KKTC’nin kuruluş yıldönümünü “kınamak” için Rum tarafında 16 Kasım’da “protesto” yürüyüşü düzenleyen lise-üniversite öğrenci gruplarının güzergahları üzerinde buldukları KKTC plakalı araçlara yaptıkları ve iki Kıbrıslı Türk’ün de yaralandığı saldırı olaylarına karıştıkları için tutuklananların sayısı 15’e yükseldi.

Politis, tutuklanan 15 öğrencinin tamamının Cikko-A Lisesi öğrencisi olduklarına işaret ederek aleyhlerine dava okunan öğrencilerin serbest bırakıldığını, davanın görüleceği gün mahkemeye çıkarılacaklarını yazdı.

Gazete Rum polis kaynaklarına dayanarak, saldırı olaylarıyla ilgili başka tutuklama yapmasının beklenmediğini kaydetti.

Öğrencilerin tamamının Cikko-A Lisesi’nin çeşitli sınıflarına devam ettiğine işaret eden gazete, bugün derslerine girecek öğrencilerin, suçlu bulunmaları halinde hapis cezası da alabileceklerini bildirdi.

Habere göre olaylarla ilgili daha önce tutuklanan 4 öğrenci, Kıbrıslı Türklere saldırı olaylarına karıştıklarını itiraf etti, bunlardan biri gönüllü ifade de verdi. Daha sonra tutuklanan 11 öğrencinin,  saldırılara karıştıklarını kabul etmemelerine rağmen, karıştıklarına dair şahadet, videolar ve fotoğraflar var.

CİKKO-A LİSESİ...

Kıbrıslı Türklere saldırıların farklı öğrenciler tarafından üç ayrı nokta gerçekleştirildiğini hatırlatan gazete bu durumun “saldırının önceden planlanmış ve örgütlü olduğunu” gösterdiğine dikkat çekti, özetle şunları yazdı:

“Cikko-A Lisesi öğrencileri barikatlarda düzenlenen kınama etkinliklerine katılmadılar, küçük gruplar halinde okul etrafına dağılıp Kıbrıs Türk plakalı araba aramayı seçtiler. Saldırılar körlemesine oldu çünkü saldırdıkları arabalardaki Kıbrıslı Türkleri tanımıyorlardı. Şüpheli öğrencilerin aşırı gruplarla bağlantıları olup olmadığını ve saldırıların ardında beyin takımı bulunup bulunmadığını araştırıyor.

ELAM pazartesi günkü Kıbrıslı Türklere saldırılara katılmadığını, bu tür olaylara katılanları da kutlamadığını açıkladı. ELAM açıklamasında, tutuklanan 15 öğrencinin okuduğu okulun (Cikko-A Lisesi) Müdürü ve OELMEK (Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası) Başkanı ile aynı argümanı kullandı. Yetkililerden, İsak ve Solomu’nun katillerinin Kıbrıs makamlarına teslim edilmesini istediler.

ELAM, ‘öyle bir kınama furyası koptu ki, gören de ilk günahı onların işlediğini sanır’ diyerek tutuklanan öğrencilere destek beyan etmekten de çekinmedi. Cikko Lisesi’nden bazı öğrenciler tutuklu öğrencilerin ELAM destekçisi olduğunu söylemesine karşın polis tutukluları ELAM’la ilişkilendirmiyor.”

Haravgi, OELMEK Başkanı Taliadoros’un büyük partilere (DİSİ ve AKEL) devlet okullarını sürtüşmelerinin dışında bırakma çağrısı yaparken, pazartesi günü Kıbrıslı Türklere saldırıdan tutuklanan 15 öğrenciden 11’inin Taliodoros’un müdürü olduğu okulda okuduğunun ortaya çıktığına işaret etti, özetle şunları yazdı:

“Grivasçılığı savunan ve sürekli anma törenleri düzenleyen malum aşırı sağ örgütün söz konusu okula ‘nüfuz ettiği’ yolunda bilgiler var. Bilgilere göre söz konusu okulda milliyetçi, ırkçı davranışları destekleyen çok sayıda öğrenci bulunuyor. ELAM’ın Cikko-A Lisesi’ndeki faaliyetleri –bize söylendiğine göre- gizli de değil. 

Okuldaki milliyetçilik ve kincilik sorununun derinliği Kıbrıslı Türklere karşı son saldırı olaylarından sonra ortaya çıktı. Maalesef bu okulda milliyetçi cephelerin kayıtlı faaliyeti bulunuyor hem de Eğitim Bakanlığı’nın Kıbrıslı Türkler ve Rumlar arasında barış ve birlikte yaşama kültürünü geliştirmek istemesine rağmen...”

Gazete, Rum Eğitim Bakanı Kostas Kadis’in, saldırı olaylarına karışan öğrencilerin okul kuralları temelinde de cezalandırılacağını belirterek, bunlardan bazılarının disiplinsizlik sicili de bulunduğunu söylediğini yazdı.

“FAŞİZM YENİDEN OKULLARIMIZDA KULUÇKADA”

Gazetenin “Okullar İktidardakilerin Çiftliği Değil” başlıklı haberine göre AKEL Eğitim Bürosu Başkanı Hristos Hristofidis “aşırı sağ örencilerin geçen pazartesi Kıbrıslı Türklere saldırıları, yılan yumurtası faşizmin, yeniden okullarımızda kuluçkada olduğunu bir kez daha gösterdi” vurgusunu yaptı.

“Yılan yumurtasını, kamusal alanda sıkça bulunan siyasi tercihler ve milliyetçi-şoven söylemler de kutsallaştırıyor” diyen Hristofidis, iktidardakilerin suçsuz olmadığına işaret ederek özetle şunların altını çizdi:

“Çünkü okullarımızda Kıbrıslı Türklerle Rumların barış içerisinde birlikte yaşaması kültürünü ileri götürmek –bu yöndeki söylemleri sözde kalıyor- yerine Grivasçılığı ve kinciliği ileri götürüyorlar. Bu aşırı sağ örgütlerin web sitelerine bir göz atıldığında her birinin temel ideolojisinin Grivasçılık olduğu görülür. İktidardakiler ve özellikle Eğitim Bakanlığı, kendi siyasi taleplerini dayatmak için okullarımız ve öğrencilerimiz çiftlikleriymiş gibi hareket ediyor.”

KADİS: “EĞİTİMİ PARİTZANLAŞTIRMAYIN”

Öte yandan Simerini “’Öğrencileri Karıştırmayın’ Eğitim Bakanlığı’ndan Eğitimin Partizanlaştırılmaması Çağrısı” başlıklı haberinde “Tüm Kıbrıs Ortaokul-Lise Öğrencileri Eşgüdüm Komitesi”nin (PSEM) 10 üyesinden 5’inin bugünkü PSEM liderliğini tanımadığını beyan ederek yönetim yapısının değiştirildiği şikayetinde bulunduğu ortak açıklamasının Eğitim Bakanı Kadis tarafından eleştirildiğini yazdı.

Habere göre Kadis öğrencilerin kaleme alması gereken açıklamaların “siyasi parti bürolarında yazılmış olduğunu” belirterek “siyasi partilerin okullara bu kadar müdahale ettiğini görmenin üzücü olduğunu” söyledi.

“EĞİTİM BAKANLIĞI GRİVAS SIĞINAĞINA ZİYARET GENELGESİNİ GERİ ÇEKSİN”

Gazete PSEM’in 5 üyesi tarafından yapılan açıklamada Eşgüdüm Komitesi’nin yeni liderlik oluşumunun Eğitim Bakanlığı’nın dayatması olduğuna ilişkin eleştiriler dışında, şu ifadelere de yer verildiğine dikkat çekti:

“Öğrencilerin şiddet görüntüleriyle en iyi başa çıkma yönteminin okul içerisinde pedagoji olduğuna inanıyoruz. İlaveten Eğitim Bakanlığı’nın öğrencilerin Grivas sığınağına gezileriyle ilgili genelgesinin de geri çekilmesini istiyoruz çünkü bu şekilde okul içlerinde kin, milliyetçilik-şovenizm ve ırkçılık görüntüleri ortaya çıkıyor. Eğitim Bakanlığı manipülasyon oyunlarını bıraksın ve biz öğrencilere demokrasiye ve adalete ve halkımızın çözüm ve yeniden birleşme mücadelesine saygıyı her şeyden önce kendi tavır ve davranışlarıyla aktarsın.”