk olursa, enerji birikir. Enerjinin biriktiği yerde küçük sarsıntılar olmazsa büyük depremden korkulur. Türkiye'nin genelinin büyük kırık hatlarla örülü olduğunu görüyoruz. Türkiye'de yüzde 70'in üzerinde 1. 2. deprem bölgeleri içinde. Türkiye'de yapacağımız yapılarda depremleri göz önüne alırsak, depremselliğin durumuna göre konutlarımızı ayarlarsak, herhangi bir sıkıntımız olmaz."