Nupelda Karabuğday


Kıbrıs sorununun dünyanın en uzun sorunlarından biri olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı adayı ve Meclis Başkanı Sibel Siber, mevcut statükoyu gelecek olan kişininin bir anda değiştirmesinin mümkün olmayacağını savundu. İrade ve niyetin önemli olduğuna işaret eden Siber, “İstenirse yapılabilir. Buna size kimse engel olmuyor. Yeter ki o heyecanı duyun ve sonuca ulaşmak için çalışın” dedi. 2 buçuk aylık hükümet dönemlerinde sabahtan akşama kadar büyük bir heyecanla çalıştıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı adayı, empati ve ikna yeteneğinin uluslararası platformlarda da ülkenin gelişimi ve tanıtılmasında büyük katkılar yaratacağını aktardı. Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik gerçekleşen müzakerelerde Rum Lideri Anastasiadis’in masadan kalkmasını da değerlendiren Sibel Siber, “Siz ne kadar haklı olursanız olunuz, kendinizi anlatabildiğiniz ölçüde size hakkınız verilir. Anastasiadis masadan kalktı. Haksızdır, bir kriz öne sürdü ve kalktı. Krizlerin çözülme yeri masadır” şeklinde konuştu. 

“İRADE VE NİYET ÖNEMLİ” 

ADA TV’de Erçin Şahmaran ve Ediz Tuncel’in sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Adayı ve Meclis Başkanı Sibel Siber ‘in sözlerinden öne çıkan çarpıcı detaylar şu şekilde; “Kısa bir dönem Başbakanlık döneminde şunu gördüm, istenirse oluyormuş. Olmaz olamaz. Böyle gelmiş böyle gider mantığı olamaz. Hayır değişebilir. İrade ve niyet önemli. İstenirse yapılabilir. Buna size kimse engel olmuyor. Yeter ki o heyecanı duyun ve sonuca ulaşmak için çalışın. 2.5 ay gibi çok kısa bir dönemde sabahtan akşama kadar büyük heyecan ve istekle, bir şeyler yapabilme telaşıyla çalıştık. Her bir trafik birimi başka bakanlıklara aitti. Bunların hepsini biz hepsini bir yerde topladık. Yasallaştı, yasa olarak da geçti. Çevre konusunda çok büyük felaketler yaşadık, yangınlar yaşadık, kriz yönetimi krizlerin üstesinden gelme çok önemlidir. Üst yönetimde çok önemli olan bir şet de sorun çözmekte iletişim ağı kurabilmek. Empati ve ikna yeteneği çok önemli.” 

“DÜNYANIN EN UZUN SORUNLARINDAN…” 

“Dünyanın en uzun sürmüş sorunlarındandır Kıbrıs Sorunu. Bu sorunu bir kişi seçilecek ve imza atacak çözecek diye bir beklenti olamaz. Kıbrıs sorunu uzun yıllardır masada tartışılan bir sorundur. Çözüm vizyonu olan, barış dili konuşan, çözüme inanmış bir Cumhurbaşkanı’nın olması ve uluslararası alandaki algı çok önemlidir. Kıbrıs sorununda çok uzun yıllar farklı bir politika izleniyordu, daha kesin kalıplar içinde konuşan, barış dilini kullanmayan, sert bir dille dünyaya mesajlar veren, masadan kaçan ve retçi olan tarafın Rum tarafı olduğunu görürsünüz. Bunun uluslararası platformda yansıması öyle değildir.” 

“KRİZLER MASADA ÇÖZÜLÜR” 

“Siz ne kadar haklı olursanız olunuz, kendinizi anlatabildiğiniz ölçüde size hakkınız verilir. Anastasiadis bir kriz öne sürdü ve masadan kalktı. Haksızdır. Krizlerin çözülme yeri masadır. Kimse suçlamıyor. Etkin çalışıyorlar. Kendisi de birebir görüşüyor. Dünya başkentlerine ziyaretler yapıyor, davet ediyor. Aktif lobicilik yaparsanız, iyi iletişim ve ikna olursa daha önde olursunuz. Daha dinamik daha aktif ve daha çok heyecan duyan, çözüme inanmış, halkın uluslararası toplumun bir parçası olması yaşam kalitesinin yükselmesi demektir. İlle de çözümü zorluyoruz, çünkü inanıyoruz ki, çözüm sonrası yaşam kalitesi yükselecek. Bizim kendi kurumsal yapımızı düzeltmemiz de bizim elimizdedir. Çözüm olsun da birileri gelsin bizi düzeltsin diye bekleyemeyiz. Toplum da denetlemeli, toplum da eleştirmeli.” 

“HAK VE ADALET İLKESİ” 

“Ben 5 yıl öncesine kadar aktif siyasette değildim. Aktif çalışan bir doktordum. Ancak kişinin maddi veya manevi tatmini o kişinin mutlu olması için yeterli değildir. Eğer toplum olarak toplumsal vazifeleriniz olduğuna inanıyorsanız bu konuda kendinize güveniyorsanız, heyecan duyuyorsanız, elinizi taşın altına koymalısınız. Bu konuyu siyasete girmeden önce tartıştık eşimle. Mesleğimi çok seviyorum, ama her hasta benim için sadece hasta olmadı. Hastalarımla konuşurken onların öykülerini dinledim. Herkesin bir öyküsü vardır bu öyküler de genelde ülkenin yaşamıyla ilgiliydi. Kurumlarıyla ilgiliydi. Hak ve adalet ilkesi ile ilgiliydi. Sorunların çözülebileceğine inandığım için bu siyasete girdim. Muhalefet milletvekiliydim. O zaman da kürsülerde en çok bunu sorguladım. 40 yılda yarattığımız düzen ve kurumsallaşamama, vatandaşa yansıyan tokatlarını sorguladım.” 

“1 YIL VERİMLİ GEÇTİ” 

“Meclis Başkanı olarak Meclis’te 1 yılda neler yaptığımızı anlatacak olursak, verimli geçtiğini söyleyebilirim. Yüzde yüz bir performans artışı oldu. Komitelerin çalışmasında meclisin toplanmasında önemli yasaların geçmesinde, toplum yaşamını etkileyen yasaların geçmesinde oldukça verimli olmuştur bu yıl . İyi İdare Yasası gibi bireyin yaşamına olumlu katkı yapan bir yasa geçti. Bunlar bireye yansıdı mı diye sorarsak, bunların yansıması için ilgili bakanlıkların tüzükleri geçirmesi gerekiyor. Şimdi budur olması gereken. Yasama, bu yasaları geçirdikten sonra bakanlık tüzükleri hazırlar ve uygulamaya geçer. Tabii ki daha da etkin olması için de denetim ve yargının iyi koordine çalışmasıyla biz yaşam kalitemizin daha iyi ve güzele yükseldiğini görebiliriz. Örneğin gıdada güven duyarız. Yasalarla korunduğunda, yasalar yapıldığında sorgulamazsınız. Her şey yasal zeminde olduğunda ve koordine gittiğinde daha huzurlu hissederiz. Bizde iki sorun vardır. Ya yasa eksikliği vardır ya da yasa vardır ancak uygulanmıyor. Bunlar bizim günlük olarak yaşamımızı olumsuz yönde etkileyen nedenlerdir.” 

“SİYASETİN KALİTESİ” 

“Uzun yıllardır siyasetin bireyde, bizdeki karnesinin düşük olduğunu biliyoruz. Bunun nedenleri nedir? Soruşturduğumuzda aslında sistemlerin ne kadar öne çıktığını göreceksiniz. İyi işleyen bir sistem, eğer daha çağdaş daha arzulanabilir olması halinde belki bugün şikayet ettiğimiz hiçbir konuda şikayetçi olmayacağız. Siyasetin kalitesi veya siyasetin şuanda bulunduğu durumdan daha etkili bir duruma geçeceğine inanıyorum. Filan ülkede siyaset daha temiz, siyasetçiler daha güvenilir, halk siyasetçisine daha güveniyor. Bu demek midir ki oradaki siyasetçi kalitesi daha yüksektir? Hayır bunları koruyan ve kollayan oluşturan sistemlerdir. İyi işleyen sistem vardır kötü işleyen sistem vardır. En iyi insan kaynaklarınızı koyun o sistemde motivasyon düşer ve sistemin parçası olunur. Sisteminizi kurar ve kurumsallaşırsanız o zaman en iyi verimi elde edersiniz ve daha farklı bir bakış açısı olur.” 

“KADIN SİYASETÇİ AZ” 

“Şuanda komitededir siyasi partiler yasası. Bu yasanın mutlaka geçmesi gerekiyor. Milletvekillerinin transferleri toplumu rahatsız ediyor. Daha şeffaf olacak bu şekilde. Kadın siyasetçi az. Bu kotaya karşı duruluyor. Bu yarışta kadınlar da var, şansları var. Siyasette erkekler çok önce başladı, bir yarışa siz 100 metre öne başlarsanız ve arkadan gelenlerin bu yarışta eşitlenmesini beklerseniz bunu kapatamazsınız. Kuzey Avrupa ülkeleri bunu deneyerek kota uygulaması yaptılar. Kadın siyasetçi kotasını yükselttiler ve baktılar ki bu kotaya gerek yok. Siyasette kadına olan güven arttığını gördüler ve İsveç Norveç gibi ülkelerde kadın erkek eşitliği söz konusu. Kadın siyasetçiye güven arttıkça bu tutum bizde de olacak.” 

“KURUMSALLAŞAMADIK” 

“40 yılda kurumsallaşamadık. En büyük eksikliğimiz. Bunu yapacak olan bizleriz. Kurumsallaşma, içinde bulunduğumuz duruma da bağlı değil. Siyasi Partiler Yasası ile Seçim ve Halk Oylaması Yasası ikisi de Ad-Hoc Komite’de. Orada da arzulanan çarşaf listenin olmasıdır. Bölgelere de kontenjan sağlansın. Dar bölge seçimi olmasın. Lefkoşalı Güzelyurtluya, Güzelyurtlu da Lefkoşalıya oy verebilsin. O zaman halkın vekili olursunuz. Milletvekilleri sadece oradaki halkın oyuyla seçildiği için daha dar milletvekili gibi olur. Bütün toplumun sorununun her milletvekilinin sorunu olması gerekiyor.” 

“ALIŞILMIŞ STATÜKO” 

“Sistemleri değiştirmek sistemleri kurmak çok kolay değildir. Alışılmış bir statüko vardır. Ve bu statüko kendi sistemini yaratmıştır. Meclis’in içinde komiteler gerçekten çok aktif çalışıyor hatta onun için biraz da vatandaşımızın görmesi için her gün komiteler toplanıyor. Yeni bir yasa büyük tartışmalar yaratıyor. Yasa komiteden geçiyor, sivil toplum örgütlerinin görüşü alınıyor. Farklı siyasi partilerinin vekillerinden oluşuyor komiteler. Ve bu komitelere paydaşlar da katılıyor. Örneğin kamu yasası var şuan. Sendikalar katılıyor, bakanlık birimleri katılıyor, herkesin bir bir görüşleri alınıyor, hukukçularımızın görüşleri alınıyor. Bazen bir madde sabahtan akşama tartışılıyor. Kolay değil ama yapmak zorundayız. Her şey aynı, gelen aynı, giden aynı düşüncesi de bize bir şey kazandırmıyor. O da bize bir şey kazandırmaz. Çok çalışan vekillerimiz de var ve bu komitelerde çok aktif çalışıyorlar. Çalışanla çalışmayanı halk görüyor zaten takdirini yapıyor.” 

“EKİP RUHUYLA ÇALIŞTIK” 

“Siber hükümeti döneminde ekip ruhuyla çalışıldı. Bakanlarımız da ekip ruhu ile çalıştı. Verim alabilmek için bu şekilde çalışmak gerekiyor. Bakanlar Kurulu vardır, kararlar alınır ama Bakanlar Kurulu’na girmeden ve çıktıktan sonra yapılan açıklamaları göz önünde tutarsak, şeffaf ve güvene dayalı bir hükümet modeli oluşturmaya çalıştık. Çalışmalar tamamlandı ve Meclis Komitesi’ne geliyor. 13 mührü olanlara vatandaşlık veriliyor. Muhaceret Affı geçti. Nükleer kazadan sonra hepimizde korku oluşmuştu. Hiçbir kaza ihtimali olmadan olması gerekir nükleer enerji kaynakları. Çok iyi analiz edilmesi lazım. Her şey getiri değil. Bizim yenilebilir enerji kaynaklarına yönelmemiz gerekir. Ülkemiz için nükleer enerji söz konusu değil. Bizim ülkemizde güneş enerjisinden ve başka yenilebilir kaynaklardan yararlanılabilir. İnsan hayatı her şeyin üstündedir. Kaza ihtimali olan bir santralse yıkımı çok kötü olur. Dikkatli olunmalı.”