Yurdagül Atun

KKTC'yi AB üyeliğine hazırlayan “Kıbrıs Türk Toplumu Görev Gücü”nün doğrudan AB Komisyonu Başkanı Juncker'e bağlanması Kıbrıs Türk toplumunda iki farklı görüşe neden oldu. Türkiye karşıtlığıyla bilinen ve göreve geldiği andan itibaren, “Türkiye'ye kapıları kapatacağım" açıklamasını yapan Junker’in, Kıbrıslı Türkler lehine adım atacağı konusunda kuşkular ağır basarken, CTP milletvekili Armağan Candan ise Kıbrıslı Türklerin Juncker’e bağlanmasını “olumlu bir adım” olarak nitelendirdi.

KKTC'yi AB üyeliğine hazırlayan “Kıbrıs Türk Toplumu Görev Gücü” doğrudan AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'e bağlandı. Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder'in 1999 yılında Helsinki'de yapılan zirvede Türkiye'ye adaylık statüsü vermekle tarihi bir hata işlediğini savunan, “Türk düşmanı”  ve Rumlara olan yakınlığıyla bilinen Jean-Claude Juncker’in, Kıbrıslı Türklerin elinden tutup tutmayacağı merak konusu oldu.

Candan: “AB’ye hazır hale gelmemize verilen önemi gösteriyor”

Konuyla ilgili olarak Haberal Kıbrıslı Gazetesi’ne konuşan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Güzelyurt Milletvekili ve Dış İlişkiler Sekreteri Armağan Candan, “Kıbrıs Türk Toplumu Görev Gücü”nün doğrudan AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'e bağlanmasının olumlu bir gelişme olduğunu ifade etti. Bu görevlendirmenin, Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde, ülkenin AB’ye hazır hale gelmesine yönelik olarak verilen önemi gösterdiğini ifade eden Candan şunları söyledi: 

“AB ile ilgili çalışmalar teknik düzeyden siyasi düzeye yükseltiliyor. Gerek siyasi, gerek, hukuki, gerek finansal, gerek teknik yönleriyle daha kurumsal çerçeveye taşınacak. KKTC ve daha sonrasında kurucu devletin şimdiden başlayacak AB’ye uyumu, ileri taşımasına yardımcı olacak bir adım. 

“Çalışmalar bölgesel politikalar adı altında yürütülüyordu, artık doğrudan Avrupa Komisyonu Başkanına bağlandı”

Biz zaten, AB Komisyonu’nun gönderdiği heyetlerle birlikte, bir ihtiyaç analizi yürütüyorduk. Mevcut resmi inceliyor, yasal mevzuatlar konusunda çalışmalar yapıyorduk. AB kural ve standartlarının hayata geçirilmesi için tüm birimlerden, bürokrasiye kadar, hangi mekanizmanın iyi işlediğine/işlemediğine kadar çalışmalar yapıyorduk. Tüm bu çalışmalar ‘bölgesel politikalar’ adı altında yürütülüyordu. Artık doğrudan Avrupa Komisyonu Başkanı’na bağlandı. Dolayısıyla şimdi çözüm günü geldiğinde KKTC tüm kurumlarıyla AB’ye hazır hale gelmiş olacak.”

Bölgesel Politikalar Genel Müdürlüğü’nden direkt AB Komisyonu’na

Avrupa Komisyonu bünyesinde 2004’te kurulan Kıbrıs Türk Masası, uzun bir süre altında bulunduğu Genişleme Genel Müdürlüğü'nden, iki yıl önce Bölgesel Politikalar Genel Müdürlüğü'nün kapsamına alınmıştı. Kıbrıslı Türklerin AB Komisyonu’na bağlanmasından öte, iplerin Türk düşmanı olarak nitelendirilen Junkcker’e ait olması tedirginlik yarattı.

“Rumların adamı olarak biliniyor”

Kıbrıslı Türklerle Yüksek Temas Grubu’nun başarısız sonuçlar aldığını hatırlatan bir yetkili, Kıbrıslı Türklerin Junkcker’in başkanı olduğu Avrupa Komisyonu’na direkt olarak bağlanmasını “kasıtlı bir davranış” olarak nitelendirdi. Adını vermek istemeyen üst düzey yetkili, “Olmaya ki Kıbrıslı Türkler lehine bir karar çıkar da iyi bir şeyler olur diye, Kıbrıslı Türklerin bir kazanımı olmasın diye bu adımı attılar. Juncker zaten Rumların adamı olarak biliniyor. Direkt bağlamalarının nedeni derogasyonlar gibi taleplerin şimdiden önünü tıkamak. Hayırlı olduğunu düşünmüyorum” şeklinde konuştu.

"Türkiye'ye kapıları kapatacağım" demişti

Bundan iki yıl önce AB Komisyon Başkanlığı koltuğuna oturan Juncker, AB Komisyon Başkanı olması halinde 5 yıl boyunca Türkiye'ye tam üyelik kapılarını kapatacağını söylemişti.