KUYULAR EN ÇOK GÖMÜ YERLERİ: Gülden Plümer Küçük, Kıbrıs’ın kendi karakteristik yapısından dolayı, gömü yerlerinin en çok kuyularda olduğunun yapılan çalışmalarla tespit edildiğini anlattı. 1974 öncesi öldürülen birçok Kıbrıslı Türk ve Rum’a ait cesetler kuyulara atıldı, şimdi oldukları yerden çıkarılıyor

636 KAYIP KİMLİKLENDİRİLDİ:  Gülden Plümer Küçük, 2006 yılından bugüne yapılan kazı çalışmalarında 636 kaybın kimliklendirildiğini söyleyerek, bunlardan 128’ini Kıbrıslı Türk kayıpların oluşturduğuna işaret etti

EN ÇOK KİMLİKLENDİRME RUMLARDA: Kıbrıslı Türk kayıpların yüzde 26’sının, Kıbrıslı Rumların da yüzde 34’ünün kimliklendirildiğini anlatan Küçük, bugüne kadar en çok kimliklendirmenin Kıbrıslı Rum kayıplarda olduğunu ifade etti

KAYIPLARIN TAMAMINI BULMAK ZOR: Kayıp Şahıslar Komitesi’nin Türk- Rum 2001 kaybı aradığını söyleyen Küçük, tüm kayıpları bulmanın mümkün olmayacağını da açıkladı. Plümer Küçük, “Göz şahitleri öldü. Bazı gömü yerlerinin üzerine inşaatlar yapıldı. Zaman içerisinde bazı nedenlerle yok olmuş kalıntılarımız da olacaktır” diye konuştu

DÜNYADA ÖRNEK, YOL GÖSTERİYOR:
Kayıp Şahıslar Komitesi’nin bölgenin bir modeli haline geldiğini ifade eden Gülden Plümer Küçük, “ Şu an laboratuarımızda Irak’lı bilim adamlarını eğitiyoruz. Bilim adamlarımız uluslararası platformlara makaleler yazıyor. Bazı metodolojiler geliştirdiler. Mesela kuyu kazma gömü yerleri en çok Kıbrıs’ta bulunduğu için bu konuda uzman haline geldiler. Bu konuda makalemiz de vardır” dedi

Baykan GÜRSES ÖZDAĞ

Kayıp Şahıslar Komitesi Türk üyesi Gülden Plümer Küçük, komitenin 2006 yılından bugüne yürütülen kazılarda kayıtlı olan 2001 kayıptan 636’sını kimliklendirip ailelerine teslim edildiğini söyledi.

Gülden Plümer Küçük, yapılan çalışmalarda Kıbrıslı Türk kayıpların yüzde 26’ının, Kıbrıslı Rum kayıpların da yüzde 31’inin kimliklerinin belirlendiğini anlattı.

“Tüm kayıplara ulaşmak mümkün olmayacak” diyen Küçük, bunda birinci görgü tanıkların hayatta olmaması, fiziksel bölgesel değişimler ve başka çevresel etkilerin etken olduğunu anlattı.

Soru: Kayıp Şahıslar Komitesi’nin bugüne kadar yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi alabilir miyiz? 1981’de kurulan komite bugüne kadar hangi aşamalardan geçti?

Küçük:  Kayıp Şahıslar Komitesi’nin kazı ve kimliklendirme projesi 2006’dan itibaren başladı. Komite 1981 yılında kuruldu. Kayıplar 1963-1964 ve 1974 dönemine aittir. Komiteye bu görev 1981 yılında verildi. 1981’de bu görevi alan komite 1995’e kadar sadece kayıpların listesi ile ilgili anlaşma yapabilmek için ve karar çıkarabilmek için 14 sene çalışma yapmıştır. Sadece kayıpların listesi için 14 sene harcandı. 1997’de liderler tekrar buluşarak komitenin nasıl çalışacağı yönünde bir karar aldılar. 1997’den sonra 2006’ya kadar komitenin genel kazı ve kimliklendirme projesini başlatabilmesi için bir zaman gerekti. 2006’da komite yaptığı modeli bu 8 sene içerisinde revize ederek gitmiştir. 2011’de 3 üye bir karar alarak antropoloji laboratuvarını iki katına çıkardı, kazı ekiplerini artırdı, yeni bir kimlik koordinatörü aldı.

Soru: Komite özellikle bölge ülkelerdeki kayıpların bulunması konusunda ortaya konulan çalışmalardan daha özel bir konuma sahip. Bu fark, Kıbrıs’ta çözüm olmadan kayıpların bulunması için çalışma yapılması…

Küçük: Kayıp Şahıslar Komitesi, bir tek modeldir ki, anlaşma olmadan kayıplara bir cevap vermek için uğraşan bir modeldir. Diğer ülkelerde hep anlaşma olmuş ve anlaşmalardan sonra kayıplar konusu çözülmüştür. Halbuki Kıbrıs’ta hala anlaşma olmadığı halde kayıplar konusuna çözüm bulmaya çalışılıyor. 2006’dan bugüne yüzde50’ye varan kayıplar bulunmuştur. Kayıplara ait buluntulardan çıkarılanlarla 636’sı kimliklendirildi.

Soru: 2006’dan bugüne kaç kazı çalışması yapıldı? Çıkan sonuçlar ne oldu?

Küçük: 1105 kişi kazılmıştır ama hepsi kayıplar listesinde değildi. Bazıları çatışmada öldüğü bilinen kişilerdir. Bunlar da kayıplar listesinde yer almamıştır. Kayıplardan 636 kişi kimliklendirildi, 127’si bu hafta itibariyle kimliklendirildi, 128’i Kıbrıslı Türk’tür. Bu rakamlar gün ve ay içerisinde değişiyor. Kıbrıslı Türklerin kayıplarının yüzde 26’sı kimliklendirildi, Kıbrıslı Rumların ise yüzde 34’ü kimliklendirildi. Kıbrıslı Rumların kayıplarından daha çok kimliklendirme yapılmıştır.

Sene başında yapılan kimliklendirmede bir artış olmuştu. 2012’de çok büyük bir düşüş göstermişti. Çünkü laboratuar değişimi yapılmıştı. 2013 ve 2014’de Kıbrıslı Türklerin kimliklendirilme sayısı 160’a ulaştı. Bu bir rekordur. Rekor dediğimiz 160 kişinin kimliklendirilmesi bir senede olduysa 1000 kişiyi kimliklendireceğimizi düşünürsek, 6 sene daha isteriz demektir.

Soru: Tüm kayıplara ulaşmak mümkün olacak mı?

Küçük: Biz 2001 kişiyi arıyoruz. Herkesi bulmak mümkün olmayacak. Çünkü göz şahitleri ölmüştür. Bazı gömü yerlerinin üzerine inşaatlar yapılmıştır. Zaman içerisinde bazı nedenlerle yok olmuş kalıntılarımız da olacaktır. Komitenin amacı elbette herkesi bulmaktır.

Soru: Bugüne kadar yapılan kazılarda gömü yerleri ile ilgili nasıl bir karakteristik sonuç ortaya çıktı?

Küçük: Kıbrıs’ın karakteristiklerine baktığınızda birçok kaybın kuyulara gömüldüğünü görürsünüz.

Soru: Projenin bütçesi bağışlarla oluşuyor. Mali sıkıntı yaşanıyor mu?
Küçük: Projenin en büyük unsurunu bütçesi oluşturuyor. En büyük bağış Avrupa Birliğinden gelmektedir. Bu para da Kıbrıslı Türklere ayrılan 259 milyon Euro’nun içerisinden iki toplumlu kullanılacak projelerden verilmesinden doğmaktadır. Kıbrıs Türk ve Rum tarafı da bu projeye para ayırmaktadır. Diğer ülkelerden de en çok bağış Türkiye, ABD, İngiltere ve Hollanda’dandır. Bütçemiz 2,6 milyon Euro’dur. Ama biz senelik stratejik planlamamızı 3 milyonun üzerinde hedefler çizerek yapıyoruz. Bu aradaki farkı da değişik ülkelerden bağış alarak toplamaya çalışıyoruz. Biz şu anda 9 ekiple kazı çalışması yapmaktayız. Herkes çok yavaş olduğumuzu söyleyebilir. Ama 9 ekibi daha çok insan sayısı ile artırmak için de daha çok bütçeye ihtiyacımız bulunuyor.

Soru: Komitenin çalışmaları sadece Kıbrıs’taki kayıpların bulunmasına yardımcı olmakla kalmayıp, bölge için de önemli bir model çiziyor.

Küçük: Projenin en şanslı kısmı bütün çalışanların Kıbrıslı Türk ve Rumlar olmasıdır. Böyle bir alt yapımız var, bilim adamlarımız var. Şu an antropoloji laboratuarımız bulunmaktadır. Bunun yanında genetik ünitemiz de bulunmaktadır. Arkeologlarımız ve antropologlarımız, genetikçilerimiz uluslar arası standartlarda iş yapmaktadır. Onların eğitimi ve gelişmesi için de bütçemizden pay ayırıyoruz. Kayıp Şahıslar Komitesi bölgenin bir modeli haline geldi. Şu an laboratuarımızda Irak’lı bilim adamlarını eğitiyoruz. Bu 3-4 senelik bir programdır. Bilim adamlarımız uluslar arası platformlara makale yazacak düzeye geldi, 2-3 tane makalemiz yayımlandı. Bazı metodolojiler geliştirdiler. Mesela kuyu kazma gömü yerleri en çok Kıbrıs’ta bulunduğu için bu konuda uzman haline geldiler. Bu konuda makalemiz de vardır. Projenin en önemli kısmı ise 50 yıldır kapatılmayan soruna kapatılış getirmesidir. Kıbrıs’ta bir anlaşma olacaksa bu kayıplar konusunun kapatılması ve adres edilmiş olması çok önem taşımaktadır. İlk defa Kıbrıslı Türkler ve Rumlar bir arada çalışıyor. Bu acının sonuçlarını da beraber görüyor.

Soru: Bilgi paylaşımında bulunanları nasıl koruyorsunuz? Kimliklerinin gizli kalması konusunda nasıl bir prosedür izliyorsunuz?

Küçük: Bize yardımcı olsunlar. Bizim en önemli unsurumuz gizliliktir. Hiçbir zaman bilgi veren insanların adını kayıtlara geçirmeyiz. Bunu kendilerine garanti ederiz. Bu konuda her iki tarafın Savcılığından da yazılı karar vardır ki, bu insanlar gizli tutulacak.

Soru: Komitenin çalışmaları ile acıların ortak olduğunu anlayabildik mi? Bu çalışmalar her iki toplumun birbirine olan yaklaşımına ne kattı?

Küçük: Herhangi bir istatistiksel araştırma yapılmadı ama bu projeden önce kayıplar konusu bir tabuydu. Bazı gazeteci arkadaşlarımızın bu konuyu devamlı yazması ile çoğu kayıp ve olayların bilinmeyen yanının anlaşılmasına vesile oldu. Bunların meydana çıkması büyük bir etki yarattı elbette…

Bunun en büyük göstergesi bilgi akışının devamlı olmasıdır. İnsanlar bir hesaplaşma içerisinde ve bu bilgileri paylaşıyorlar. Kayıp yakını aileler daha çok yardım etmeye çalışıyor. Çünkü anlıyorlar ki kendi kayıpları bulunan bir kişi başkasının kaybının da bulunmasını istiyor. Bunlar pozitif göstergelerdir. Bütün kayıplar konseptinde büyük bir değişim olmuştur. Biz 2006’da bu komitede projeye başladığımızda, Kıbrıslı Türk kayıp yakınlarından yüzde10-15’i, Kıbrıslı Rumlardan ise yüzde30-35 civarında hala daha kaybının yaşadığına inananlar vardı. Bence bu projeyle bu inanış artık bitmiştir. İnsanlar anlaşmışlardır ki, kayıplar adada gömülüdür ve artık bu kayıplar bulunmaktadır. Bunun artık 1100 kişiyi kazıp çıkardıktan sonra bu yönde bir istatistiki çalışma yapılsa bu oran daha düşük çıkacaktır.

Soru: En fazla kayıp kalıntılarına ulaşılan bölgeler nereleri oldu?

Küçük: Kıbrıs’taki kayıpların karakteristik özelliklerine baktığınızda büyük gömü yerleri çok fazla yoktur. 100’ün üzerinde 4 büyük yer vardır. Onun dışında 50-60 civarında olan 5 ile 10 civarında yer vardır. Taşkent, Terazi ve Tatlısu, Muratağa, Atlılar Sandallar Kıbrıslı Türk kayıpların en çok olduğu bölgelerdir.  Kıbrıslı Rumların en büyük gömü yerleri ise 90 civarı ile Paşaköy ve  Beyköy’dür. Bosna’ya Irak’a baktığınızda orada toplu gömü yerleri bulunuyor 400-500 kişiyi bir anda çıkarıyorsunuz. Bizde daha küçük  grupları çıkardığımız için süreç daha da uzamaktadır.

Soru: Bugüne kadar bulunan kayıplar sivillerden mi oluşuyor?

Küçük: Kıbrıslı Türklerin tüm kayıpları sivillerdir. Kıbrıslı Rumların kayıplarının yüzde 55’i askerdir.

Soru: Önümüzdeki dönem için kaç gömü yeri için planlama yapılıyor?

Küçük: Bizim kazı çalışmalarımız her sene 6 aylık planlar halinde yapılır. Her sene 6 aylık bir çalışma planı yaparız. Bu planı zaman zaman değiştirdiğimiz de oluyor. Acil kazılması gereken yerler olduğunda öncelik sırası değişebiliyor.

Soru: Askeri bölgelerdeki kazı çalışmalarında nasıl bir prosedür izleniyor?

Küçük: Bazı gömü yerleri askeri bölgeler içinde yer almaktadır. Askeri otoritelerle bir işbirliğimiz vardır. 2006’dan bu yana 24 kazı izni verildi. Şu anda bir askeri bölgede kazı çalışmamız devam etmektedir. İzin konusunda şu ana kadar başvurularımıza hep olumlu yanıt aldık.

Soru: Bugüne kadar 850 şüpheli alanda kazı çalışması yapıldı. Bundan sonrası için şüphe edilen kazılacak bölgeler için bir rakam var mı?

Küçük: Kuzey Kıbrıs’ta 150-200 yer bulunmaktadır. Kazacak gömü yerleri ile ilgili bu sene itibariyle bir sorunumuz yoktur. Senede yaklaşık 90-100 arası yeri kazıyoruz.

Soru: Kayıplara ulaşıldıktan sonra bunların ailelerle paylaşılmasında nasıl bir süreç işliyor?

Küçük: Yüzde 99,9 kimliklendirme yapıldıktan sonra aileye ben veya asistanım 2 psikologla ziyaret yapıyoruz ve ilk bilgileri veriyoruz, sürecin nasıl olacağını anlatıyoruz. Bu projenin bir kolu da psikolojik destektir. Bu ailelere yeniden bu süreci açıyorsunuz ve kendisine sevdiklerini bulduğunuzu söylüyorsunuz. Burada acı yeniden canlanıyor. Gerçi bu acının hiç kapatılmadığını biliyoruz, görüyoruz. Bunun için onlara psikologlarımız yardım ediyor. Fakat yine görüyoruz ki, kaybı bulup da dini törenlerle onu defnedip bekleyişin bittiğini gören aileler çok da huzura kavuşmuş oluyor. İnsanlara, onca yıldan sonra geç kalmış bir cevap olsa da bu konu aileler tarafından çok içselleştirilmişti haklı olarak.