Kapsamlı çözüm için müzakerelerin sürdüğü Kıbrıs, Avrupa’nın enerji güvenliği, Rusya’nın yeniden küresel güç olma arzusu ve Ortadoğu’nun geleceği konularında da belirleyici. Ayşe Karabat’ın Rus ve ABD Dışişleri Bakanları’nın peş peşe ziyaretler düzenlediği Kıbrıs’tan izlenimleri.

Kıbrıs birçok kişi için kıyılarındaki deniz köpüklerinden Afrodit’in doğmasına yol açacak kadar güzel bir tatil adası olabilir ama bugünlerde dünyanın geleceği yapılan küresel stratejik hamlelerin tam ortasında duruyor.

Ayşe Karabat - Aljazeera

Kıbrıs’ta yapılan hamleler, adadaki iki toplumun geleceğini belirlemeyecek yalnızca; Avrupa’nın enerji güvenliği, Ortadoğu’nun nasıl şekilleneceği, Rusya’nın küresel güç olma arzusunun akıbeti, Suriye meselesinin nereye doğru evrileceği ve Türkiye-AB ilişkilerinde geçen hafta sonu yakalanan ivmenin yönünü de, Kıbrıs’taki gelişmelere bağlı.
Bütün bunlara ilişkin ipuçları da adaya Çarşamba ve Perşembe günü düzenlenen iki ziyaretle ortaya çıkmaya başlayacak: Çarşamba günü Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, Perşembe günü de ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin... Lavrov adanın yalnızca Güney’ini ziyaret ederken, Kerry her iki tarafta da görüşmeler yapacak.  
Rusya çözümde samimi değil

Lavrov, 1 Aralık Salı gecesi geldiği adada Çarşamba günü Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Iannis Kasulides ve Rum lider Anastasiades ile görüştü. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya ise Kuzey’de değil ara bölgede görüşmeyi teklif etti ve bu teklifi ‘taraflara eşit yaklaşmadığı için’ Akıncı tarafından reddedildi.

Lavrov adaya gelmeden önce Güney Kıbrıs Merkezli Kıbrıs Haber ajansına verdiği demeçte, Türk hava sahasını ihlal ettiği için düşürülen Rus uçağıyla ilgili olarak Kıbrıs Rum Kesimi’nin gösterdiği desteğe teşekkür etti. ‘Adada iki toplumlu çözümden yana olduğunu’ söyledi ama Yakın Doğu Üniversitesi Yakın Doğu Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Nur Köprülü’nün de dikkat çektiği gibi, bu çözümün ‘takvimsiz, dışarıdan gelen baskılar ve müdahaleler olmadan’ sağlanması gerektiğinin altını çizdi.

Köprülü’ye göre, bu açıklama Rusya’nın Güney Kıbrıs pozisyona yakın olduğunun bir kez daha üstü örtülü de olsa ortaya konulması anlamına geliyor. Özellikle ABD ve Avrupa Birliği’nin adada çözüm için yeni girişimlere hazırlık yaptığı bir dönemde:

“Rusya çözüm diyor ama bundan ne kadar samimi emin değiliz. Hem küresel anlamda, hem de Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de güç arayışında. Bunu Suriye’de takındığı tavırda da görüyoruz. Kıbrıs meselesinin bir süre daha çözümsüz kalması Rusya’nın çıkarlarına daha uygun.”

 Rusya’nın gövde gösterisi

 Yakın Doğu Üniversitesinden Prof. Ahmet Sözen de, soruna yalnızca Kıbrıs olarak bakılmaması gerektiğinin vurguluyor:

“Ruslar gövde gösterisi yapıyor. ‘Bensiz bir şey olmaz’ diyor.  Daha geniş anlamdaki satrancı da görmek lazım. Soğuk Savaş’tan sonra, arka bahçesi olarak gördüğü bölgeyi  Batı’ya kaptırdı. Buradan kaynaklanan kapanmamış bir hesabı var. Bunun yansımalarını, rövanş arayışlarını Ukrayna’da gördük. Ortadoğu’da da Soğuk Savaş döneminde çok etkindi. Bu etkinliği de Suriye üzerinden yeniden kavuşmak istiyor. Doğu Akdeniz’de de Kıbrıs üzerinden. “

Kıbrıs’ta çözüm yeni bir dünya düzeni demek

Kıbrıs’ta yapılan çözüm müzakerelerinin merkezinde Doğu Akdeniz’de bulunan enerji kaynakları var. Adadaki çözüm, Avrupa’nın enerji güvenliğinde Rusya’ya daha az bağımlı olması anlamına geliyor.

Ada açıklarında bulunan ve hem Kıbrıslı Türklerin hem Rumların yaptığı keşif ve sondaj çalışmaları nedeniyle 2014'te görüşmeleri çıkmaza sokan doğalgaz rezervi, enerji devi ülkelerle karşılaştırıldığında çok büyük bir miktar değil. Dünya doğalgaz piyasası için Güney Kıbrıs açıklarındaki gaz çok büyük bir miktar sayılmasa da, enerji güvenliği açısından dikkate alınması gereken bir rakam.

Kıbrıs sorunu üzerine çalışan akademisyenlerden Mehmet Hasgüler de Rusya’nın bölgede istikrarsızlıktan yana olduğunu düşünenlerden. Çünkü Kıbrıs’ta çözüm, Avrupa’nın enerji güvenliğine katkı sağlayacağı gibi, Türkiye-AB ilişkilerinin yeniden ivme kazandığı 29 Kasım’daki AB-Türkiye zirvesinin de ortaya koyduğu gibi adada çözüm bu alanda da hızlı ilerlemelere neden olabilir. Böyle bir dünya, Hasgüler’e göre, küresel güç olma peşindeki Rusya için neredeyse cehennem anlamına gelebilir.

ABD’nin de yapabilecekleri var

Adadaki müzakerelerde ilerleme kaydedildiği sık sık dile getirilse de geleneksel Rum pozisyonu adil bir çözüme yakın değil. Üstelik Güney’deki yabancı yatırımların yüzde 80’i Rusya’dan geliyor. Rum bankalarındaki paranın neredeyse üçte biri de Rus kaynaklı. Bununla birlikte, Ukrayna’dan sonra AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırımları nedeniyle Rus Dışişleri Bakanlığı verilerine göre, iki tarafın ticaret hacmi neredeyse yüzde 70 oranında azaldı. Bu konu Lavrov’un ziyaretinin önemli başlıklarından biri aynı zamanda.

Rumlar geleneksel olarak Ruslara bu kadar yakınken, Kıbrıs’a Perşembe günü gelecek olan ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin ne yapabileceği sorduğumuz Hasgüler’e göre, ‘paranın konuştuğu adada Maraş’ın açılması önemli bir araç olabilir.’

Mayıs 2014'te ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın da kapalı Maraş bölgesinin açılmasını gündeme getirmişti.
Hasgüler’e göre, adada kapsamlı görüşmelerden önce, bir paket halinde sunulması durumunda güven arttırıcı önlem olarak bu mümkün:

"Maraş’ta Türklerin de payı var. Maraş’ın yeniden canlandırılması bu çerçevede olacaksa, oradaki inşaat gelirleri paylaşılacaksa, ayrıca Maraş’ın açılması  karşılığında Ercan Havalimanı ve Mağusa limanın açılması, Kuzey’e doğrudan ticaretin başlaması karşılığında bu mümkün.”

Hasgüler’in altını çizdiği başka bir nokta da Türkiye’nin adaya su getirilmesinden kaynaklanan ‘yumuşak gücünün devreye sokulması’:

“Bu coğrafyadaki asıl sorun, enerjinin yanı sıra su kıtlığı. Suyun paylaşılması da önemli bir etken olacaktır.”