Eniz Orakcıoğlu

Birleşik Kıbrıs Partisi Genel Başkanı İzzet İzcan, Yeni Bakış’a gündema dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. İzcan, ülkede son dönemlerde artış gösteren gasp, soygun tecavüz ve benzeri olayların  KKTC’nin “Sorma gir hanı”na dönüşmesinden kaynaklandığını belirtti.

“KKTC sorma gir hanı olmuştur”

 İzzet İzcan,  ardarda yaşanan kuyumcu soygunlarından hareketle, 2’inci ve 3’üncü ülkelerden KKTC’deye gelen çetelerin  giriş ve çıkışlarının denetlenmemesini büyük bir eksiklik ve zaf olarak nitelendirdi. İzcan, yaşanan bu sorununun başlıca nedeninin iktidarların Ankara’daki AK Parti hükümetinin telkin ve baskılarına boyun eğmesinden kaynaklandığına dikkat çekerek, “ KKTC sorma gir hanı olmuştur. Gerek kimlikle giriş, gerekse muhaceret işlemleri hatalı yapılmaktadır. Kaçak olarak burada yaşayan insanlara yönelik olarak muhaceret üstlenmesi gereken görevi yapmamaktadır. Dolayısıyla izlenen nüfus ve vatandaşlık ve çalışma politikaları doğru değildir. Bütün bu olup bitenlerin sorumlusu bu ülkeyi yönetenlerdir, bu nedenle de çeteler burada örgütlenmiş ve buraya hâkim olmaktadırlar. Bu ülkeye sorma gir hanı gibi giren insanlar da sonrasında karşımıza hırsızlık ve kumarhane çetesi, esrar ve eroin mafyası olarak  çıkmaktadır. Bütün bu yaşananlar KKTC’deki yönetimin zafiyetleri ve kötü yönetimin sonucudur. Bu boşluk ve eksiklikler nedeniyle de ülkede dönen bütün pis işlerin çeteleri oluşmuştur” dedi.

“Hükümetin kuruluşu bile şaibeli”

UBP-DP azınlık hükümetinin kuruluşunun bile  şaibeli olduğuna vurgu yapan İzcan, “Bu hükümet Ankara’daki AK Parti hükümetinin organizasyonu ile azınlık hükümeti olarak kurdurtulmuş ve bu azınlık hükümetine bağımsız milletvekilleri yama yapılmış ve çıkar ile menfaat üzerine kurulmuştur. Bu nedenle ister hükümeti kuran partiler olsun, ister ona destek veren bağımsız milletvekilleri olsun, isterse oluşturdukları bürokratik yapıları olsun menfaat ve çıkar üstüne hareket etmekte, günü birlik çıkarlarını korumaya çalışmaktadırlar. Yine bu hükümet kanun hükmünde kararnamelerle ülkeyi yönetmeye çalışmakta, Meclisi By-Pass etmektedir ve yasa dışı kanun hükmündeki kararnamelerle iş yapmaya çalıştığı içinde mahkemelik olmuştur. Mahkemede de ortaya çıkmıştır ki hükümet hukuk dışı faaliyettedir ve mahkeme bu hükümetin nüfus, seyrüsefer, muhaceret ve Girne emirname değişikliği konularında yaptığı hemen hemen bütün icraatlarını yasa dışı bulmuş ve yasaklamıştır. Ülke yasa dışı bir hükümet ve yasa dışı icraatlarsa karşı karşıyadır” şeklinde konuştu.

“Cumhurbaşkanı tehdit içeren demeçler vermeye başlamıştır”

Açıklamalarında Kıbrıs sorununun kritik bir aşamadan geçmesine karşın son dönemlerde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya yönelik eleştirilerine de açıklık getiren İzcan,   “Bu noktada  Sayın Cumhurbaşkanının seçilmesinde önemli bir görev üstlendik. Bu desteğin verilmesinin nedeni ve temeli aramızda yaptığımız ortak mutabakat metnidir. Bu mutabakat metninde de açık bir şekilde yazılmıştır ki güven yaratıcı önlemler hayata geçirilecek, Kıbrıs Sorunda erken kabul edilebilir federal bir çözüm bulunacak, bunun içinde misyon yüklenilecek ve Birleşik Federal bir Kıbrıs için açık bir şekilde çalışılacak ifadeleri yer almaktadır. Aynı zamanda yolsuzlukların ve  hırsızlıkların üstüne gidilecek şeklinde ifadeler de  bir manifesto haline dönüştürülmüştü. Biz BKP olarak, Sayın Cumhurbaşkanına ve görüşme sürecine bu gerçekler ışığında destek verdik. Ama Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı New York’ta ve  dönüşünde öfkeyle karışık, tehdit içeren demeçler vermeye başlamıştır. Demeçleri de karşı toplumu tehdit eder niteliktedir. Bizim eleştirdiğimiz nokta da budur” diye konuştu.

“Tek liman kendi vatanımız, kendi yurdumuz, Kıbrıs’ımızdır”

İzcan, sözlerine şu şekilde son verdi; “Eğer Sayın Cumhurbaşkanı hem evimizin efendisi olmak istediğimizi söyleyip, hem de bizim sığınacağımız tek limanın Türkiye’dir derse, biz bunu kabul etmeyiz. Bizim sığınacağımız tek liman kendi vatanımız, kendi yurdumuz, Kıbrıs’ımızdır. Cumhurbaşkanı karşı toplumu masadan kaçmakla tehdit ederse ve yeniden bu masanın kurulamayacağını söylerse, yani Talat’laşma yönünde bir çaba içerisine girerse bu çok tehlikelidir ve sonucu Talat’ın sonu olur. Bizim eleştirdiğimiz budur ve bu bağlamda kendisine de soğukkanlı olmasını, görüşme sürecine sahip çıkmasını ve evimizin efendisi olacaksak evimize sahip çıkmasını da tavsiye ettik. Ciddi bir eleştiri olarak ta bunu ortaya koyduk. Sayın Cumhurbaşkanı çözüm yönünde adım attığı sürece kendisine destek olmaya da devam edeceğiz, yeter ki davranışları tehdit, şantaj ve öfke içermesin, görüşme süreci devam etsin ve biz Kıbrıs Limanına sığınalım. Bizim Limanımız Kıbrıs Limanıdır başka da bir liman yoktur”