Yazılı açıklamasında mülkiyet ve toprak başlığının Kıbrıs sorununun en önemli konularından olduğunu kaydeden İzcan, her iki liderin bireyin mülkiyet hakkını tanıdığını ve bu konuda ilke anlaşmasına vardıklarını dile getirdi.

Mülkiyet konusunun çözümünün iade, tazminat ve takas seçenekleri ile çözüme kavuşturulacağını, iade, tazminat ve takasın hangi mülke nasıl uygulanacağı konusunda kriterlerin belirleneceğini ifade eden İzcan, belirlenecek kriterlerin bireyin mülkiyet hakkını ortadan kaldırmayacağını, ancak şu anki kullanıcıları da dikkate alacağını vurguladı.

Haksız yere mülk alanları, ganimeti ve statükoyu savunmanın, Kıbrıs Türk toplumunun temel haklarını savunmak olmadığını kaydeden İzcan, “Çözüm istiyorsak, mülkiyet ve diğer konularda uluslararası hukuka ve adalete uygun hareket etmek zorundayız” dedi.

Kıbrıs Türk toplumun mülkiyet konusunda ödenecek tazminatları yalnız başına karşılamasının mümkün olmadığının altını çizen İzcan, “Kıbrıs sorununu yaratan başta dış güçler ile Kıbrıs’ın kuzeyindeki statükonun temellerini atan Türkiye Cumhuriyeti sorumluluktan kaçamazlar” görüşünü savundu.

“KALICI DEROGASYONLARA  KARŞIYIZ”

Uluslararası hukuku ve AB kriterlerini yok sayarak kalıcı derogasyon (ayrıcalıklı sapma) talebinde bulunan çevrelerin aslında çözüm istemediğini kaydeden İzcan, “Çözüme gide süreçte geçici derogasyonlar uygulanabilir. Ancak, bölünmüşlüğün devamını ve yasakçı bir anlayışı öngören kalıcı derogasyonları reddediyoruz” dedi.