Özge Kizir

Dereboyu’nda kesilen ağaçlar tüm toplumun tepkisine neden oldu. Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Nilden Bektaş,  “Yaptığımız araştırma sonucunda kaldırımda olan ağaca izin verilmiş. Bunu kesinlikle kınıyoruz. O ağacın neden kesildiğinin araştırılmasını istiyoruz” derken, Yeşil Barış Hareketi Başkanı Ersun Aytaç da, Kıbrıs’ta her gün bu tip olayların yaşandığına dikkat çekerek, “Yeşil Barış Hareketi olarak bu tip olaylara karşıyız. Bu konuyla yönetim kurulu olarak girişimlere başladık” şeklinde konuştu. Çevre Koruma Vakfı (ÇEKOVA) Üyesi Hakkı Atun ise bu olaylarla 1960’lı yıllarda da karşılaştıklarını belirterek, “Bu şekilde başıboş hareket edilmesi halinde ülkemize büyük zarar vermiş oluruz. Ülkedeki asırlık ağaçlar koruma altına alınıyor. Ülkemizin en zayıf noktası; denetimin az olmasıdır” dedi.

Dereboyu olarak bilenen Mehmet Akif Caddesi'nde bulunan bazı ağaçlar dün inşaat yapımı gerekçesiyle kesildi. Orman Dairesi tarafından kesim izni verildiği öğrenilirken, Lefkoşa Türk Belediye’since kesim sonrası oluşan atıkların temizlenmesi konusunda işlem yapıldığı açıklandı. Yapılan kesime ise çevre örgütleri tarafından büyük bir tepki geldi. Değerlendirmede bulunan örgütler, yapılan kesime karşı olduklarını ve bu konuda yeterli denetimin yapılmadığını ifade ettiler.

Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Nilden Bektaş,  “Yaptığımız araştırma sonucunda kaldırımda olan ağaca izin verilmiş. Bunu kesinlikle kınıyoruz. O ağacın neden kesildiğinin araştırılmasını istiyoruz. İnşaat içinse bile buna bir dairenin tek başına karar vermesi bence son derece mahzurludur. Asırlık ağaç olup olmama konusunda bilgi sahibi değilim, fakat ülkemizde yetişen ve belli bir özelliği olan ağaçlar koruma altına alınıyor. Koruma altına alınmış bir sürü ağaç vardır. Örneğin, çarşıda Ziraat Bankası’nın önünde bulunan 2 tane ağaç koruma altındadır” ifadesini kullandı.

“Can acıtan bir durumdur”

Bektaş, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Her şekilde bu tarz ağaçlar kesilmeden önce uzman birileri tarafından incelenmesi gerekiyor. Muhtemelen Orman Dairesi’nin izni ve oradaki mühendislerin de uygun görmesiyle kesilmiştir. Bana göre Dereboyu’nu güzelleştiren bir ağaçtı. Şahsın kendi arazisinde olur, iznini alır ve keser; o başka bir şeydir. Fakat burada kaldırımın üzerinde kamuya mal olmuş ve kamuyu ilgilendiren bir ağacın bu şekilde kesilmesi ve hiç kimsenin bu konudan haberi olmaması can acıtan bir durumdur. Dolayısıyla bu konuyu kesinlikle kınıyorum.”

Bektaş: “Kesim yerine gittiğimde şahsen üzüldüm”

Yapılan kesimin üzüntü yarattığını belirten Bektaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Ağaç, yol genişlemesi için mi ya da inşaatın genişlemesi için mi kesildi? Bunun araştırılmasını istiyoruz. Bu tür olayları çok fazla yaşamıyoruz. Bazen budama yapılıyor, fakat ağaç o kadar fazla budanıyor ki kesilmiş gibi oluyor. Kişisel olarak kökten kesilmiş bir ağaca fazla rastlamıyorum. Bu konularda halkın tepkisi oluyor. Kesim yerine gittiğimde şahsen üzüldüm. İnsanlarımız da üzülüyordur. Çünkü Dereboyu yolunu her gün kullanan biri aslında o ağacın güzelliğini görüyor. Dolayısıyla yasal olarak izin alındı, fakat en azından halka mal olmuş şeyler halka danışılarak hareket edilebilir olması gerektiğini düşünüyorum. Bana göre üzüntü yaratan bir konudur.

“Evinizin bahçesindeki ağacı izinsiz budayamazsınız”

Yasa dışı ağaç kesmek, nakletmek ve hatta budamak bile yasaktır. Yani siz evinizin bahçesindeki ağacı izin almadıktan sonra dilediğiniz gibi budayamazsınız. İzin alacağınız makamlar ise; eğer orman ağacı ise Orman Dairesi, değilse ilin bağlı olduğu Kaymakamlık’tan izin alınması gerekiyor. Hem budama, hem kesme, hem de nakletme için izin alınmazsa elbette bunun bir cezai yaptırımı vardır.” 

Aytaç: “Yeşil Barış Hareketi olarak bu tip olaylara karşıyız”

Yeşil Barış Hareketi Başkanı Ersun Aytaç, Kıbrıs’ta her gün bu tip olayların yaşandığına dikkat çekti. Aytaç, “Yeşil Barış Hareketi olarak bu tip olaylara karşıyız. Karşı olmaya da devam edeceğiz. Bu konuyla yönetim kurulu olarak girişimlere başladık. Biraz geç gibi gözüküyor, ama en azından bundan sonraki durum için benzer durumların yaşanmaması adına muhakkak aynı duruşu sergileyeceğiz” şeklinde konuştu.

“Kısıtlı olan imkânlarımızı bu şekilde tüketmenin zararı yine bize”

İnşaat yapılacağı zaman ağaçların kesilmesinin bir bahane veya sebep olmadığını vurgulayan Aytaç, “Herhangi bir inşaat yapılacağı zaman ağaçların kesilmesi bir bahane veya sebep değildir. Ülkemizdeki kısıtlı olan imkânlarımızı bu şekilde tüketmenin yine bize zararı olacaktır. Bundan dolayı da Yeşil Barış Hareketi olarak her zaman bu olayların karşısındayız. Adada asırlık ağaçları korumaya yönelik faaliyetlerimiz vardır. Bu konuyla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Halkımızın da daha bilinçli olması, ilerleyen zamanlarda bizim için daha fazla fayda sağlayacaktır” ifadesini kullandı.

“Zeytin ağaçlarımız senelerce sırf arsa yapılacak diye kesilmeye çalışıldı”

Aytaç, sözlerine şöyle devam etti: 

“Bununla beraber zeytin ağaçlarımız senelerce sırf arsa yapılacak diye kesilmeye çalışıldı. Kıbrıs Devleti olmadan önce İngiliz döneminden itibaren tarihte de buna yönelik çalışmalar yapılarak ağaçlar korumaya çalışılmıştır. Hatta tarihte sırf zeytin ağaçları korunsun diye zeytin ağaçlarını aşılayan kişilere o araziler tahsil edilmiştir. Fakat bugün baktığımızda en çok koruma altına almamız gereken ağaçlar, zeytin ağaçlarıdır. Hala daha bu ağaçlar inşaat yapılsın diye kesilebiliyor. Bunun yanında hurma ağaçlarımızda da aynı sıkıntı yaşanıyor.  Bu konuda çalışmalarımızı yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz.” 

“Ülkemizde çevre adına yapılan yasalar yeterli değildir”

Yasal olmayan durumların cezai yaptırımları olduğunu belirten Aytaç, “Sokağa atılan ufacık bir çöp parçasının bile cezai uygulaması vardır. Ama bunlar da tam olarak uygulanmıyor. Ülkemizde çevre adına yapılan yasalar yeterli değildir. Burada bizim çalışmalarımızın dışında devlete bağlı kurumların da bir şekilde uyması veya denetlemesi lazımdır. Bu konuda yalnız bizim çalışmamız yeterli değildir. 

Toplumumuzun hareket yaptıkları zaman günlük değil, uzun dönemli düşünmesini istiyoruz. Çevrenin bizim için ileride ne kadar önemli olduğunun farkına varmalarını istiyoruz. Bu gerek inşaat, gerek yol yapımı, gerek ufacık bir çöp parçası dahi olsa, iki kere düşünüp ona göre hareket edilmesi gerektiğini istiyoruz” şeklinde konuştu.

“Dünyanın gelişmiş ülkelerine bakıldığı zaman çok geri durumdayız”

İlerleyen zamana göre çevre bilincinin artığını ifade eden Aytaç sözlerini şöyle tamamladı: 

“30-40 sene önceyi karşılaştırdığımızda bugün insanlarımızın çevre bilinci biraz daha gelişmiştir. Fakat dünyanın gelişmiş ülkelerine bakıldığı zaman çok geri durumdayız. Bununla ilgili son dönemlerde yapılan projeler var. Gerek dış, gerek iç finansman olsun insanların bilinçlerinde biraz artış gösterdi. Fakat ne yazık ki bu durum yeterli değildir. Birçok gelişmiş ülkeye bakıldığında bu çevreyle ilgili olarak ilkokuldan itibaren dersler veriliyor. Bunların uygulanabilir olması belki gelecek 10-15 sene için çevre bilincini daha çok artırabilir.” 

Atun: “Bu üzüntüyü 1960’lı yıllarda da yaşadık”

Çevre Koruma Vakfı (ÇEKOVA) Üyesi Hakkı Atun da ağaçların kesilmesini eleştirerek, şunları söyledi: 

“Bu konuda yaşadığımız ilk acı örnek, bugünkü Bedrettin Demirel Caddesi’nin bir tarafında hiç ağaç olmayışıdır. Lavazza Cafe ve Merit Otel tarafında ağaç vardır; diğer tarafında ağaç yoktur. Bu üzüntüyü 1960’lı yıllarda da yaşadık. Bir arsa içerisinde inşaat yapılmadan önce, yani kesilmeden, inşaatın yapımına engel değilse ağacı ne kadar korursanız kendinize de o kadar hizmet etmiş olursunuz. Çünkü ortaya çıkacak binanın olgun ve doğal görünmesine çok katkısı olacaktır. Koruduğumuz ağaçlar evimize müthiş bir katkı yapıyor. Dereboyu’nda ağaçların kesilmesi zorunlu bir durum oluşturuyorsa, Orman Dairesi’nden izin alarak bu yola gidebilir.

“Ülkemizin en zayıf noktası; denetimin az olmasıdır”

Zorunlu bir gerekçesi yoksa kesilen ağaçlarımıza yazık olmuş ve gereksiz yapılmıştır. Bu şekilde başıboş hareket edilmesi halinde ülkemize büyük zarar vermiş oluruz. Ülkedeki asırlık ağaçlar koruma altına alınıyor. İngiliz döneminden kalma yasalara göre Belediye ve Orman Dairesi’nden ruhsat alınmadıkça, hiçbir ağaç kesilemez. Yasalar engeldir ve yeterince koruma vardır. Yeter ki denetleyelim. Ülkemizin en zayıf noktası; denetimin az olmasıdır. Ne memurlara ne de imar kontrolde denetim vardır. İnşaat yapılır ve biter, ondan sonra bir bakarsınız kaçak bir inşaat olarak karşımıza çıkar. Örneğin, Deniz Plaza’nın karşısındaki bina ne olacak? Hiçbir şey yapılmıyor ve ne yapılacağı da belli değildir.”

“Yıllardır çevre, çevre koruma ve temizliğinin yetersiz olmasından söz ediyoruz…”

Yıllardır aynı konuların konuşulduğunu fakat duyarlılık adına yeterli bilincin oluşmadığını kaydeden Atun, şöyle konuştu: 

“Halkımızın bu konuda yeterli düzeyde bir bilinci olduğunu zannetmiyorum. Bu konuda halkı da bilinçlendirmek gerekiyor. Yıllardır çevre, çevre koruma ve temizliğinin yetersiz olmasından söz ediyoruz. Bu konuda ne yazık ki duyarlılık yoktur. 

“Harmancı’ya ‘ağzınla kuş tutsan bu şehri temiz tutamazsın’ dedim”

Her belediye toplantısında bunu söylüyorum. Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı’ya ‘ağzınla kuş tutsan bu şehri temiz tutamazsın’ demiştim. Çünkü her köşeye veya her evin önüne giremezsin. Herkesin evinin önünü temizlemesini sağlarsan,  şehir kendiliğinden temizlenecek demiştir. Fakat öyle bilinçsiz ve kendi derdine düşmüş insanlar var ki, bunu hayata geçirmek çok zor. Başka şehirler yapabiliyorsa, biz nasıl yapamıyoruz o da ayrı bir meseledir.”