Başbakan Ömer Kalyoncu, hükümet olarak Türkiye ile imzalanan su mutabakatında Kıbrıslı Türklerin beklentisi doğrultusunda değişiklikler yaptıklarını ifade ederek, “Sıra suyun bereketinden yararlanmaya gelmiştir” dedi.

Kalyoncu, “Su konusunda ortaya çıkan metin, yetkili birimlerimiz, teknik komitelerimiz ve uzmanlarımız tarafından sabırla, en ince ayrıntısına kadar yürütülen istişare ve müzakerelerin bir başarısıdır” diye konuştu.

Ankara ziyaretini TAK ve BRT’ye değerlendiren  Başbakan Kalyoncu, suyun her iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir dönem açmasını, ekonomik girdilerinin yanı sıra tüm Kıbrıslılar ile Türkiye arasında barış, istikrar, karşılıklı yarar ve yakınlaşma doğrultusunda da işlevler görmesini temenni etti.

Kalyoncu, hükümetin yeni atılımlar yapmaya hazırlandığı bu dönemde, gündemlerindeki birçok reformu ve projeyi uygulayabilmek için Türkiye Cumhuriyeti ile olumlu bir ilişkiye ihtiyaçları olduğunu da belirterek, “Önümüzde daha iyi günlerin bulunması, nihayet esas amacımız olan Avrupa değerlerine bağlı, eşitlik ve barış içinde federal bir Kıbrıs kurulmasının yolu da bu iyi ilişkilerden geçecektir” ifadelerini kullandı.

YENİ EKONOMİK PROTOKOL DE GÖRÜŞÜLDÜ 

Kalyoncu, Başbakan sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne ilk resmi ziyaretini gerçekleştirdiğini, bu ziyaret esnasında “Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin, birbirlerine daha fazla empatiyle iyileştirilmesi, karşılıklı anlayış ve yarar çerçevesinde geliştirilmesinin” ele alındığını anlattı.

Kalyoncu, bunun yanı sıra “Kıbrıs’a adil ve kalıcı bir barış getirmek amacıyla süren toplumlararası görüşmelerdeki ilerlemenin teşviki ve mümkün olan en kısa sürede bir çözüme varılması; hazırlanan yeni ekonomik protokol üzerindeki son teknik düzeltilerin yapılarak bir an önce imzalanması” konularına da değinildiğini kaydetti. 

Büyük ölçüde kendilerini meşgul eden “Türkiye’den gelecek suyun dağıtım, işletme, yönetim ve denetimi” hakkındaki sorunların da görüşüldüğünü ifade eden Kalyoncu, bu konunun zorlu müzakereler sonucu Ankara’da imzalanan bir mutabakatla çözümlendiğini belirtti.

Suyun adaya taşınması, işletilmesi ve yönetilmesi bakımından gerek KKTC’nin gerekse Türkiye tarafının taşıdığı bazı endişeler, soru işaretleri ve boşlukların epeyce bir zaman alan teknik incelemeler sonucunda her iki taraf için de tatminkar bir noktaya getirildiğini anlatan Kalyoncu, “Birbirimizin endişelerine kulak vererek ve karşılıklı anlayış göstererek ortak bir noktada buluşmamız sağlandı” dedi. 

Başbakan Kalyoncu, varılan mutabakatı inceleyenlerin, “birçok noktada hükümetin Kıbrıslı Türklerin beklentisi doğrultusunda değişiklikler yaptığını, yerel yönetimlerin yetkileri, suyun genel yönetimi ve denetimi bakımından daha ileri kazanımlar elde ettiğini” göreceğini kaydetti.

Başbakan Ömer Kalyoncu, elde edilen kazanımları ve 7 Nisan 2015’te kendilerine ilk sunulan metinler üzerinde yapılan değişiklikleri özetle şu şekilde sıraladı:

ELDE EDİLEN KAZANIMLAR

“1.İlk taslakta suyun yönetiminde DSİ de vardı. Şimdi, suyu entegre su kaynakları yönetimi yaklaşımıyla KKTC’deki su işlerinden sorumlu birim yönetecek.

2.İlk taslakta suyun teslimatı doğrudan işletmeciye yapılmaktaydı. Şimdi, teslimat, KKTC’ye yapılacak. KKTC, kendi belirleyeceği işletmeciye suyu devredecek.

3.Önceki metinde ihaleyi TC ile KKTC’nin birlikte yürütmesi isteniyordu. Şimdi ihaleyi KKTC yürütecek.

4. Yine ilk taslakta, belediyelerin suyun yönetiminde ve işletmesinde hiçbir rolü yoktu. Şimdi, belediyeler, yeni kurulacak Su Kurumu’nun ve işletmenin karar alma mekanizmalarında temsil edilecek, ihale süreci belediyelerle işbirliği içerisinde yönetilecek.

5. İlk taslak, DSİ’nin suyun yönetiminde esas rolü üstlenmesini öngörüyordu. Şimdi DSİ, KKTC’nin ihtiyaç duyması halinde imzalanacak protokollerle teknik destek verecek, sadece geçiş döneminde suyu belediye depolarına taşımaktan sorumlu olacak.

 6. İlk taslakta, belediyelerin tüm altyapılarını yeni sisteme doğrudan devredeceği söylenmekteydi. Şimdi, belediyeler yeni sisteme katılım konusunda demokratik karar alma mekanizmalarını işletecekler.

7. Daha önce bir ‘Alım Garantisi’ yoktu. Şimdi, tüm belediyelerin sisteme katılmaması halinde, ‘Alım Garantisi’ mekanizması ihale şartnamesinde yer bulacak, böylece belirsizliklerden ötürü başarısız bir ihale sürecinin önüne geçilmiş olacak. (Uygulama Sözleşmesi’nde yer almayan Belediyelere kendi belediye sınırları içerisinde kalan yatırımların şartnamede belirtilen süre içerisinde tamamlanması koşuluyla, temin edilen sudan ‘Uygulama Sözleşmesi’ kapsamındaki belediyelerin ihtiyacı karşılandıktan sonra ‘Alım Garantisi’ çerçevesinde belirlenecek miktardan artması halinde sağlanacak).

8. 7 Nisan 2015 tarihinde bize gelen taslakta, belediyelere cirodan verilecek pay belirsizdi. Şimdi, sisteme katılacak belediyeler cirodan yüzde 10 pay alacaklar.

9. Daha önce belediyelerin su birimlerindeki personeline ilişkin herhangi bir düzenleme yoktu. Şimdi ilgili personel işletmeci tarafından öncelikli olarak değerlendirilecek.

10. İlk taslakta ‘Yerli istihdam konusunda makul gayret sarf edileceği’ gibi muğlak bir ifade yer almaktaydı. Şimdi, yerli istihdam konusunda KKTC mevzuatının gereği yapılacak.

11. İlk taslakta, İşletmecinin enerji giderlerini azaltmak için alternatif enerji yatırımına gitmesi durumunda elde edilecek kazanıma ilişkin bir kural yoktu. Şimdi, tasarrufun yüzde 50’si doğrudan tüketici fiyatına yansıtılacak.

12. İşletmecinin vergi düzenlemelerinden doğacak kazancına ilişkin bir kural da yoktu. Şimdi ise, tasarrufun yüzde 50’si doğrudan tüketici fiyatına yansıtılacak.

13. İlk taslakta, tahkimde TC maddi hukuk kuralları geçerli olacak deniliyordu. Şimdikine göre, uluslararası bir tahkim merkezi olan İstanbul Tahkim Merkezi’ne başvurulacak.”

“KAZANIMLAR İYİ NİYET SAHİBİ HERKES TARAFINDAN GÖRÜLEBİLİR”

Başbakan Kalyoncu, bu kazanımları sıralamasının ardından, “Sanırım içinde bulunduğumuz şartlar altında Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkiler çerçevesinde elde ettiğimiz kazanımlar, iyi niyet sahibi herkes tarafından görülebilmektedir. Halkımızın büyük çoğunluğunun görüş ve beklentilerine hitap eden bir sonuç ortaya çıkarılmıştır” diye konuştu. 

Kalyoncu, bir müzakere sürecinin daima iki taraf arasında cereyan ettiğine işaret ederek, tarafların her ikisinin de gerek ekonomik ve mali, gerekse siyasi ve sosyal anlamlarda eşit olması ve bir müzakerenin de eşitlik temelinde şekillenebilmesinin dünyadaki örneklerden de görüleceği üzere oldukça ender bir durum olduğuna işaret etti.

Ömer Kalyoncu, “birçok reform yapma” hedefiyle göreve gelen hükümetin, yalnızca su konusunu değil “vatandaşları doğrudan ilgilendiren meselelerden özelleştirme taleplerine, yatırım konularına ve mali sorunlara, Ekonomik Protokol’den Kıbrıs sorununun acilen çözüme kavuşturulma ihtiyacına ve bu noktalarda Türkiye’nin oynamakta olduğu kilit role” kadar birçok unsuru bir arada değerlendirdiğini de anlattı.

“SU HAYATTIR”

Su konusunda ortaya çıkan metni, yetkili birimleri, teknik komiteleri ve uzmanları tarafından sabırla, en ince ayrıntısına kadar yürütülen istişare ve müzakerelerin bir başarısı olarak niteleyen Başbakan Kalyoncu, şunları söyledi:

“Sıra suyun bereketinden yararlanmaya gelmiştir. Su hayattır denir, bilhassa bir ada ülkesi olup yeraltı kaynakları açısından sıkıntılar çeken bizim ülkemiz için bu özellikle doğru bir sözdür. Suyun her iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir dönem açmasını, ekonomik girdilerinin yanı sıra, tüm Kıbrıslılar ile Türkiye arasında barış, istikrar, karşılıklı yarar ve yakınlaşma doğrultusunda da işlevler görmesi bizim başlıca dileğimizdir.”

“SU PROJESİ FEDERAL CUMHURİYET’TE HAYATİ DEĞER TAŞIYOR”

Başbakan Ömer Kalyoncu, Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözüm arayışlarında önemli mesafeler kat edilen bir dönem yaşadıklarını ve müzakere sürecinin olumlu şekilde devam ettiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

“Söz konusu su projesi, kurulacak Federal Cumhuriyet’te Kıbrıs Rum tarafı açısından da hayati bir değer taşıyor. Tabii bizler, daha şimdiden suyun barış ve yakınlaşma doğrultusunda kullanılması gerektiği inancındayız. İki toplum arasındaki görüşmelerin ilerlediği böyle hassas bir dönemde Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin olumlu seyretmesi de daha da büyük önem arz ediyor.”

“İHALE YASASI BU HAFTA MECLİS’TE GÖRÜŞÜLECEK”

Kalyoncu, Meclis’in önemli ve öncelikli yasaları bir an önce geçirip uygulamaya koymak durumunda olduğuna da işaret ederek, “Dernekler Yasası”, “Trafik Dairesi”, “Beyaz Kimlik” gibi yasaların geçtiğini; “Tarım Reformu” ve “Belediyeleri İyileştirme” etrafındaki reformların da komitelerde hazırlanıp sunulduğunu kaydetti.

Bunların öncelikli olarak üzerine eğildikleri yasal düzenlemeler olduğunu belirten Kalyoncu, İhale Yasası’nın da bu hafta Meclis’te görüşülecek yasalardan biri olduğunu, Kamu Görevlileri Yasası’nın ise Meclis’e sevk edilecek hale geleceğini söyledi. 

GÜVENLİKLE İLGİLİ YENİ TEDBİRLER YAKINDA

Başbakan Kalyoncu, diğer önemsedikleri icraatın ise güvenlik konusu olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Ülke içinde vatandaşımızın huzurunu sağlamaya kararlıyız. Gazetelere yansıyan muhtelif yasadışı olaylar, hırsızlık, soygunculuk, bazı defalarda cinayete varan şiddet olayları, tecavüz ve istismarlar 7’den 70’e tüm Kıbrıslı Türkleri tedirgin eden olaylardır. Memleketimizin her noktasındaki ve günün her saatindeki emniyetin tesisi için elimizden gelen her girişimde bulunmak maksadıyla bazı yeni tedbirleri yakında uygulamaya koyacağız.

Güvenlikle ilgili birimlerle ve yetkililerle toplantılar düzenleyerek bu yeni tedbirleri görüşmeye başladığımızı da halkımıza bildirmek istiyorum.”

TÜRKİYE İLE OLUMLU İLİŞKİYE İHTİAYAÇ VAR

Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun Ankara’daki misafirperverliğine yeniden teşekkür eden Kalyoncu, özetle şunları söyledi:

“Sayın Davutoğlu ile tesis etmiş bulunduğumuz olumlu diyaloğun gerek şahsımı, gerekse hükümetimi çok memnun ettiğini bir kez de vurgulamak istiyorum. Sayın Davutoğlu, bana ve heyetimize büyük ilgi göstermişlerdir. Son derece samimi, karşılıklı anlayışa dayalı diyaloğumuzun gelişerek süreceği inancındayım.

Şimdi hükümetimizin yeni atılımlar yapmaya hazırlandığı bu dönemde, gündemimizdeki birçok reformu ve projeyi uygulayabilmek için Türkiye Cumhuriyeti ile böylesi olumlu bir ilişkiye ihtiyacımız vardır.

Önümüzde daha iyi günlerin bulunması, nihayet esas amacımız olan Avrupa değerlerine bağlı, eşitlik ve barış içinde federal bir Kıbrıs kurulmasının yolu da bu iyi ilişkilerden geçecektir.”