Kıbrıs’la ilgili son dönemde artan müzakere trafiği, gözlerin tekrar Ada’ya dönmesini sağladı. Kıbrıs’ın iki tarafından liderlerin verdiği ılımlı mesajlar, Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve AB yetkililerinin görüşmeleri kolaylaştırıcı açıklamaları, barış için umutların yeniden yeşermesine ön ayak oldu.

Yaklaşık 30 yıl süren görüşmelerin ardından Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın "Kıbrıs Sorununa Kapsamlı Çözüm için Zemin" başlığı taşıyan planı, 24 Nisan 2004’te referanduma sunulmuştu. Adalı Türkler’in kabul ettiği planı Kıbrıslı Rumlar reddetti. Annan planı olarak bilinen bu çözüm metninin uygulamaya konulamamasının ardından Kıbrıs’ta barışın sağlanması için müzakereler hala sürdürülüyor.

EKONOMİ İLE İVME KAZANDI

İngiliz Guardian gazetesi, nisan ayında yayınladığı başyazısında Kıbrıs’ın ekonomik açıdan yaşadığı sıkıntılara vurgu yaparak, “yıllar sonra ilk defa iki tarafın da barış için bu kadar istekli olduğunu” kaleme aldı. Ada’da bulunan petrol ve doğalgaz yataklarının iki tarafa da iyi gelecek ekonomik bir reçete olarak ön plana çıkması, barış için önemli bir sebep olarak gösteriliyor.

HELLİMDE BİLE ANLAŞILDI

AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in geçen ay düzenlediği Kıbrıs ziyaretinın ardından hellim peynirinin AB Komisyonu’nda Rumca ve Türkçe "halloumi/hellim" olarak Kıbrıs'ın bütününe ait bir ürün şeklinde korunması için tescil başvurusunda bulunması bile olumlu bir adım... Juncker, hellim peynirinin iki dilde tescilinin tarafların ortak çalışma arzusunu gösterdiğini dile getirdi. 

BAZI GÖRÜŞ AYRILIKLARI

Kıbrıs temsilcisi ve yazar Sefa Karahasan, görüşmelerin kritik bir aşamada olduğunu vurguluyor. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’in yoğun bir süreçten geçtiğini belirten Karahasan, “Müzakerelerde yönetim başlığının ardından sıra mülkiyet ve toprak konusuna geldi. Yönetim başlığı tam bir sonuca bağlanmasa da bir görüş birliği var; Annan planındaki gibi olması bekleniyor. Açıkça ifade etmeseler de Rum tarafı dönüşümlü başkanlık noktasına sonunda gelecektir. Bunu şimdi dile getirirlerse büyük tepki toplarlar” açıklamasında bulunuyor.

Karahasan’a göre en önemli başlık ise mülkiyet ve toprak: “Mülkiyet ve toprak konusunda anlaşma sağlanırsa yönetim ve güç paylaşımı bir şekilde halledilir. Rumlar, mülkiyet ve toprak konusunda 1974’den önceki ilk sahiplerin söz hakkını bulundurması gerektiğini düşünüyor. Ancak böyle olursa Türklere küçük bir alan kalır. Akıncı ise şu an kullanan kişilerin söz sahibi olması gerektiğini vurguluyor; aynı zamanda bağımsız uzmanlardan oluşan uluslararası bir kurumun oluşturulmasını öneriyor. Mülkiyet sorunu halledilirse çözüm çok yakın.”

"RUMLAR SEÇİMDEN ÖNCE ŞAHİNLEŞİR"

Karahasan, iki liderin müzakerelere bu hızda devam etmesi halinde yıl sonuna kadar bir planın ortaya çıkabileceğini belirtiyor. 2016’nın mayıs ayında Rum tarafında seçimlerin düzenleneceğini belirten gazeteci, seçimlere kadar planın netleşmemesi halinde Anastasiadis’in şahinleşebileceğini belirtiyor.

EURO'YA GEÇİŞ PLANI

Annan planının oluşturulduğu dönemden bile daha kuvvetli bir çözüm arzusunun bulunduğunu dile getiren Karahasan, “Liderler çözüm istiyor; Türkiye ciddi bir şekilde çözüm istiyor; AB ve ABD çözüm istiyor. Doğalgazı kullanmak ve dağıtmak konusunda sıkıntı var. Mülkiyet ve tazminat açısından gelecek bir maliyet olsa da; doğalgaz ve su meselelerinin çözülmesi, barışın gelmesiyle yatırımların artması, bu olumsuz etkileri olumluya dönüştürecektir. Euro’ya geçiş konusunda bile planlar yapılıyor” diyerek sözlerini tamamlıyor.

ANNAN PLANI'NDAN DAHA İYİ OLABİLİR Mİ?

ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ise bu kadar umutlu değil. Yıllardır Kıbrıs barış görüşmelerini yakından takip eden ve bu konuda düzenlenen uluslararası konferanslara katılan Bağcı, “Nihai hedef Ada’nın birliği ise bu çok uzun bir süre alacak. Rumlar bu işi ‘yemek usulü’ halletmek istiyor. ‘Önce çorba, sonra başlangıçlar, ana yemek ve tatlı gelsin’ diyerek yavaş yavaş, geniş bir zamana yayarak bu işi halletmek arzusundalar. Ancak bir süre belirlemezseniz bu iş bitmez. Neyi hedefliyorsunuz ve ne kadar süre verebilirsiniz?” diyor.

Ada’ya su getirilmesinin önemli bir adım olduğunu vurgulayan Bağcı, “Ada’da tek bir devlet mi istiyorsunuz yoksa federasyon mu? Bu soruya cevap verilmeli. Akıncı’nın 1974’den sonra Ada’ya gelenlerin gitmeyeceğini söylemesi olumlu bir adım. Tabii ki görüşmelerin olması çatışmadan daha iyidir. Ancak Annan planından daha iyi bir plan nasıl yapacaklar?” açıklamasında bulunuyor.

HAYALDEN GERÇEĞE

Annan planının referanduma sunulduğu 2004 yılında barış isteyen Rumlar ve Türkler olarak “hayalperestler” kategorisinde yer aldıklarını belirten öğretim görevlisi, bugün ise “karamsar değil gerçekçi” olduğunu aktarıyor. Bağcı, “Barış olacaksa bir an evvel olmalı. Diğer yandan Rum tarafının Kuzey’den ekonomik bir beklentisi yok. Petrol ve doğalgaz paylaşımı konusunda ise bir sıkıntı var. 10 yıl önceye göre daha iyi bir duruma gelinmiş olsa da süreç hızlanmalı” ifadesinde bulunuyor. (Habertürk - Business)