Kıbrıs gazisi emekli Tümgeneral Cumhur Evcil, ’Kıbrıs’ta çözüm için yeni süreç’ konusunda açıklamalarda bulundu.

Kıbrıs gazisi emekli Tümgeneral Cumhur Evcil, Cenevre’den sonra Kıbrıs çözüm görüşmelerinin Lefkoşa’da devam ettiğini hatırlatarak, “BM Mart ayında taraflara yeni bir toplantı hazırlığı için çağrı yaptı. Büyük tantana ile başlayan Cenevre’den hiçbir sonuç çıkmamıştı. Cenevre görüşmelerinin arifesinde Rum lider Anastasiadis, Akıncı ile anlaştıklarını, garantilerin kalkacağını, Türk askerinin Ada’yı terk edeceğini, Türk nüfusunun sınırlandırılacağını, Rumların mülklerine kavuşacağını, Kuzey’de iş kurup yerleşebileceklerini, Karpaz’ın, Maraş’ın, Güzelyurt’un ve sahillerin üçte ikisinin alındığını ve Türk’lerin Ada’nın yüzde 28’ine razı olduklarını ilan ediyordu. Bu süreçte KKTC’de ise halka bilgi verilmediği gibi, Hükümet’in veya Meclis’in de onayına ihtiyaç duyulmamıştı. Kıbrıs Türkleri de gelecek kaygısı içinde, telaşlı ve endişeliydi. Türk kamuoyunu da etkileyen bu karamsar havada Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Türkiye’nin garantörlüğünün devam edeceğini, Türk askerinin çekilmesinin söz konusu olmadığını, toprak konusunda da sadece küçük eşit düzenlemeler yapılabileceğini, bunun dışında başka şeylerin söz konusu olamayacağını belirtti, Annan Planı’nın da artık geçerli olmadığını ifade etti. Bu durum yeni bir sürecin başladığına işaret etmektedir” dedi.

Evcil, açıklamalarına şöyle devam etti:

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı ise, bahsi geçen çok özel ve Türklerin aleyhine olabilecek; nüfusun sabitlenmesi, Türkiye göçmenlerinin Kıbrıs’tan çıkarılmaları ve Kıbrıs’ın yüzde 70.8’inin Rumlara terkine yönelik söylemlerine hiç değinmemektedir. Bundan böyle Türk kamuoyu önünde tüm bu konuları artık tartışmanın yararı yoktur. Zira Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın son açıklamaları ile Türkiye tarafından yeni bir çerçeve çizilmiş ve Kıbrıs’ta yeni bir sürecin başlatılmasına işaret edilmiştir. Çalışmalar devam ederken, Sayın Akıncı özellikle Türkiye’yi ilgilendiren ve sadece Türkiye’nin yetkili olduğu, örneğin Garanti ve İttifak Antlaşmaları ve Kıbrıs’taki Türk Silahlı Kuvvetlerinin varlığı, Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçları gibi konulardaki beyanlarını geri almak zorundadır. Annan Planı’nın gündemden düştüğünü de açıklamak zorundadır. Kıbrıs Türk’ü elinden alınan hakları için çok büyük acı ve ıstıraplar yaşayarak bu günlere gelmiş, damarlarındaki asil kana yakışan bir şekilde kahramanca savaşarak yeniden egemenlik haklarını kazanmış ve bağımsız devletini kurmuştur. Artık geri adım atmak diye bir şey söz konusu olamaz. Bundan sonra ancak; sadece temsil hizmetleri açısından çok gevşek bir federasyon içinde iki ayrı devletin kendi bölgesinde egemen olduğu bir yönetim şekli oluşturulabilir.”