Özlem Çimendal

Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Örgütlenme Sekreteri Murat Kanatlı, Türkiye’nin Kıbrıs sorununda çifte politika güttüğünü iddia etti.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) karşı Kıbrıs sorununu destekleyen tarafta bulunduğunu göstermeye çalıştığını ancak asıl amacının daha farklı olduğunu ileri süren Kanatlı,  Türkiye’nin gerçek politikasının tam tersi olduğunu öne sürdü.

TC Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamaları hatırlatan Kanatlı, “Türkiye adeta takiye yapıyor. Sırf AB’ye iyi davranmak iyi gözükmek için Kıbrıs’ta çözümü destekliyor gibi yapıyor ama Kıbrıs’taki politikası bu değil. Daha çok taksimi, ayrımcılığı güden bir siyaset ortaya koyuyor. TC Elçiliği de çıkıp tek egemenlik olmaz diyerek, iç siyaseti şekillendiriyor” dedi.

Gündeme ilişkin diğer konular hakkında da açıklama yapan Kanatlı, geçtiğimiz günlerde Ankara’ya yaptıkları ziyaretlerde yakinen çalışma içerisinde oldukları siyasi partileri de ziyaret ettiklerini söyledi. Kanatlı, “2009 yılında YKP İstanbul’a bir çıkartma yaparak, bu siyasi partileri dolaşarak, birlikte mücadele verdiğimiz arkadaşların Kıbrıs konusunda şu an bir şey yapmadıklarını söyledik ve ortak deklarasyon imzaladık” diyerek, kendilerinin istediklerinin Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs’taki tarafların, yuvarlak masada yüz yüze sorunlarını anlatacakları bir oluşum olduğunu aktardı.

“Barış isteniyorsa, adanın askerden arındırılması gerek”

Türkiye’nin Kıbrıs’ta çözüm istediğini söyleyerek dillendirmesi noktasında herhangi bir sorun olmadığını ancak bu davranışında samimi olduğunu göstermesi için adayı askersizleştirmesinin gerektiğini ifade eden Kanatlı, “Bunu istiyorsa sınırdan askerlerini çekmesi gerekir, bunu göstermek için. Savaş hali yoksa, askeri birlik sınırda beklemez. Bu ne için yapılıyor? Çağlayan’ın oradaki yolla Hamitköy arası yolunun açıklığı 24 saate çevrilmiş ve biz buna seviniyoruz. 3 ay sonra çözümden bahsediyorsak ne için orada askeri düzeneklerin tamiri ya da yapılanması gerçekleşiyor” ifadelerini kullandı.

“Ercan olayında perde arkası çok önemli”

Ercan Havaalanı’nda son yaşanan 11 milyonluk yolsuzluk olayı ile ilgili iddiaları da hatırlatan Murat Kanatlı, “Başbakan’ın hata yapılabilir mi acaba diye düşünerek açıklama yapılması bile kabul edilemez. 11 milyonluk bir hata kabul edilemez yani. Tahsin Ertuğruloğlu tartışmaların içeriğine dair hiçbir cevap vermedi bu olaylarda. Kuruma karşı savaş açıldı. Ercan kime verildi T&T ama temel olarak Taşyapı görünüyor. Peki sahibi kim? Emrullah Turanlı. Emrullah Turanlı yolsuzluk operasyonunda gözaltına alınan kişilerden biri değil mi? Bu bağlantıların iyi kurulup düşünülmesi gerek, su konusunda da aynı şekilde. Türkiye bağlantıları da incelenip analiz yapılıp bir sonuca varılabilir. 11 milyonluk bu meblağ bir şekilde KKTC’nin cebinden bir şekilde yine çıkacaktı. Kimse kimseye bedava iş yapmıyor” dedi.

“Dizdarlı konuşmasaydı da 11 dosya gibi hasıraltı mı edilseydi?”

Tahsin Ertuğruloğlu’nun Dizdarlı’nın üslubunun hoş olmadığına ve önce neden kendilerine yazılı bir girişimde bulunulmadığına dair sözlerini de eleştiren Murat Kanatlı şöyle konuştu: “Dizdarlı böyle yapmasaydı ve Başbakanlık Denetlenme Kurulu’na giden 11 dosyanın hasıraltı edilmesi gibi bir süreç mi tercih edilseydi. Niçin önce Ulaştırma Bakanlığı’na yazılmadı deniyor. İşte bunlar yazıldı, polise gönderildi ne oldu bu dosyalar ortada yok.”

“CTP’nin toplu piyango satışı neden açıklanmadı?”

“Son CTP’nin piyangosu yapıldı ve kurumlara toplu bilet satıldığı söylendi. CTP bunun öncüsüydü ve bunu yapmadı” diyen Kanatlı,” Hani mali denetim yapacaktık. Kimse de çıkıp demedi işte bunlar biletler ve buralara verildi diye. Yine aynı şekilde UBP’nin dağıtıp, sattığı ancak çekmediği biletler oldu. Siyasi Partiler Yasası’nı YKP’nin ve diğer muhalif partileri susturmak için mi kullanacaklardı, çıkartılmasının amacı neydi?” diye sordu.

“Dizdarlı kadar Başsavcılık ve Sayıştaylık da cesur olmalı”

Bu tip olayların önüne bir tek Dizdarlı’nın geçemeyeceğine işaret eden Kanatlı, aynı şekilde Sayıştaylık ve Başsavcılığı da gerekli bütçenin ayrılarak, çalışmalarının yürütülmesine olanak sağlanmasının gerektiğini söyledi. Kanatlı şöyle devam etti:

 “Sivil Savunma Teşkilatı’nın bütçesi bizim çok şey beklediğimiz Sayıştaylık ve Başsavcılığın bütçesine denk neredeyse. Dizdarlı gibi biri Başsavcılık ve Sayıştaylığın da başına getirilirse o zaman temiz topluma uzanan eller devreye girecektir. Bizim Başsavcı ve Sayıştaylığımız maalesef pasif kalıyor. Yapılıyor gibi gösterilerek sistem kilitleniyor. Bir savunma teşkilatı neden radyo kürar? Neden başında bir albay var? Peki ya denetlemeyi kim yapacak, sivil savunma mı?” diye soran Kanatlı, aynı şekilde Lefkoşa Belediyesi ile ilgili yapılan araştırmaların dosyaları Başsavcılığa gitti, herhalde turşu olmak için bekletiliyor” dedi.

“Su konusu başlı başına skandal”

Türkiye’den borularla gelen su konusuna da değinen Kanatlı şöyle konuştu: “Su konusunda ortada bir skandal var. Biz yöneteceğiz diyoruz. Neyle yöneteceğiz. Bizim müdürü olmayan bir hayalet Su Dairemiz var. Hadi UBP de yapılmadı bu yapılması gerekenler. Yorgancıoğlu, Kalyoncu döneminde neden yapılmadı? Niyet varsaydı bu kurumun güçlendirilmesi için mutlaka bir şeyler yapılırdı. Su Kurumu ile Su Dairesi arasındaki farkı bize anlatsınlar. Bununla içişlerine müdahale edilecekti çünkü. Belediyeler kısmı da ayrı skandal. Belediyede arka arkaya yaşanan sıkıntılar da TC Elçiliği’nin bire bir müdahalesidir. Dipkarpaz Belediye Başkanı’nın açıklaması bunu açıkça göstermektedir. BESKİ’nin kuruluşu da tamam değildi, kuruluşunda sıkıntılar vardı.”

“Kurumların altı boşaltılarak, yeni oluşuma zemin hazırlanıyor”

Son günlerdeki tartışmalarla gündeme oturan Tel-Sen’in yapısını da tekrar hatırlatmakta fayda olduğunu söyleyen Kanatalı, “Kamuoyuna yeninden hatırlatalım. Telefon Dairesi’nin altında herhangi bir işçi yoktur. Son 4-5 senedir bunun altını boşaltılarak, tıpkı Su İşleri Dairesi’nde yapıldığı gibi yeni gelecek oluşuma zemin hazırlanıyor. Türkiye’deki Türk Telekom’un macerasına bakılırsa, aynı şey bizde de olacak. Bu yapıyı kımıldayamaz hale getirip, parçalayıp sattılar. Aynı süreci burada da yaşıyoruz. Aynı sorun Kıb-Tek’te de yaşanıyor. Yüzde 60 AKSA olduğu sürece de devam edecek” dedi. 

Kaynak: Yeni Bakış Gazetesi