Genellikle Kıbrıs sorununun ele alındığı ve 20 milletvekilinin konuşma yaptığı Cumhurbaşkanlığı bütçesiyle ilgili görüşme yaklaşık 11,5 saat sürdü.

ERTUĞRULOĞLU

Cumhurbaşkanlığı bütçesinin görüşülmesi sırasında konuşan Ulaştırma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu Kıbrıs Türk toplumunda anlaşma istemeyen olmadığını, ancak sıkıntının anlaşmanın nasıl olacağı konusunda yaşandığını söyledi.

“Biz bu adada neyiz? Toplum muyuz, devlet sahibi bir halk mıyız?” sorununu yönelten Erturuloğlu, “Toplumsak devlet kurma hakkımız yok, Meclis ve Cumhurbaşkanlığı olmaması gerek” dedi.

Kıbrıs Türkü’nün toplum mu halk mı olduğuna karar vermesi gerektiğini, bunun hayati bir konu olduğunu vurgulayan Ertuğruloğlu, toplumların egemenlik hakları olmadığını ifade etti.

Ertuğruloğlu, Güney Kıbrıs’ın Kıbrıs Türkü’nü götürmek istediği noktanın toplum olduğunu belirterek, “Bir anlaşmaya giderken Rum tarafının adada bir halk iki toplum var maksadına götürmeyelim. Adada iki halk var” dedi.
Adada hiçbir zaman Kıbrıslı toplumu oluşmadığını söyleyen Ertuğruloğlu,  Kıbrıs Cumhuriyeti’nin rakamsal eşitlik temelinde değil siyasi eşitlik temelinde kurulduğuna dikkat çekti.

Bakan Ertuğruloğlu,  ortaklığa toplum statüsü ile girilecekse bunun adadaki Türk varlığının sonunun başlangıcı olacağını belirtti.
Kıbrıs sorununun 50 yıldır BM parametreleri zemininde müzakere edildiğini ve bir sonuca ulaşamadığını söyleyen Ertuğruloğlu, “Demek ki bu zemin anlaşmayı sağlayacak bir zemin değil. Masada oturanlar eşit değilse masadan eşit kalkmaları mümkün değildir” dedi.

Mart veya Nisan’da referandum olasılığından bahsedildiğini, bunu kendisinin de  çok istediğini anlatan Ertuğruloğlu ancak o tarihe kadar  referanduma gidecek belge oluşması konusunda ciddi endişeler taşıdığını söyledi.

Ertuğruloğlu Cumhurbaşkanı Akıncı’ya Cumhuriyet Meclisi’ne gelerek  çok daha sık bilgilendirme yapması çağrısında bulundu.

TAÇOY

DP-UG Genel Sekreteri Hasan Taçoy da,  yıllardır federasyondan bahsedildiğini belirterek, federasyonun tanımını yaptı ve toplumlar arasında değil devletler arasında yapıldığına dikkat çekti.

Taçoy, müzakere sürecinde gelinen noktada etrafta yaşanılan bir çok gerçeğin farkına varılması gerektiğini ifade etti.

Taçoy, bölgedeki ve dünyadaki gelişmelere dikkat çekerek, dünyadaki konumunu korumaya çalışan Rusya’nın aradığı kapılardan birinin de Kıbrıs olduğunu kaydetti.

Taçoy, bugün Güney’e bu kadar destek veren Rusya’nın taleplerine Güney Kıbrıs’ın hayır diyemeyeceğine dikkat çekti. Taçoy,  bugün Suriye üzerinde yaşanan bir üçüncü dünya savaşı oynandığını ve bütün bölgeyi sarmaladığını ifade ederek, eğer müzakere sürecine  devam etmek isteniyorsa Rusya’ya Güney’de üs verilmemesi gerektiğini kaydetti.

Taçoy, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin yaptığı finansal araştırmalarda  yaklaşık 40 milyar dolarlık tazminat olacağını söylediğini belirterek, “Parayla satın alacağımız anlaşmanın sonu hüsrandır. Parayla gelecek hiçbir mutluluk uzun sürmez” dedi.

DİNÇYÜREK

DP-UG Milletvekili Hakan Dinçyürek, herkesin,  kimsenin kimse üzerinde tahakküm kurmayacağı karşılıklı huzurun bozulmayacağı bir adanın yaratılması çabasında olduğunu, Meclis’te gerçekleşen çabanın yararlı olduğunu düşündüğünü belirtti.

Dinçyürek,  şimdiki görüşme sürecinin Annan Planı’ndan farklı olduğunu, Annan Planı’nda ortaya çıkan metinleri kamuoyunun tartışma fırsatı bulduğunu şimdiki görüşme sürecinde ise ortaya çıkan metnin tartışılmadan referanduma gidileceğini, o nedenle şimdiki sürecin çok daha dikkat edilmesi gereken bir süreç olduğunu kaydetti.

Dinçyürek, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin açık ve net bir şekilde ortaya konması gerektiğini belirterek, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın bunu kırmızı çizgi olarak açıklaması gerektiğini söyledi.

Dinçyürek siyasi eşitlikten bahsedildiğini,  ancak herkesin siyasi eşitlik anlayışının farklı olduğunu belirterek, AB’de dönem başkanlıklarının nüfusa bakılmaksızın eşit sürelerle yapıldığına dikkat çekti.

Dinçyürek, iki bölgelilik konusunun sulandırılacağı yönündeki endişelerin bulunduğunu, müzakere heyetinin bu konuda çok daha dikkatli davranması gerektiğini söyledi.

Dinçyürek olası bir çözümde sürdürülebilir olması isteniyorsa toplumun hassasiyetlerinin dikkate alınması gerektiğini kaydetti.

Olası çözümde yerinden olacak kişilerin akıbetinin ne olacağının konuşulmadığını söyleyen Dinçyürek, bunu konuşmanın müzakereyi sürdürenlerin en temel görevi olduğunu dile getirdi.

Kıbrıs Türk halkının defalarca mağdur edildiğini ve Annan Planı ile kandırıldığını kaydeden Dinçyürek,  Annan Planı’nda kandırılan Kıbrıs Türk halkının gözünün açıldığını, müzakere sürecini yakından takip ettiğini, endişeleri bulunduğunu ve süreçten tatmin olmadığını söyledi.

Cumhuriyet Meclisi’nin Kıbrıs Türk halkının her kesimini temsil ettiğini belirten Dinçyürek  görüşme sürecinde müzakerecilik görevini Cumhurbaşkanı’na Meclis’in verdiğini kaydetti ve “Kaç kez Cumhurbaşkanı bu Meclis’e gelip bilgi verdi? diye sordu.

Dinçyürek Cumhurbaşkanı’nın kapalı oturumlarda daha sık Meclis’e bilgi vermesi gerektiğini kaydetti.

ÇAĞLAR

CTP Milletvekili Mehmet Çağlar  federal sistemin bir amaç olmadığını ancak özellikle Kıbrıs Türk toplumun insanca yaşayabilmesi için içinde iki toplumun bulunacağı bir araç olduğunu, dünyanın yüzde 40’ının federal yapıyla yönetildiğini söyledi.

Çağlar,  federal yapının içinde  birden fazla halkın bulunduğu bir uzlaşı kültürü olduğunu belirterek bu yapının aynı zamanda kültürünün oluşturulması gerektiğini, bu kültürün oluşturulması konusunda her iki topluma da görevler düştüğünü belirtti.

Çağlar, 1960 ortak devleti kurulurken yapılan  en büyük hatalardan birinin eğitimin toplumların kendilerine bırakılması olduğunu kaydetti.

Ortak Eğitim Komitesi’ni olumlu bir adım olarak gördüğünü söyleyen Çağlar, güven artırıcı önlemler çerçevesinde iki toplum liderinin federal kültür oluşması için ortak eğitim şurası düzenlenmesi konusunda çağrı yapmaları gerektiğini anlattı

Çağlar federal kültür oluşması halinde iki toplumun empatilerinin de gelişeceğini söyledi.

Müzakere sürecinde hep doğal süreden bahsedildiğini anımsatan Çağlar, iyi niyetle söylenen bu iddiaları gereksiz bulduğunu ifade etti.

Çağlar Güney’deki seçimlerin müzakere sürecini etkileyeceğine inanmadığını, referandumun eylül ayında yapılabileceğini, süreci cendereye sokmanın bir anlamı olmadığını kaydetti.

Çağlar liderlerin sadece kendi toplumlarına dönük yaptıkları  açıklamaların diğer toplumu ötekileştirmeye neden olduğunu, toplum liderlerinin diğer topluma dönük açıklamaları da yapmaları gerektiğini kaydetti.

ULUÇAY

CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay kısıtlı olanaklara sahip bütçeyle gelişmeyi sürdürmek gerektiğini, bunu yapmaya çalıştıklarını belirtti.

Uluçay,  performansa dayalı bütçeye geçmek için çalışmaların devam ettiğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı bütçesinin yeterli olmadığını kaydeden Uluçay, toplumda  tartışmaya neden olan örtülü ödeneğin örtüsünün kaldırılmasının şeffaflık açısından önemli olduğunu kaydetti.

Uluçay,   Cumhurbaşkanı olarak Akıncı’nın bir hedef koyduğunu, Anastasiadis’le uzlaşıyla Kıbrıs sorununu çözme hedefi koyduklarını,  müzakerelerde bazı hususların çok net görüldüğünü, tarafların bazı sıkıntılı noktaların aşılması için çaba sarf ettiklerini, bu çabanın takdir edilmesi gerektiğini söyledi.

Uluçay, 1968 yılından beri sürdürülen müzakerelerde tıkanılan noktaların belli olduğunu, müzakere heyetlerinin bunlar üzerinde yoğunlaştığını kaydederek, süreci pozitif olarak gördüğünü ifade etti

Uluçay,  iki liderin üzerinde uzlaştıkları konuların ortak açıklanmasının sürece pozitif katkı yapacağının  altını çizdi.

Uluçay, çözümün adanın genelindeki ekonomiye ciddi anlamda pozitif etki yapacağını, çözümle KKTC ekonomisinin yüzde 40, Rum ekonomisinin yüzde 20 büyüyeceğini, Rum tarafının 11 yıl öncekinden daha fazla oranda referanduma “evet” deme noktasında olduğunu vurguladı.

Uluçay, halkın yürütülen müzakere sürecine ciddi anlamda güvendiğini belirtti.

ÇELER

TDP Milletvekili Zeki Çeler, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın tüm toplumun temsilcisi olduğunu buna kimsenin itirazı olmaması gerektiğini belirtti.

Çeler, Akıncı’nın Kıbrıs konusundaki tutarlı söylemine dikkat çekerek, Akıncı’nın yüzde 60’la seçilmesinin ne kadar güvenilir olduğunu gösterdiğini belirtti.

Garantiler konusunda “kara propaganda” yapıldığını söyleyen Çeler,  garantilerin tabu olmadığını var olan garantörlerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörleri olduğunu, bir şey ortaya çıkmadan propaganda yapmanın tutunacak dalı olmayanların feryadı olduğunu ifade etti.

Akıncı’nın yeterince bilgilendirme yapmadığına ilişkin eleştirilere yanıt veren Çeler, Akıncı’nın  bir yılı doldurmadan Meclis’i 7 saat boyunca bilgilendirdiğini, Cuma günleri parti temsilcilerine bilgilendirme yapıldığını kaydetti.

Toprak ayarlaması ve verilecek köy isimlerinin  henüz anılmadığını söyleyen Çeler, Akıncı’nın   bölgelerinden ayrılacak olanların akıbetlerinin ne olacağını bilmeden referanduma gidilmeyeceği sözünü hatırlattı.

KALYONCU

Başbakan Ömer Kalyoncu, yapılan konuşmaların bazılarının insanlara korku salmak için yapıldığımı, meselenin geleceğin olumlu şekilde planlaması ve programlanması olduğunu ifade etti.

Korku ile bir yere varmanın mümkün olmadığını, korkuyla geleceğin planlanamayacağını, ekonominin gelişemeyeceğini kaydeden Kalyoncu, Meclis’te Kıbrıs Türk halkını azınlık durumuna düşürmek isteyen bir parti olmadığını söyledi.

Başbakan Kalyoncu, hiçbir partinin yeniden gaflette de bulunarak KKTC halkının geleceğini maceraya sürüklemek istemediğini, konuşulan çözümün federal bir çözüm olduğunu ve parametrelerinin belli olduğunu kaydetti.

Kalyoncu, olası bir çözümde ekonominin daha da gelişeceğini, yatırım alanlarının gelişeceğini belirtti.

Başbakan Kalyoncu, Kıbrıs sorunu çözüldüğü zaman ekonominin önünün açılacağını herkesin gördüğünü ve bildiğini  belirterek, “İşin sadece olumsuz yönlerini düşürerek insanlarımızı kuşkuya düşürmeyelim” dedi.

Güney Kıbrıs’taki eğitim sisteminin toplumda endişe yarattığını söyleyen Kalyoncu, bu konunun masada konuşulmasının doğru olduğunu, ELAM örgütünün de eğitim sisteminin bir ürünü olduğunu ifade etti.

Kalyoncu, “Bizi küçük bir kantonda ortadan kaldırmayanlar şimdi bizi nasıl yok edebilirler” dedi.