Özlem Çimendal

İnşaat sektörünün KKTC’nin dominant sektörlerinin başında geldiğini anlatan İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Seran Aysal,  inşaatın dominant sektör olması dolayısıyla da rantı da beraberinde getirdiğini ve rantın olduğu yerde de kaçağın gündeme geldiğini vurguladı.

Sektörün en büyük sıkıntısının kaçak yapılaşmalar olduğuna dikkat çeken Aysal, “Mühendis kaçak, müteahhit kaçak, taşeron kaçak. Hal böyle olunca da kaçak bir düzenin işleyişi ile karşı karşıya kalmaktayız” dedi. Kaçak yapıların temelinde yatan denetimsizliğe ek olarak, sorumlu mekanizmaların da yasadışılığa ve rant düzenine göz yumduğunun  altını çizen Aysal, günün sonunda dosyada yer alan proje ile arazideki projenin uyuşmadığının görülmesinin de büyük sıkıntı olduğuna değindi. Aysal,  “İnsan can ve mal güvenliği üzerine kurulmuş bu düzen böylelikle bir dosya tamamlama işlemi olarak görülüyor” dedi.

“Rantın olduğu yerde kaçak, problem ve farklı amaçlar gündeme gelebilir”

İnşaat sektörünün dominant sektörlerinin başında geldiğine dikkat çeken İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Seran Aysal, dominant sektör olması dolayısıyla da rantı da beraberinde getirdiğini ve rantın olduğu yerde de kaçak, problem, rantların farklı amaçlar için kullanılması girişimlerinin de söz konusu olabildiğini ifade etti.

“Gayri yasallığa göz yumulmamalı”

İnşaat Mühendisleri Odası’nın kaçak, ruhsatsız, vizesiz ve gariyasal uygulamalara özel hassasiyeti olduğunu vurgulayan Aysal, “Son zamanlarda artarak devam eden çalışmalarımız doğrultusunda bütün kurum ve kuruluşların gerekli hassasiyeti göstererek, gayriyasallığa göz yummamaları için çalışmaktayız” dedi.

“Sektörde kaçak mühendis, müteahhit ve taşeronlar var”

İnşaat sektöründeki en büyük sorunun kaçak yapı sorunu olduğuna dikkat çeken Aysal, “Sektörde üç dört türlü kaçak var. Bunlar mühendisi kaçak olan, yani ortada proje yok, yine hiçbir mühendislik hizmeti olmayanlar sözkonusudur. Bazı kişiler kendilerini mühendis olarak tanıtıp, başka yerlerden buldukları  projeleri devşirme kaydı ile insanların can ve mal güvenliklerini hiçe sayar şekilde yürütebiliyor. Kaçak müteahhitlik sorunu da önemli bir boyuttadır. Bizim kaçak olarak tespit ettiğimiz birçok inşaatta da bu kaçak müteahhit sorunu ortaya çıkmaktadır. Yine taşeronların kaçak sorunu var. Kaçak taşeronlar da söz konusu” dedi.  

“Yasa dışılığa birçok makam göz yumuyor”

KKTC inşaat sektöründeki kaçak işleyişi denetlemek ve yasaları uygulamakla sorumlu olan çevrelerin de bu kaçağa  göz yumduğuna dikkat çeken Aysal, “Hep kaçakla  yürüyen bir sektörle karşı karşıyayız. İşin içinde rant olunca ve süre de kısıtlı olunca kaçak müteahhit, kaçak yapı, ruhsatsız yapı, çalışanlar kaçak ve günün sonunda bir bakıyorsunuz ki ciddi bir kaçak gidişatla karşı karşıyayız ve bunların önüne geçmekle yükümlü olan birçok makam da bunlara göz yumuyor, görmezden geliyorlar” diye konuştu.

“Yasaların uygulanmaması, usulsüzlüğün usül olduğu anlayışı yaratıyor”

İnşaat sektöründe kaçakların önüne geçebilmek için yasaların var olduğunu ancak uygulamada yetersiz kalındığını da ifade eden Aysal, “Yasalarımızda her şey mevcuttur. Biz olan yasalarımızı da uygulamıyoruz. Bizim ülke olarak sıkıntımız aslında bu. Var olan yasaları uygulamama. Yasayı uygulama yerine bu yasanın neresinde boşluk var da neresinden faydalanabilirimin derdindeyiz. Bu da beraberinde gayri yasallığın geçerli ve usulsüzlüğün de usul olduğu bir düzeni oluşturuyor. İşin zamanında ve usulünde yapılmasıyla zaman, para ve rant kaybetme görüşü oluşmuş oluyor sonuç olarak da. Düzen gayriyasal inşaat yapanlara yaptırımda bulunmadığından dolayı herkes yasa dışılığı normal görüyor” şeklinde konuştu.

“Yasadışılığa göz yumarak, dünyaya kendimizi bağlayamayız”

KKTC’nin AB üyesi olmak için adımlar atarak çalışmalar başlattığı bir dönemde, sektörler arasındaki usulsüzlüklerin bu süreci olumsuz etkileyebileceği görüşüne de değinen Aysal, “Anlaşmanın bugün olacak gibi ve dünyayla kendimizi hemen bağlanacakmışız gibi kendimizi hazırlamamız gerekmektedir. Ama siz gayri yasallıklara müdahale etmeyecek ve göz yumacaksınız, verdiğiniz kararlardaki yaptırımınızı yapmayacaksınız sonra da AB üyeliği isteyeceksiniz. Bu çelişkidir” dedi.

“Karpaz’daki kaçak yapıların sorumlusu dönemin yöneticileri ve işletme sahipleri, turistlere rezil olduk”

Dipkarpaz’daki kaçak yapılaşmaların da aslında günün sonunda mağdur olduğunu ifade eden işletme sahipleriyle dönemin siyasilerinin suçu olduğunu işaret eden Aysal, “Bu kaçak yapıların derinleri incelendiğinde, dönemin yöneticilerinin, bakanlar ve idari kadronun kaçak yapıların yapılmasına onay verdiği ortaya çıkmaktadır. Zamanında uygulanmayan yasa, zamanında işlemi yapılmayan gayriyasallık günün sonunda yine o mal sahibi ve yatırımcıya mal oluyor. Bu yatırımcılar da sudan çıkmış ak kaşık değildir, onlar da böyle bir yasadışılığa başladıklarında bunun bir bedelinin olacağının bilincindeydiler. Olan sadece o işletmelerde konaklayan turistlere oldu ve ülkemiz rezil oldu” ifadelerini kullandı.

Girne’deki olayda da birileri bir şeylere göz yumdu

Girne’deki kaçak yapı konusuna da değinen Aysal, yine olayın derinine inildiğinde mutlaka bir yerlerde birilerinin göz yumduğu gerçeğinin ortaya çıkacağını vurguladı.  Aysal, “Girne’deki inşaatta gözden kaçırılan başka noktalar da var. Araştırmamız ve soruşturmamız devam etmektedir. Dosya farklı ama araziye yapılan farklı ve kaçak kat var. Dosyadaki görünenle mevcut birbirinden ayrı ise bu kaçaktır” diye konuştu.

“Statükonun yıkılması için bağımsız kurumların denetimi şart”

Bir yapının başladığı andan itibaren gerekli tüm denetimlerinin eksiksiz yapılması gerektiğinin altını çizen Aysal, inşaatın mühendisine ve sorumlu tüm kişilerine kadar inşaatın başında durarak gelişmeleri takip etmesi gerektiğini ve başka bir bağımsız kurumun da bunu denetlemesi gerektiğini ifade etti. Bağımsız kurumların üniversiteler ve devlet yoluyla da yapılacağı gibi oda olarak kendilerinin de yaptığından bahseden Aysal, “Burada bir statüko vardır. Ve bu statükonun yıkılması için bir mücadele başlatılmalıydı. Biz de pilot bölge seçtiğimiz Lefkoşa’da bunu gerçekleştirmeye başladık. Bu denetim mekanizması çerçevesinde bakanlar kurulundan onay çıkarttık ve bu statükonun önlenebilmesi için genelge yayınlandı ve bu Lefkoşa Kaymakamlığı’ndan başlayarak diğer bölgelere de ulaşacak. Ve ağır ağır Yapı Denetim Yasası’na geçeceğiz” şeklinde konuştu.

“Ülke üniversitelerinde kaçak yapılar var”

Doğu Akdeniz Üniversitesi’ndeki kaçak yapılar ve usulsüzlükler hakkında da açıklamalarda bulunan Aysal, sadece DAÜ’de değil diğer üniversitelerde de kaçak yapıların mevcudiyetinin bilindiğine de değindi. Üniversitelerin kaçak yapılar ve usulsüz uygulamalarla gündeme gelmesinin kabul edilmez olduğunu ifade eden Aysal, “Mesleğin kazandırıldığı ve etik değerlerin anlatıldığı eğitim yuvası olan DAÜ’de bu tarz duyumların olması etik değerlerin ve mesleğin nasıl icra edileceğinin öğretildiği kurumlar olarak hoş karşılanmamaktadır. Bu tarz olayların eğitimden daha ön plana çıkıyor olması travmadır. Ancak Rektör seçimleri sonrası resmi olarak göre başlayan rektörün ben geçmiş sorunlarla birlikte bugüne kadar basına kadar yansıyan birçok olayın üzerine eğileceğine ve gerekeni yapacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

“İnsan can ve mal güvenliği, sadece dosya tamamlama işlemi olarak görülüyor”

Genelde prafabrik yapılarda görünen kaçak yapı çeşidinin de var olduğundan bahseden Aysal, önce inşaatın başlatıldığı daha sonra da dosyaların tamamlanması yoluna gidildiğini açıklayarak, “İnsan can ve mal güvenliği üzerine kurulmuş bu düzen böylelikle bir dosya tamamlama işlemi olarak görülüyor” şeklinde konuştu. Zaman zaman dosyada görünenle yerinde olan yapıların da birbirini tutmadığının tespitinin de yapıldığından bahseden Aysal, kendilerine betonarme sunulan dosyaların yerinde ahşap olduğu örnekleriyle de karşılaştıklarına değindi.

“İnşaat durdurmaları sözlü değil, mühürlü olmalı”

Belediye ve kaymakamlıkların da denetleme konusunda yeterince hassas davranmadığına da işaret eden Aysal, “Zaman zaman gündemimize gelen şikayetler konusunda inşaatların durdurulduğu ifade ediliyor ancak sonra tekrar devam ettiği şikayetleriyle de karşılaşıyoruz. Bu denetimlerin sözlü olarak değil, konu yapının yasalar çerçevesiyle durdurulup mühürlenmesiyle gerçekleştirilebilir.

“Dosyadaki projeyle, arazideki birbirini tutmuyor”

KKTC inşaat sektöründe projelerin bir tamam vizelendirilip, dosyalanmasından sonra yerinde başka bir yapı sistemi yapıldığının son zamanlarında gündemlerine geldiğini ifade eden Aysal, “Şikayet üzerine çıkıp incelediğimizde ise dosyada yer almayan yapı sistemlerinin olduğunu görüyoruz” şeklinde konuşarak çoğu zaman dosyadaki projeyle, arazideki projenin birbirini tutmadığına işaret etti.

“Kayıtlı ve yeterli iş bilir ekiple çalışılmalı”

KKTC’de bir yapının başlaması için bir proje ekibinin oluşturulması gerektiğini ve ilgili kurumlardan gerekli izinleri alarak ve mesleki eğitimlerden geçen proje ve dosyalarla arazi üzerinde yapıya başlanabileceğini ifade eden Aysal, “Kayıtlı ve yeterli ekibiyle iş bilen müteahhit firmalarla anlaşarak inşaata başlanabilir. İşinde uzman her daldan var olan kişilerle oluşan bir ekibin olması şarttır” dedi.

“Yapanın yanına kar kalıyor”

KKTC inşaat sektöründe alınan projelerin yapımına geçilmesi için gerekli stratejik takım oluşturulmadan, “Bir-iki kişi ile yapıma geçilebilmesini ve göz yumulan usulsüzlükler nedeniyle bu düzen böyle devam etmektedir. Yapılan her hatadan sonra yaptırım gerçekleştirilmezse bu hatalara birikir ve bu hataları yapanlar da bunlara devam eder. Ve yapanın yanına kar kalır anlayışı yerleşir” şeklinde konuşarak yasa dışılığın ve düzensizliğin düzen olduğu bu sistemin önüne geçilmesi gerekir.