Teoman Turan

UBP Milletvekili Töre, Rumların petrol aramasına tepki gösterdi: 

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Zorlu Töre, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin sondaj faaliyetlerini sert bir dille eleştirdi. Rum-Yunan ikilisi megalo-idea peşinde koşmaya devam ettiğine işaret eden Töre, “Rumlar, Türkiye’ye, Türk milletine ve Kıbrıs Türk halkına karşı tek taraflı kararlar alarak sürünmeye devam ediyorlar. Açıkçası, Rum-Yunan ikilisi kaşınıyor” dedi. 

Zorlu Töre, Kıbrıs’ta bugün huzur ve güven varsa, bunun, Türkiye ve Türk ordusu sayesinde sağlandığına da işaret etti. 

Geleceğe güvenle yürümek için KKTC Devletine ve anavatan Türkiye’ye dört elle sarılmak gerektiğinin altını çizen Töre, Kıbrıs Türk tarafının Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’e güvenmesinin mümkün olmadığını vurguladı. 

Star Kıbrıs’a çarpıcı açıklamalarda bulunan UBP Milletvekili Zorlu Töre, bu şartlarda müzakerelere devam etmenin bir anlamı olmadığını da savundu. 

Zorlu Töre’nin sözlerinden öne çıkan detaylar şöyle: 

KAŞINIYORLAR”

“Rum-Yunan ikilisi megali-idea peşinde koşmaya devam ediyor. Ege denizinde ve Akdeniz’de, münhasır ekonomik bölgelerin tek taraflı olarak kendilerininmiş gibi davranıyorlar. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk halkının haklarını hiçe sayıyorlar. Kıbrıs’ta barış dünyada barış veya Atatürk’ün yurtta sulh cihanda sulh ilkelerini Rum-Yunan ikilisi sürekli istismar ediyor. Bu istismarları sayesinde 1974 Mutlu Barış Harekatı oldu. Ve aynı şekilde Rumlar Türkiye’ye ve Türk milletine ve Kıbrıs Türk halkına tek taraflı kararlar alarak sürünmeye devam ediyorlar. Açıkçası Rum-Yunan ikilisi 15 Temmuz 1974’deki gibi kaşınıyor. Rumlar kendilerini Kıbrıs’ın tek egemeni ve sahibi olarak görmeye devam ediyorlar . Rum-Yunan ikilisi her 40-50 yılda geçmişi unutarak megali-idea uğruna çok ciddi hatalar yapıyorlar. Böylece de geçmişi unutuyorlar. Başlarından gelen felaketlerden ders almıyorlar. Avrupa’nın şımarttığı bu Rum-Yunan milleti Türkiye’nin çok büyük bir güç haline geldiğini unutuyorlar. Kıbrıs’ı da Girit ve Batı Trakya gibi duruma getirmeye çalışıyorlar. Bu kafayla devam ederlerse, önümüzdeki günlerde ve aylarda, Kıbrıs adası ve çevresinde sıcak gelişmeler olabilir.” 

“TEK GÜVENCEMİZ TÜRK ORDUSUDUR” 

“ Kıbrıs Türk tarafı, bu çerçevede Avrupa Birliği’ne ve Birleşmiş Milletler’eB’a ve BM’e de güvenmesi mümkün değildir. Tek güvencemiz Türkiye ve Türk ordusudur. Orta Doğu’nun bugün mezhep kavgasına, etnik kavgalara ve dinsel kavgalara yegane sorumlusu, büyük devletlerin tutum ve davranışlardır. Kıbrıs’ta bugün huzur ve güven varsa, bu Türkiye ve Türk ordusu sayesinde sağlanmıştır.” 

“KKTC DEVLETİNE VE ANAVATAN TÜRKİYE’YE DÖRT ELLE SARILMALIYIZ” 

“Geleceğe güvenle yürümek için, KKTC Devletine ve anavatanımız Türkiye’ye dört elle sarılmalıyız. Rumlar Kıbrıs Türk halkını, küçük bir azınlık olarak görmektedir ve Kıbrıs adasında yaşayan halkı Hristiyan halk olarak nitelemektedirler. Bizim varlığımız onların gözünde, azınlıktır. Latinler, Maronitleri, Ermeni gibi azınlıktırlar. Gerginliğe ve Savaşa karşıyız, ama haklarımızın da göz göre göre yok edilmesine gasp edilmesine karşı bir duruş sergilemek mecburiyetindeyiz. Bunun adı ne olursa olsun. Kıbrıs Türk halkının haklarını gasp etmeye devam ederlerse, sonucuna katlanmak mecburiyetindedirler.” 

“BU ŞARTLARDA MÜZAKERELERİN DEVAM ETMESİNE BİR ANLAM YOKTUR”

“Bu şartlarda müzakerelerin devam etmesi de bir anlamı yoktur. Birleşik bir Kıbrıs Rumların tutumu yüzünden asla yaratılamaz. Birleşik Kıbrıs bulaşık bir Kıbrıs’tır. Biz bu bulaşık Kıbrıs’ı 1960’dan 1974’e kadar yaşadık. Başımıza neler geldiğini, herkes tekrar hatırlamalıdır. Şehitlerimizin emanetini yani KKTC’ni özgürlüğümüzü ve egemenliğimizi, gelecek nesillere sağa sağlam taşımak ve devretmek hepimizin görevidir. Unutmayalım ki, Rumları kilise yönetmektedir. Ve daha bir müddet önce EOKA anıtını Atina’ya törenle dikmişlerdir. Ve yayılmacı düşüncelerini orada da ifade etmişlerdir.