Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin dış politikasını ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi. Kılıçdaroğlu, AKP iktidarı döneminden bazı istatistikler de vererek "Türkiye’deki çürümüşlüğü topluma anlatıyorum" dedi.

"Yüreği işkembesine inmiş"

Kılıçdaroğlu’nun "diktatör bozuntusu" sözlerini yargıya taşıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu için, "Bu namus ve şeref fukaraları için vakit harcamak bana zül geliyor. Ama karşımdaki kişinin cevap vermediğimde kendisinin haklı olduğunu düşünecek ve hatta buna inanacak kadar cahil ve ahlâksız olduğunu bildiğim için mecburen temas etmek zorundayım. Bazı insanlar vardır ya hani yüzüne tükürsen, 'yağmur yağıyor herhalde' der. Bu da işte böyle pişkin bir tip. Cehaletin ve çirkefliğin bir araya toplandığı kişiye hiçbir sözün kâfi gelmediğini görüyoruz" demiş; "Aslında bu zatın asıl karın ağrısını ortaya dökerim ama ben bu konuları konuşmaktan hicap duyuyorum" ifadelerini kullanmıştı.

Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, "Kendisine salı gününe kadar izin veriyorum. Şu karın ağrısı işini bir açıkla. Açıklamazsan salı günü cevabını alacaksın" demişti. Erdoğan'ın söylediği "Sen benim rakibim olamazsın" sözlerine de Kılıçdaroğlu, hakaret davası açılmasına sebep olan "diktatör bozuntusu" sözünü yeniden kullanarak yanıt verdi:

"Ben onun karın ağrısını biliyorum. Açık ve net söylüyorum ve kendisine sesleniyorum. Ey diktatör bozuntusu benim karnım ağrımıyor, benim yüreğim ağrıyor. Ülkenin bir bölgesi Iraklaştı, Suriyelileşti, yüz binlerce insan evini barkını terk etti. Memleketin gencecik çocukları şehit oluyor her gün. Benim yüreğim ağrıyor."

"Yüreği işkembesine indiği için bunda yürek yok. 17-25 Aralık’ta yediklerinin midesinde yarattığı sıkıntıları gayet net biliyorum. Ben senin rakibin olamam çünkü sende işkembe bende de yürek var."

"Bir ülkenin cumhurbaşkanı böyle eleştirilmemeli, doğrudur. Ama hak etmiyorsa eleştirilmemeli. Vatandaşın haklarını korumak için eleştirmek zorundayım. Ben hangi kurala uyacaksam sen de uyacaksın. Ben ettiğim yemine sadık kalıyorum, sen kalmıyorsun. Ya anayasal sınırları içine çekilir, tarafsızlığını korur saygı görür, ya da ben eleştirmeye devam edeceğim."

"Terbiyen müsaade etseydi ne olacaktı bu memleketin hâli?"

"Siyasilerin ahlâk üzerinde durmasının bir zorunluluk olduğunu, toplumun temelinin ahlâk olduğunu" söyeyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın bazı sözlerini hatırlattı:

"‘Ananı da al git’ diyen o, ‘niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü, ahlâksız, şerefsiz, rezil, cibilliyetsizler, edepsizler, cahil ve ahlâksız, boyunlarındaki tasmalardan kurtardık (gazetecileri), gavur İzmir, çirkef, kitap taşıyan merkepler, alçaklık, adilik…’ Bunları söyleyen ben değilim, söyleyen o. Cumhurun başkanı olan kişi böyle konuşursa ne olacak bu memleketin hâli?"

"Benim terbiyem müsaade etmediği için ben ona cevap vermiyorum diyor. Lafa bakın. Ya terbiyen müsaade etseydi ne olacaktı bu memleketin hâli? Nasıl söylüyorsun bunları?"

"İtibarımızı kazanmak için her şeyi yapmaya hazırız"

AK Parti hükümetinin dış politikasını bir kez daha eleştiren Kılıçdaroğlu, 29 Ocak’ta Suriye’nin geleceğini görüşmek üzere başlaması planlanan Cenevre görüşmelerine PYD’nin davet edildiğini söyledi. Türkiye’nin itibarını kaybettiği görüşünü tekrarladı, itibarı kazanmak için CHP’nin destek olmak istediğini belirtti:

"Önümüzdeki günlerde yine bir toplantı yapılacak Cenevre’de. Eğer orada gerçekten de Türkiye’nin çıkarlarını koruyan bir politika güderlerse biz onları destekleriz. Türkmenleri de masaya oturtabilirlerse, o zaman Suriye sorununun çözümünde kesintisiz destek oluruz."

"Sakın bir daha ağzına kırmızıçizgiler lafını alma. Bir gün kırmızıçizgimiz diyorsun, ertesi gün bir bakıyoruz tam tersi olmuş. Fırat’ın batısına geçilmeyecekti, geçildi. PYD masaya oturmayacaktı e davet ettiler. Siz Salih Müslim’i hangi gerekçeyle Türkiye’ye davet ettiniz? Şimdi diyorsun ki o terörist. Hangi gerekçeyle davet ettin? Üstelik bir değil birden fazla. Senin politikan havada kalmıyor mu? İtibarı kaybolan bir Türkiye ile karşı karşıyayız. İtibarımızı kazanmak için bizden ne istiyorlarsa her şeyi yapmaya hazırız."

Davutoğlu’nun Berlin ziyaretinde Merkel’e CHP’yi şikâyet ettiğini söyleyen Genel Başkan, AB’den gelecek üç milyar Euro karşılığında tavizler verilmesine de karşı olduğunu belirtti:

"Düşünün bir ülkenin başbakanı yurt dışına gidiyor ve ana muhalefet partisini şikâyet ediyor. Eline ne geçecek? Üstelik doğruyu söylemeyerek. Merkel’e diyor ki ‘Suriye’den göçmenler geldi, muhalefet bunları göndereceğiz dedi’. Bari yalan söyleme. Bizim doğrumuz, Suriyelileri göndereceğiz ama ne zaman? Suriye’de barış sağlandığı zaman."

"Kaldı ki ben yurt dışına gittiğimde Türkiye’nin mülteciler konusunda elinden gelen her çabayı gösterdiğini söyledim, Türkiye’yi bu konuda suçlayamazsınız dedim. Göç başlayınca Avrupa’ya etekleriniz tutuştu, bunun sorumlusu sizsiniz. Ben açık söyledim. O söyleyememiş, kalkmış CHP’yi şikâyet ediyor."

"3 milyon avroya toplama kampına dönmesine de karşıyız. Türkiye kendi iradesini satmamalıdır."

"Türkiye’deki çürümüşlüğü örneklerle anlatacağım"

"Sayın Erdoğan ile aramızda bir tartışma var" diyen Kılıçdaroğlu, "Bu fırsatı kullanarak Türkiye’deki çürümüşlüğü tek tek örneklerle topluma anlatacağım" dedi:

"Ben şimdi sizlere bazı örnekler vereceğim. 13 yıldır bunlar ülkeyi yönetiyor. Toplumdaki çürümüşlüğü bugüne kadar kimse çok açık net toplumun önüne koymadı."

"Birincisi, bugün Türkiye’de her dört kişiden biri depresyonda. Anti-depresan ilaç kullanım sayısı bir yılda 26 milyon."

"İkincisi, boşanma olayları hızla artıyor. Aileye önem veriyoruz diyorlar ya, rakam vereyim size. Yüzde 37.3 boşanma olaylarındaki artış, 2002-2014 arası. Kadına yönelik şiddet yüzde 1400 arttı. 6 milyonu aşkın işsizimiz var."

"Üç, intihar olaylarındaki artış. Gençlerimiz gelecek göremiyorlar."

"Dördüncü de uyuşturucu sorunu. Son 13 yılda yaygınlaşan uyuşturucu Türkiye’nin başına bir bela olmuştur. Din, iman edebiyatı yapıyorlar. Son 13 yılda toplum ahlâki temeller olarak sarsılıyor. Uyuşturucu bağımlılığında artış oranı yüzde 678. Cezaevlerinde uyuşturucu ticaretine girenlerin sayısındaki artış yüzde 375. Uyuşturucu kullanma yaşı 10’a indi. Biz bunu meclise taşıdık, incelenmesine gerek yok dediler. Bize göstermedikleri, toplumdan sakladıkları gerçeklerdi. Artan fuhuş. Yüzde 790 oranında artış var. 300 bini aşkın kadın fuhuş çetelerinin elinde fuhuş ticareti için kullanılıyor. Adalet, kalkınma, aile bunların neresinde? Suç oranlarında da patlama var. Cezaevlerinin tamamı tıklım tıklım. Artık yüzde 437. Adam öldürme suçundaki artış yüzde 261. Cinsel tacizlerin sayısındaki artık yüzde 449, çocukların cinsel istismarındaki artış yüzde 434."

Kaynak: Al Jazeera