Özge Kizir

İcra sisteminin doğru olmadığını vurgulayan Vakıflar Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Hasan Yücelen, “Kontrolsüz bir finansal yapı vardır. Çünkü siz icrayı veya tahsilatı hızlandırdınız, diğer taraftan sert kurallar koymazsanız korkunç kazanç elde edenlere yardımcı olacaksınız” dedi. 

Kartal Harman’ın sunup yönettiği ‘Ayaküstü 1 Saat’ programının konukları Vakıflar Bankası Genel Müdürü Cengiz Erçağ ve Vakıflar Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Hasan Yücelen oldu.

Vakıflar Bankası Genel Müdürü Cengiz Erçağ, ekonomik protokolü finans sektörü açısında değerlendirdi. Erçağ, “Ekonomik program imzalandı ve tabii ki çok tartışılan bir program oldu. Burada amacın ne olduğu çok önemlidir. Finansal sektörünün yapısının güçlendirilmesi ve ekonomik yapıya katkısının artırılması temel hedefinden hareket edildiğinde özellikle protokol içerisinde ‘eylem 1’ dediğimiz yeni Bankalar Yasası’nın gözden geçirilerek yürürlüğe konulması konusu vardır. Üzerinde çok çalışmalar yapılmış ve güncellenmiştir” dedi.

“Suç Gelirlerinin Aklanması ve Önlenmesi Yasası’nda AB direktifleri gündeme gelecektir”

Eylem 2’ye dikkat çeken Erçağ, “Hazırlanmış ve bir türlü yürürlüğe konmayan bu finansal kiralama dediğimiz faktör ve çalışma esasları protokolde yasa düzeltilecekti diyor. Bu tabii ki murat edilen ve özlenilen bir şeydi. Özellikle finansal kiralama faktöring konusunda ülke olarak bugün çok geride kaldık. Suç gelirlerinin aklanması ve önlenmesinden bahsediliyor. Burada tabii ki Suç Gelirlerinin Aklanması ve Önlenmesi Yasası ile uluslar arası standart ve AB direktifleri gündeme gelecektir. Kara para ile mücadele konusunda önemli bir gelişme ve adım atılacaktır. Bu konuda eksiklerimiz mutlaka vardır” şeklinde konuştu.

“Uluslar arası standartlara uygun ve bakıldığında IBAN numarası verilemiyor”

Sıkı kara para denetimi konusunda açıklamada bulunan Erçağ, “Tanınmamanın verdiği dezavantajla sıkı kara para denetimi içerisinde muhabir ilişkimiz donduruldu. Çünkü uluslararası standartlara uygun ve bakıldığında IBAN numarası verilemiyor. Bu IBAN numarasının olmayışı sizin para transferinizin tanınması durumu karşımıza çıkıyor. Bu sayede bütün muhabir ilişkilerinde sıkıntı çıkıyor. Bu parayı direkt transfer yapamıyorsunuz. Başka bankalar aracılığıyla yapabiliyorsunuz. Bu konuda da ciddi adımlar atılabileceği düşüncesindeyim” ifadesini kullandı.

“Yeni Bankalar Yasası uzun zamandır Meclis'te bekliyor”

Erçağ şunları söyledi: 

“Bir fabrikanın içerisinde çalışır pozisyonundaki bütün makineleri falan kiralama yönetimiyle ipotek alabiliyorsunuz. Buna karşılık para eden bir fabrikanın dört duvarı değildir. İçindeki malzemelerdir. Bunu bir türlü burada çözemedik. Yasası yapılmıştır fakat alt tüzükleri bir türlü hayata geçirilmedi. Bunun esası uygulanabilirliği olmasıdır.  Bununla beraber yeni Bankalar Yasası uzun zamandır mecliste bekliyor. Günün koşullarına göre değerlendirilmiş bir yasadır, fakat değişmesi gerekir. İcranın en başta sistemle ilgili hayat bulması ve düzenlenmesi mevcut çıkan yasaların özellikle 2013 29/12 sayılı yasanın o günün konjonktürüne göre oluşmuş bir yasadır. Bu yasanın getirisi ve götürüsü noktasında ana parayı alacak bir pozisyon yaratıldı ve tartışılıyor.” 

“Yeniden rollerin değişmesi süreci başladı”

Dünyada bir şekillenmenin olduğu belirten Erçağ, sözlerine şöyle devam etti: “Ben her zaman büyük resme bakmayı severim. Dünyada bir şekillenme vardır. Bütün dünyada değişim rüzgârları esiyor. Orta Doğu’dan tutun da Avrupa’nın içine kadar yeniden rollerin değişmesi süreci başladı. Aslında bugün karmaşıklıkların sebebi budur. Biz KKTC ve Türkiye olarak bunun neresindeyiz. Aslında ekonomik protokol ile bunun yeniden yapılandırılması gündemdedir. 

“Biz dertlerimizi söyledik ve bunlar protokolde yer aldı”

Türkiye’den gelen heyetlerle 6 ayda bir görüşüyorum. Bunun icrayı konuştuğumuz finans sektöründe 4 buçuk yıl öncesinde başlayan bir çalışmanın ürünüdür. Biz dertlerimizi söyledik ve bunlar protokolde yer aldı. Geçmiş protokolde yer alıyordu, ama bu kadar ses getirmiyordu. Bir bakıyoruz ki hiç ödemek istemeyenleri koruyan yasalar geldi gündeme. Farkındaysanız düzenli taksit ödeyenlerin enayi olduğu bir süreç yaşanıyor.”

Yücelen: “Yeni Bankalar Yasası bankaların vasfını yitirmesini sağlayan bir yasadır”

Yücelen, yeni Bankalar Yasası’nın bankaların vasfını yitirmesini sağlayan bir yasa olduğunu kaydetti. Yücelen, “Yeni Bankalar Yasası bankaların vasfını yitirmesini sağlayan bir yasadır. Kredi verme olanakları o kadar sıkı sıkıya daraltıldı ki tüketime dayalı olarak kredi veren bir bankacılık sistemi vardır. Aslında tam tersi yani üretime dayalı bir bankacılık sistemi olması gerekirken bizde tüketime dayalıdır. Esasında ekonomik protokolün temelini oluşturan aslında parayı satıp da tahsilatı mümkün olmayan alacakların bir nebze olsun hızlı olarak bankaya dönmesine olanak vermek için atılan adımlardır” dedi.

“Ülkede içtihatlara dayalı oturmuş bir sistem vardır”

Yargıyı ekonomik protokol açısından değerlendiren Yücelen, sözlerine şöyle devam etti: 

“Ülkede içtihatlara dayalı oturmuş bir sistem vardır. Bunun ekonomik protokolde yazan ve 1 sayfaya denk gelen düzenlemeyle değişmesi mantığa uygun değildir. Ekonomik protokol ile yargı sisteminin ne bağı vardır diye diyecek olursak evet vardır. Ekonomik protokoller ekonomik hayatı refaha kavuşturmak ve düzenlemek içindir. Bizim ülkemizde ekonomik hayatın en önemli enstrümanları bankalardır. Ne kadar acıdır ki bankaların tahsilatı ve satışı konusunda büyük bir tıkanıklık vardır. 

“Murat edinilen amaç KKTC yargı sistemimin veya yargıçların değişmesi değildir”

Aslında burada murat edinilen amaç KKTC yargı sistemimin veya yargıçların değişmesi değildir. Amaç icranın daha hızlı yapılması ve alacaklarının tahsilatının yapılmasıdır. Parmağımızın arkasına saklanmaya gerek yoktur. 2005’ten sonra Türkiye’nin büyük ve güçlü bankaları burada vardır. Koruyucu tedbirlerle ekonomi yürümüyor bunu artık kabul edeceğiz. Türkiye’de Finans Bank kadar değiliz. Bu sistem birbirini etkilemektedir.”

“Sert kurallar koymazsanız korkunç kazanç elde edilenlere yardımcı olacaksınız”

İcra sisteminin doğru olmadığını vurgulayan Yücelen, “Bütün sistem yanlıştır. Sadece icra sistemini değerlendirmemek gerekir. Kontrolsüz bir finansal yapı vardır. Çünkü siz icrayı veya tahsilatı hızlandırdınız diğer taraftan sert kurallar koymazsanız korkunç kazanç elde edilenlere yardımcı olacaksınız. Dolayısıyla bunu tek bacakla gerçekleştiremezsiniz” dedi.

“Bankaların birleşme yönüne gitmeye zorunlu kılacak bir yasa geçtiğinde büyük oranda bir sermaye artışına ihtiyaç duyulacaktır”

Ekonomik protokolde yer alan önemli bir maddeye değinen Yücelen, “Bankalar Yasası ile bankaların sermaye yapısının AB normlarına eşdeğer bir noktaya getirilmesidir. Aslında bu bankaların birleşme yönüne gitmeye zorunlu kılacak bir yasa geçtiğinde büyük oranda bir sermaye artışına ihtiyaç duyacaktır. Buda bankaların birleşme yönünde adım atmaya zorlayacak bir etken olacaktır. Belki de ekonomik protokol ile bu yasalar yapıldığı zaman AB normlarında belki bazı küçük bankalar büyüklük olarak hayat bulmaya devam edemeyecek ve 2-3 banka bir araya gelip birleşmek zorunda kalacaklardır” şeklinde konuştu.

“Sistemin hatalı kurulması bazı tedbirleri almayı gerektiriyor”

Sistemin hatalı kurulduğuna dikkat çeken Yücelen, “Sistemin hatalı kurulması bazı tedbirleri almayı gerektiriyor. Ancak insanlarımız ve siyasilerimiz de küçük toplumda yaşamanın gereği olarak toplumun her kesimine etki edecek tedbirleri almaktan kaçınıyorlar. Dolayısıyla bu tedbirleri ekonomik protokol ile yapmamıza gerek yoktur. Gerçekler ortadadır. TC’nin de sorumluluklarını kenara koyamayız. Bu sistemin kurulmasında o dönem Türkiye yetkililerinin yanlış politikalarının yüzde 85 katkısı vardır. Çünkü o imkânları vermeselerdi genç emekliler veya yüksek maaşlar olmazdı. Dolayısıyla bunu hep birlikte aşacağız. Biz almamız gereken tedbirleri bekliyoruz birisi bize al dediğimiz zaman almaya gidiyoruz. Ekonomik protokol imzalandı nasıl yani törenle mi imzalanacaktı” ifadesini kullandı.

“Ekonomik düzen zayıfladı ve yasa cevap vermiyor”

Seyrüsefer kurumları konusunda değerlendirmede bulunan Yücelen sözlerini şöyle tamamladı: 

“Seyrüsefer ödenen kurumlarda insanlara yapılan bir hakaretti. Hem siz devlete vergi vermekle mükellef kılınırsınız ve vergi vermenizle ilgili gittiğiniz dairede hem paranızı hem de zamanınızı verirsiniz. İki tane memurun veznede oturduğu ve saatlerce sıra beklediğiniz bir sistem vardır ve bu yanlıştır. İnsanlar seyrüseferi vermemek ya da ödememek gibi bir durumda değil. Fakat vergilerin doğru yere kullanılmaması birinci etkendir. İkinci etken ise aslında seyrüseferi çıkarmanın bir eziyet niteliği taşımasıdır. Biraz da oturup bunları düşünmemiz lazımdır. Ekonomik düzen zayıfladı ve yasa cevap vermiyor.”