Özge Kizir

Yer Bilim Mühendisler Odası Başkanı Birol Karaman, Güzelyurt bölgesinde su kuyu izinleri verilmeye devam edilirse bölgenin tamamen tuzlanacağını, parsel parsel kuyu izinlerinin devamının Türkiye’den gelen suyun heba edilmesi anlamına geldiğini belirtti. Bir televizyon programında 1974’te 70 bin dönüm narenciye alanı ve 400 kuyu varken, kuyu sayısının iki katına çıktığını, narenciye alanının ise yarı yarıya azaldığını ifade eden Karaman, bu şekilde devam edilirse bölgenin tamamının tuzla kaplanacağını kaydetti.

Su tartışmalarının en yoğun tartışıldığı dönemde suyu reddedenler olduğuna dikkat çeken Karaman, “Su tartışmaların en yoğun tartışıldığı dönemde, suyu reddedenler vardı.Biz o tarafta yer almadık. Akiferlerde yıllar içerisinde tahribat oluştu. Türkiye’den gelen su için ve akiferlerin tamiratı için çalışmalar yapılması gerektiğini söyledik. Ne yazık ki ülkeyi yönetenler üzerlerine düşen görevi yerine getirmediler. Bu hiç doğru bir yaklaşım değildir. Bugüne kadar 10 tane kuyu izin verildi” ifadesini kullandı. 

“Yeni bir kriz çıkana kadar bu tartışmaları ihmal ediyoruz”

Tartışılan konuların çok çabuk unutulduğunu ifade eden Karaman, “Toplum olarak şöyle bir sorunumuz var, olan konuları sıcağı sıcağına tartışıyoruz. Ancak konunun sıcaklığı geçtikten sonra unutuyoruz. Yeni bir kriz çıkana kadar bu tartışmaları ihmal ediyoruz” şeklinde konuştu. 

“Kişiye özel kuyu izinleri noktasına getirilmemelidir”

Kuyu izinleri konusunda açıklamada bulunan Karaman,“Tarımsal faaliyetler için önemli madde sudur. Tarım yapan veya ağaç yetiştiren insanlara ihtiyaç duyduğu oranda su verilmesi gerekir. Kişiye özel kuyu izinleri noktasına getirilmemelidir. Suya ihtiyacınız varsa komşu parsellerle onu değerlendirerek vatandaşların ihtiyacı karşılanması gerekir” dedi. 

“Kuyu izni alan insanlarımızın da düşünmesi gereken bir noktadır”

2007 yılında adada çok ağır bir kuraklık yaşandığına dikkat çeken Karaman, “2007 yılında ada çok ağır bir kuraklık yaşadı. 2007’nin ardından hükümet bir kararname yayınladı. Birinci maddesi tasarruf, ikinci ise Güzelyurt akiferinde artık su kuyu izni verilmemesi ile ilgiliydi. Güzelyurt akiferinde oluşan tahribat,üzerinde tartışılan bir akiferdir. Kuyu izni alan insanlarımızında düşünmesi gereken bir noktadır. Çünkü bugün su alsa yarın alamayacak bir durum yaşanacak” şeklinde konuştu.

“Kuraklıkla ilgili çok çeşitli kurumların çalışmaları oldu”

Karaman, sözlerine şöyle devam etti: 

“Türkiye’den gelen suda çok büyük şekilde konsantrasyon vardı. Akiferi korumak için ‘içme suyu amaçlı kullanılan kuyuları kapatacağız’ diyorsanız eğer, bu çok anlamsız bir karardır. Geri kalan yüzde 80 zaten tarımsal faaliyetler içindir. Kuraklık ve bütün bu konularla ilgili çok çeşitli kurumların çalışmaları oldu. En güzel çalışma ODTÜ KKTC kampüsünün ortaklaşa yürüttüğü projedir.

“Eğer bu şekilde izinler verilmeye devam edilirse tamamen tuzla kapanacaktır”

Burada söylenen aslında 37 yıllık yağış sürecine bakıldığında yağışı daha da azalan bir bölgeye döndüğümüz yönündedir. Bizim 3-3,5 km dediğimiz nokta tamamen deniz suyuna dönmüş, artık kullanılamayacak bir noktadır. Eğer bu şekilde izinler verilmeye devam edilirse tamamen tuzla kaplanacaktır.Akiferleri güçlendirme maksadıyla Türkiye’den gelen suyu değerlendirebilseydik daha iyi bir durumda olabilecektir. Bizim o dönemden beri söylemeye çalıştığımızşey aslında bugün söylediğimiz şeydir.”

“2010 yılında imzalanan bir su protokolü vardır”

Mühendis Mimar Odaları Birliği’nin yayınlamış olduğu çalışmalar olduğunu belirten Karaman, “2.30 konusunda kimse o fiyatta tarım yapamaz. Maliyetler arasında çok fazla fark vardır. 2010 yılında imzalanan bir Su Protokolü vardır. 2010’dan 2015’e kadar çok bir adım atmadık. Kuyulardan gelen suyu 25 kuruşa sattık” şeklinde konuştu.

“Eğer önceki günkü Bakanlar Kurulu’nda yeni kararlar üretilmediyse şimdi 10 tane izin veriliyor demektir”

Bugüne kadar yapılan çalışmaların yanlış olduğunun bir göstergesi olduğunu ifade eden Karaman, “Eğer önceki günkü Bakanlar Kurulu’nda yeni kararlar üretilmediyse şimdi 10 tane izin veriliyor demektir. Fakat hali hazırda sırada bekleyen dosyalar vardır. Hala bunlar devam ederse çok ciddi bir riyakârlık ortaya çıkıyor. Halkla belli bir müddet alay ediyorsunuz anladık, ama Türkiye, ‘siz bununla ilgili kararlar üretmezsiniz’ dediğinde o zaman neden canımız sıkılıyor. O nedenle söylüyoruz ki bundan bir an önce dönülmesi gerekir. Bugüne kadar yapılan bu çalışmalarda yanlış olduğunun bir göstergesidir” ifadesini kullandı.

“70 bin dönüm olan narenciye alanımız 35 bin oldu”

Karaman, sözlerini şöyle tamamladı: 

“Parsel parsel su izni verilecek şekilde konunun aşılması mümkün değildir. O parselden elde ettiği suyu satan veya ekonomik nedenlerle kullanan insanlar olduğunu biliyoruz. Böyle alınan kararlar Türkiye’den gelen suyu heba edeceği anlamına geliyor. Tarım alanı bizim alanımız değil, doğal kaynaklar anlamında belli görüşleri ifade edebiliyoruz. Bu işin esas sorumlusu Ziraat Mühendisleridir. Onların işine karışacak değiliz. Herşeyi üretebiliriz diye bir lüksümüz yoktur. 70 bin dönüm olan narenciye alanımız 35 bin oldu. 74’ten sonra aldığımız kuyu sayısı 400 iken şimdi 800’e çıktı. Bunun değerlendirmesini hep birlikte yapmamız gerekir.”