Suna Erden

Anayasada kıyıların korunması güvence altına alınırken, belediye sınırları içinde olan kıyılardaki faaliyetlerin ise yasa ile düzenleneceği belirtiliyor. Anayasanın öngördüğü İmar Yasası ve Kıyılar Yasası olmadığı için kıyılar yağmalanmaya açık hale geliyor. Ülkenin birçok bölgesindeki kıyılarda gelişi güzel yapılanmalar olurken, Girne-Alsancak bölgesindeki sahil şeridinde özel bir villanın çevresine örülen duvar dikkati çekiyor. Anayasa denize 100 metre kala yapılanmayı yasaklarken ve yasalar çerçevesinde yapılanma olması halinde ise bunun sadece kamu yararı için olabileceğini belirtirken tüm kurallar hiçe sayılıyor. Konuyla ilgili Star Kıbrıs’a konuşan Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri Doğan Sahir, kıyıların korunmasının Anayasa güvencesi altında olduğunu ancak 38.maddenin 3.fıkrasında belirtilen İmar Yasası ve Kıyılar Yasası çıkarılmadığı için kıyıların istismara açık olduğunu ifade etti. Sahir, “Yasalardaki bu büyük boşluktan dolayı kıyılar talan edildi. Biz çevre örgütleri olarak yasaların bilerek yapılmadığını düşünüyoruz. Kıyılar, yasalar olmadığı için yağmaya açık durumda bırakıldı ve bu bilerek yapıldı” şeklinde konuştu. 

ANAYASA KIYILARIN KORUNMASINI HÜKMEDİYOR 

Anayasa’nın 38.maddesi kıyıların devletin hükmü ve tasarrufu altında olduğunu ve yalnız kamu yararı için kullanılabileceğini düzenliyor. Aynı maddenin 2. fıkrasında belediye sınırları dışındaki kıyıların 100 metrelik şeridi içerisinde kalan bölgede yalnız devlete ait çok gerekli ve kamu yararına tesislerin kurulabileceği belirtiliyor. Yine 38.maddenin 3.fıkrasında ise “belediye sınırları içindeki kıyıların korunması ve yüz metrelik kıyı şeridi içinde kalan bölgede inşa edilebilecek yapı ve tesisler ile mevcutların durumu, kamu yararının ve kent planlamasının gereklerine uygun olarak yasa ile düzenlenir” ibaresi yer alıyor. 

KIYILAR YAĞMAYA AÇIK 

İşte bu 3.fıkrada belirtilen yasalar yapılmadığı veya yapıldığı halde yürürlüğe koyulmadığı için kıyılar yağmaya açık hale geliyor. Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri Doğan Sahir, kıyıların korunmasının Anayasa güvencesi altında olduğunu ancak 38.maddenin 3.fıkrasında belirtilen İmar Yasası ve Kıyılar Yasası çıkarılmadığı için kıyıların istismara açık olduğunu ifade etti. Sahir, ülkede gün geçtikçe yasa dışı yapılanmanın arttığını ifade ederek, bunun nedeninin, “Başıboşluk, yasa tanımamazlık, denetimsizlik” olduğunu söyledi. “Kelimelerin bittiği noktadayız” ifadesini kullanan Sahir, Anayasanın 38.maddesinin kıyıları koruma altına aldığını belirtti. Sahir sözlerini şöyle sürdürdü: “Anayasanın 38.maddesinin 3.fıkrasında belediye sınırları içindeki kıyıların korunması ve yüz metrelik kıyı şeridi içinde kalan bölgede inşa edilebilecek yapı ve tesisler ile mevcutların durumu, kamu yararının ve kent planlamasının gereklerine uygun olarak yasa ile düzenlenir” ibaresi yer alıyor. Bizim ülkemizde her taraf belediyeye bağlı durumda. Buna rağmen belediyelerin İmar Yasası yok, Kıyı Yasası da hazırlandığı halde yürürlüğe konmadı. Bu yozlaşmayı hızlandıran, denetimi zorlaştıran bir yapıya neden oldu. Yasalardaki bu büyük boşluktan dolayı kıyılar talan edildi. Biz çevre örgütleri olarak yasaların bilerek yapılmadığını düşünüyoruz. Kıyılar, yasalar olmadığı için yağmaya açık durumda bırakıldı ve bu bilerek yapıldı.” 

ÇEVRE YASASINA DA UYULMUYOR 

Kıyıların korunmasının Anayasa güvencesi altında olduğunu kaydeden Sahir, ayrıca Çevre Yasası’nda ise denizlerin temizliğinin korunmasının esas alındığını ifade etti. Çevre Yasası’nda “bir akiferin, dere, dere yatağı veya kıyı şeridinin 500 metre yakınına yeni bir septik tank veya emici kuyu inşa etmek yasaktır” maddesinin yer aldığını kaydeden Sahir, kıyılara yakın yapılan otellerin veya şahsi yapıların atıklar için kuyu açtıklarını belirtti. Sahir, “Denizin 500 metre yakınına septik kuyu açılması yasa ile yasaklanırken, denizin dibinde yapılan villalar, oteller aynı zamanda kuyu da açmak zorunda kalıyor. Bunu yapanlara ise ceza olarak bir asgari ücret para cezası veriliyor. Zaten böyle lüks yerler yapan insanlar, “Bir asgari ücret verip, kuyu da açarım” diyor ve ona göre yasaları umursamıyor” şeklinde konuştu. Sahir, ayrıca otellerin özel arıtma sisteminin olmasının zorunlu olduğunu ifade ederek, “Otellerin arıtması var mı yok mu düzgün bir denetim yapılmıyor. Atıklar otellerden denize dökülüyor. Ve buna herkes göz yumuyor” dedi. 

BİR UÇTAN DİĞER UCA 

Ülkede Yeşilırmak’tan Karpaz’a kadar yasa dışı yapılanma olduğunu ifade eden Sahir, kıyıların bozulup tahrip edildiğini, bunların devletin gözü önünde yapıldığını söyledi. Devlete büyük görevler düştüğünü kaydeden Sahir, aynı zamanda yürürlükteki çevre yasasına göre belediyelere de sorumluluk düştüğünü ifade ederek, hiçbir yetkili makamın üstüne düşeni yapmadığını dile getirdi. 

MÜHÜR ÇÖZÜM DEĞİL 

Kaçak ve yasa dışı yapılanmalara zaman zaman müdahale edilse de belediyelerin bu yapıları sadece mühürlediğini ifade eden Sahir, yürürlükte olan yollar ve binalar yasası fasıl 96’a göre bu yapılanmaların yıktırılması gerektiğini söyledi. Sahir, “Mühür vurulan yasa dışı yapılar daha sonra yeniden faaliyete geçiyor. Daha doğrusu siyasi kanattan kendine torpil bulan mührü söküp işine devam ediyor” dedi.