“Hakların sürekli budanmasına, eşel mobilin kaldırılmasına, hayat pahalılığının hiçleştirilmesine, asgari ücretin sefalet ücretine dönüştürülmesine, işsizliğe, güvencesiz çalıştırılmaya, özelleştirmeye, taşeronlaşmaya, kamu kurumlarının ve belediyelerin batırılmasına, kamusal hizmetlerin niteliksizleştirilmesine, paralı hale getirilmesine, göç yasasıyla yaratılan eşitsizlik ve adaletsizliğe, toplu sözleşme düzeninin bitirilmesine, özel sektörde sendikasız ve toplu sözleşmesiz köle gibi çalıştırılmaya son verilmesi” için yapılan eylemde hükümetin emekçi kesimin sorunlarına çözüm bulması, yapamıyorsa istifa etmesi istendi.

Eylem için saat 11.00’de Meclis önünde toplanan ve sayıları “yüzlerce” ile ifade edilebilecek kalabalık davul, düdük, pankart, döviz ve sloganlarla, hükümet icraatlarını protesto etti.

Sendikal Platform kararıyla grev uygulayan sendikaların üyelerinden yüzlerce kişinin katılımıyla yapılan eylemde, “Okullara Bütçe Ayırdınız Mı?”, “Göç Yasası’na Dur De”, “Hekimler İşsiz Hastalar Hekimsiz”, “Acilde Tasarruf İnsan Öldürür”, “Öğretmenin Onurunu Ayaklar Altına Aldınız” pankart ve dövizleri taşındı.

BIÇAKLI: “PARA YOKSA BULACAN CANIM; BULAMAZSAN GİDECEN CANIM”

TÜRK-SEN Başkanı Arslan Bıçaklı eylemde yaptığı konuşmada, “dün Göç Yasası ve Özelleştirme Yasası’na karşı dışarıda eylem yapanların, kendileriyle birlikte Anayasa Mahkemesi’ne başvuranların bugün Meclis koltuklarında oturduğunu” savunarak, Meclisteki milletvekillerine seslendi ve “Artık yağma yok. Ya camiye, ya kiliseye tapacaksınız, ya emekten ya sermayeden yana olacaksınız” dedi.

Meclisteki milletvekillerinin sadece mazeret ürettiğini savunan Bıçaklı, özel sektörde sendikalaşmayı getirecek yasanın neden Mecliste onaylanmadığını, Sanayi Odası ve derneklere üye olma zorunluluğu getirilirken, özel sektörde sendikalı olma zorunluluğunun neden getirilmediğini sordu.

Bıçaklı, emekçiye “kaynak yok” denildiğini, fakat bir günde sermaye kesimine 300 Milyon TL’lik vergi affı, 4 siyasi partiye 8.5 Milyon TL katkı ayıran bir devletin bu bahaneye sarılamayacağını kaydetti ve “ Para yoksa bulacan canım; bulamazsan gidecen canım” ifadelerini kullandı.

Halkın hükümeti sorunlara çare olması için seçtiğini kaydeden Bıçaklı, 4 kişilik bir ailenin her gün 1 simit 1 çay alarak yaşamını idame ettirebilmesi için 1240 TL’ye ihtiyaç duyduğunu, hükümetin ise yaptığı 100 TL’lik zamla övündüğünü dile getirdi.

Meclisteki milletvekillerine, “Hani emek en yüce değerdi, ne oldu? Sizin hiç evinize ekmek götüremediğiniz gün oldu mu, siz hiç 1 ay maaş almadan yaşayacağınızı düşündünüz mü, 3 aydır belediye işçileri evine para götüremiyor, çocuğuna harçlık veremiyor, siz 3 ay maaş almasanız ne yaparsınız?” sorularını yöneltti.

Bıçaklı, “hükümet edenlerin bugünkü uyarıyı da anlamaması durumunda 50 bin kişiyle Meclis önüne geleceklerini, o zaman polisin gücünün de kalabalığı durdurmaya yetmeyeceğini”  ifade etti.

KAPTAN: “ÜLKEYİ TERK EDİN, ÇÜNKÜ BU SEFERE POLİS DE SİZİ KURTARAMAYACAK”

KTAMS Başkanı Ahmet Kaptan da konuşmasında, “yüzünü halktan kaçırıp, (TC) Elçiliğe dönenlerden, emekçiye, narenciyeciye, memura, öğretmene, doktora ve halka “yok” diyerek sermayeye kapı açanlara hesap soracakları günün geldiğini” ileri sürdü.

“70 saat çalışan emekçiyi aramayan Çalışma Bakanını, gece 03.30’da hastanede sıra numarası almak için bekleyen yaşlı insanları sormayan Sağlık Bakanını, meydan ve havaalanlarını satışa koyan Ulaştırma Bakanını, koltuk başına 135 Euro ödeyen Turizm Bakanını, “Ekonomiyi dizginleyeceğim” diyen Ekonomi Bakanını, “Mali disiplin” diyen ve sonra “Bisikletten düşen” Maliye Bakanını ve bunların hepsini bir araya getirecek Başbakanı bulacaklarını ve Meclise gelmeyen milletvekillerinin nerede olduklarını soracaklarını”  öne süren Kaptan, bugünkü eylemin sadece bir uyarı niteliğinde olduğunu ifade etti.

Kaptan, “Bugün sadece Lefkoşa bölgesi olarak geldik, mesajı almazsanız, paranız da var bileti kesin ve ülkeyi terk edin, çünkü sizi bu önümüze dizdiğiniz polis de kurtaramayacak… Ankara’ya gideceklermiş… Önce halka verdiğiniz sözleri yerine getirin, sonra nereye isterseniz gidin” şeklinde konuştu.

GÖKÇEBEL: “REFORM DİYE DİYE ÇANTADAN KEKLİK ÇIKTI”

KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel de polisin Meclis önünde oluşturduğu güvenlik şeridine dikkat çekerek, “Ortada bir suç var ki burada polis var, hakkınızı gasp edip, (Meclistekiler) emeğinizi çalmak için buradadırlar, bütçeyi geçireceklermiş, hırsızlık yapıyorlar” iddiasında bulundu.

Milletvekili kesimini çok iyi tanıdıklarını, koltuğa ve menfaate yapışıp bırakmadıklarını bildiklerini kaydeden Gökçebel, sözde “Kamu Reformu” adı altında yapılmak istenenin, AKP dayatması olduğunu, tüm kamusal hizmetlerin değersizleştirilip, kamuda çalışacak doktor ve öğretmen bırakılmaması hedefinde olunduğunu savundu.

İşsizi Asgari Ücretliye, Asgari Ücretliyi memura, memuru doktora, doktoru öğretmene kırdırmaya çalışanların, aynı yerde çalışan öğretmeni 5 yasayla böldüğünü ileri süren Gökçebel, “Reform diye diye çantadan keklik çıktı” diyerek, “reform” denilenin hakların tek tek budanması olduğunu, kamuda iş ve maaş garantisi olan insanların örgütsüzleştirilmeye çalışıldığını iddia etti.

Gökçebel, “yağma yok, bugün birlikteyiz. Bugün az olabiliriz ama bu irademizle ve bize katılanlarla, polis engelini de aşarız, Meclise gireriz… Biz sadaka değil hakkımızı istiyoruz” şeklinde konuştu.

USAR: “KONU GÖÇ YASASI YA DA MALİ PROTOKOL OLDUĞUNDA İMZALIYORSUNUZ”

TIP-İŞ Başkanı Dr. Sıla Usar da bugün ülkenin kalbinin Meclis önünde attığını, görmeyen gözlere, işitmeyen kulaklara ve anlamayanlara anlatmak için sonuna dek direneceklerini söyledi.

Meclisin kendi yaptığı yasaları muğlâkta bıraktığını uygulamadığını, meclisteki milletvekillerininse kendi sorumsuzluklarını hekimlerin ve çalışanların boynuna astığını savunan Usar, “Biz suçlu değiliz, emekçiyiz. Sizin göreviniz yasa yapmaktır, söz konusu Göç Yasası olunca ya da Mali Protokol olunca hemen geçiriyor, imzalıyorsunuz” görüşünü öne sürdü ve hak budanmasının kaldırılması konusunda hükümet edenleri ağır davranmakla eleştirdi.

Genel Sağlık Sigortası’nın bir reform olmadığını ve sağlıktaki tüm sorunları çözmeyeceğini söyleyen Usar, faturanın yine emekçiye ve çalışana kesileceğini, sistemin bir yıl süreyle başka bir ülke tarafından finanse edilecek olmasının da Devletin sağlıktan elini eteğini çekmesi ve sağlığın özelleşmesi anlamına geleceğini savundu.

Denizaşırı taşeron doktor çağrılmasına da karşı olduklarını kaydeden Usar, “Yoksa geçmişteki gibi ‘gelen doktor giden doktor’ mu diyorsunuz? Bu kadar mı zor ülkenin emekçisine, doktoruna, öğretmenine iş vermek? Siz emekçilerden vazgeçmiş olabilirsiniz, ama biz vazgeçmeyeceğiz” dedi.

ELCİL: “OYUN MU OYNUYORUZ?”

KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil çalışanlara “iş yapmıyorlar, para istiyorlar” şeklinde yakıştırmalara atıfta bulunarak, “Biz para değil, bu ülkede onurumuzla yaşamak istiyoruz” dedi.

1974 yılında sigara fabrikası olarak kullanılan Meclis binasının altında birilerinin saklandığını ve orayı sığınak olarak kullandığını söyleyen Elcil, şimdiyse toplumun yine dışarıda olduğunu, birilerinin yine içerde saklandığını savundu.

Ekonominin fuhuşa, kumara, kara para aklanmasına dayandırıldığını, Kıbrıs insanına “tembel”, “besleme” gibi yakıştırmalar yapıldığını, ülkedeki işbirlikçilerinse bu söylemlere kulak vererek ülkeyi yok oluşa sürüklediklerini ileri süren Elcil, “Bu memleket bizimdir biz yöneteceğiz” dedi.

Maliye Bakanı Birikim Özgür’e babası Özker Özgür”ün sözlerini hatırlatmak istediğini belirten Elcil, Özker Özgür’ün “davul bizim boynumuzda ama tokmağı başkasının elinde” sözüne atıfta bulunarak, TC-KKTC ilişkilerini “tahterevalli” örneğiyle ele alan Özgür’e yönelik “Sen bisiklet sürmeyi bile öğrenemedin Birikim’ciğim, oyun mu oynuyoruz?” dedi.

Elcil, emek kavgasının devam edeceğini bildirdi.

YALINKAYA: “BU ZİHNİYETTEN ÇÖZÜM BEKLEMEK ABESLE İŞTİGAL”

BES Genel Sekreteri Mustafa Yalınkaya konuşmasında, belediye çalışanlarından 10 gün mühlet isteyen ve ardından “ya maaş kesintisi, ya işten durdurma” önerisi sunanlarla, Lefkoşa Türk Belediyesi’ni batıranlardan henüz hesap soramayan zihniyetin aynı zihniyet olduğunu savundu.

Yalınkaya, dayatılan paketlerin hep çalışanın aleyhine olduğunu söyleyerek, LTB özelinde batırılan, hortumlanan belediyelere çözüm bulamayan zihniyetten, çözüm beklemenin abesle iştigal olacağını ileri sürdü.

EMİN: “DESTEKLENEN, SANAYİ TİCARET ODALARIYLA KUMAR-FUHUŞ TURİZMİ”

GÜÇ-SEN Başkanı Erol Emin görevdeki hükümetin vatandaş ve emekçiler yerine Sanayi ve Ticaret Odalarını, kumarhane ve fuhuş turizmini desteklediğini iddia etti.

Kaynakları söz konusu noktalara aktaranların, Meclisteki milletvekilleri olduğunu savunan Emin, ülkedeki orman arazilerinden ağaçların kesilip otel yapılması için verildiğini, yatırımcılara gümrük muafiyetleri getirildiğini belirterek “Yeme de yanında yat” şeklinde konuştu.

Kamu emekçilerine, gümrükçülere, Göç Yasası mağdurlarına, Erenköy Belediyesi’nde işsiz kalacaklara sahip çıkacaklarını vurgulayan Emin, kavganın süreceğini sözlerine ekledi.

Konuşmaların ardından meclis önündeki eylem sona erdi.