Yeni Kıbrıs Partisi (YKP), Birleşik Kıbrıs Partisi ve Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) temsilcilerinden oluşan Koalisyon, Avrupa Parlamentosu’ndaki 6 Kıbrıslı üyeden 5’i ile toplantı yaptı, görüş alışverişinde bulundu.

Toplantıda YKP Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlı ve Parti Meclisi üyesi Hamit Aygün, BKP Başkanı İzzet İzcan, KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil ve KTÖS Dış İlişkiler Koordinatörü Gizem Kavaz hazır bulundu. Lefkoşa’da AB Evinde, Cuma günkü toplantıya Avrupa Parlamenteri AKEL’den Takis Hadjigeorgiou ve Neoklis Sylikiotis, EDEK’ten Demetris Papadakis, DIKO’dan Costas Mavrides ve Dayanışma Hareketinden Eleni Theocharous katıldı. Brüksel’de olan DISY’den Lefteris Christoforou toplantıya katılamadı…

Toplantıda özellikle Gençlik Koordinasyon ofisi, ilahiyat koleji ve hız verilen İslami dayatmalar üzerine Kıbrıslı Avrupalı Parlamenterlere bilgi verildi, görüşler yazılı olarak da kendilerine takdim edildi. Toplantıda özelleştirmeler adı altında Türkiye’nin Kıbrıs’ın stratejik kurumlarına el konulması, siyasi olarak Kıbrıslı Türklerin iradesini ortadan kaldıracak ekonomik, sosyal ve kültürel protokollerin neler getireceği, adanın kuzeyindeki dini cemaatlerin faaliyetleri de Avrupalı Parlamenterlere aktarıldı.

Önümüzdeki günlerde Koalisyon, diğer AB ve BM organlarını da hem Kıbrıs’ta, hem de Kıbrıs’ın dışında ziyaret ederek, benzer bilgi paylaşımlarına devam edecek…

Koalisyonun, Kıbrıslı Avrupalı Parlamenterlere ilettiği mektup şöyle:

"Türkiye hükümetlerinin 1950’li yıllardan beri Kıbrıs ile ilgili sürdürdükleri sistematik asimilasyon ve entegrasyon politikaları kararlı bir şekilde devam etmektedir.

Kıbrıs’a öğretmenler gönderilerek başlatılan bu süreç milliyetçiliğin ırkçılığın Kıbrıs Türk toplumuna bir yaşam biçimi olarak benimsetilmesi ile başlamış, Türkçe’yi zorunlu kullanmak, Rumca konuşan Kıbrıslı Türkler’i cezalandırmak, köyler ve yerleşim yerlerinin isimlerini değiştirmek şeklinde devam etmiştir.

Adadaki toplumların şövenist ırkçı ve ayrılıkçıların kışkırtmaları ile birbirine düşürülerek 1974’te Türkiye’nin adamızın %36’sını işgal etmesine zemin yaratılmıştır.

Adamızın kuzeyinde tüm uygar dünyanın gözü önünde etnik temizlik yapılarak Kıbrıslı Türkler adanın kuzeyinde, Kıbrıslı Rumlar da güneyinde toplanmaya zorlanmışlardır.

Bu da yetmezmiş gibi 1949 Cenevre Sözleşmelerine aykırı olarak Türkiye’den adamızın kuzeyine nüfus aktarılmış, adamızın demografik yapısı bilinçli olarak taşınan nüfusla değiştirilerek Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesi gasp edilmiştir. Yapılan sistematik nüfus akımı devam etmekte olup,  kuzeydeki nüfus bilinmemekle birlikte, Türkiye’den taşınan nüfusun Kıbrıslı Türk nüfusunun üç katı olduğu okullardaki öğrenciler arasında yapılan çalışmalarda ortaya çıkmıştır.

Özellikle Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’ın lideri olduğu AKP hükümetinin gelişiyle birlikte asimilasyon politikalarına hız verilmiştir. Adamızın kuzeyine Türkiye’den kumarhanelerin taşınarak kara para aklama merkezi haline getirilmesi, Kıbrıslı Rumların taşınmaz mallarının yağmalanması, Sünni İslam baskıları ile Kıbrıslı Türklerin inançlarına müdahale edilmesi bu döneme rastlamaktadır.

Son dönemde adamızın kuzeyindeki kukla parlamento ve kukla hükümetler aracılığı ile “koordinasyon ofisi” adı altında yapılan bir dayatma ile;

1.         Adamızın kuzeyindeki spor ve gençlik daireleri işlevsiz bırakılacaktır.

2.         Gençlik ve sporla ilgili tüm proje ve uygulamalar Türkiye’nin kontrolüne verilecektir.

3.         Ofis Türkiyeli bir başkan tarafından yönetilecektir

4.         Tüm ofis çalışanları Türkiye tarafından istihdam edilecektir.

5.         Tüm ofis çalışanlarının diplomatik dokunulmazlıkları olacaktır.

6.         Bu ofis istediği tüm bilgilere ulaşma hakkına sahip olacaktır.

7.         Tüm gençlik kampları ve tüm öğrenci yurtları bu ofis tarafından yönetilecektir.

Görüleceği üzere Türkiye adım adım adamızın kuzeyini işgal ve istila ederek Türkiye’ye entegre ve Kıbrıs Türk toplumunu asimile etmek için uğraşlarını aralıksız bir şekilde devam ettirmektedir.

AB vatandaşı olan işgal karşıtı Kıbrıslı Türkler’in verdiği mücadeleye AB’nin desteğini beklemekteyiz."