Özlem Çimendal - Deniz Abidin

Kundaklama, ardından mafya çatışması, kürtaj skandalı derken bir de polisin bazı kesimler tarafından tehdit edildiğini açıklaması vatandaşları çileden çıkardı. Yeni Bakış’ın görüşlerine başvurduğu vatandaşlardan Meryem İskifoğlu, bir ülkede polisin tehdit edildiğini söylemesinin akıl almaz bir durum olduğunu kaydetti. İskifoğlu, “Korkuyorlarsa bıraksınlar o makamları yerine bu işi hakkıyla yerine getirecekler gelsin” diyerek tepki gösterdi

KKTC’nin artık mafyavari bir devlet olduğunu savunan Fatma Ergene isimli başka bir vatandaş da ülkenin gidişatının artık ürkütücü boyutlarda olduğunu ifade etti. Ülkede kundaklamalar, tecavüzler, adam kaçırmaların had safhada olduğunu kaydeden Ergene, “İnşallah bir anlaşma olur da bu ülkeye bir sistem bir düzen gelir”dedi

Ahmet Mağusalı isimli vatandaş da yargının çöktüğünü belirterek,  artık yeni yasalar görmek istediklerine işaret etti. “Nerede bu ülkenin polisi, hukuk sistemi?”diye soran Mağusalı, Her gün başka bir olay yaşanıyor. Polis desen suçludan korkar oldu. Polisler de mi işbirliği yapıyor ki bu kişilerle, ortaya çıkarmaktan çekiniyor” şeklinde tepki gösterdi

Yeni Bakış gazetesi muhabirleri sokağa inerek vatandaşın en muzdarip olduğu konular hakkında nabzını tuttu. Ülkede son zamanlarda önüne geçilemeyen bir kaos ortamının hakim olduğunu düşünen vatandaşlar, emniyet birimleri ve yargının artık güvenilirliğini yitirdiğini kaydetti.

Kimi vatandaşlar ülkede hemen hemen her alanda denetim eksikliğinden şikayet ederken kimisi de bu sorunların olası bir çözüm durumunda üstesinden gelineceğini aktardı. Emniyet birimlerinin artık ülkede asayişi sağlayamadığından dem vururken polisin tehdit edildiği açıklamalarının bardağı taşıran son damla olduğu aktarıldı.

İşte Yeni Bakış muhabirlerinin sokağa inerek nabzını tuttuğu vatandaşların görüşleri;

Kim Ne Dedi?

Aydan Lisaniler: “Bir ülkenin polisi tehdit ediliyoruz diye açıklama yapamaz”

“Düzenin olmadığı bir yerde düzensizlik düzen olur. Şu anda yaşanan olaylarda bile polisler olayların üzerine gitmeye korkuyor. Bir ülkenin polisi tehdit ediliyoruz diye açıklama yapıyorsa gerisini siz düşünün. Kıbrıs ateşkes yapılan bir ülkedir ve 45 bin asker olduğu söyleniyor bunun açıklaması yoktur. Sorunlar dile getirilmiyor bu ülkede. Umarım barış olur ve bu ülkeye düzen gelir. Kıbrıs Türkü Avrupa Birliği’ni en çok da ülkeye düzen gelmesi için istiyor. Bir standart gelsin bir kontrol mekanizması kurulsun, hukuk işlemlerini doğru dürüst yapsın. Bu yapı da oluşsun diye istiyor bu ülke bu barışı.”

“Halk, yönetenlerin kurduğu çıkar düzenini fark etmeye başladı”

“Bizi yönetenler kendi çıkarları için bir düzen oluşturmuşlar şimdiye kadar kurulan düzen bu maalesef. Halk bunları artık yeni yeni fark etmeye başladı. Uyandı bu ülke artık. Ne yapıldığını ne yapılmadığını görüyor insanlar. Kıbrıs’ın artık havalandırılması gerekir. Sürekli kapalı kalan oda nasıl kokar ve küflenir de havalandırma isterse Kıbrıs da aynı şekilde artık havalandırma ister bu memleket koktu artık.”

“Üniversiteler öğrenci çoğaltmak için ülkeyi ‘sorma gir’ hanı yaptı”

Türkiye’den kimlikle girişler yasaklansın. Bir denetim getirilsin. Ben kimseyi suçlayıp ırkçılık da yapmıyorum ama denetim istiyoruz artık. Neticede bu ülkede sadece Türkiye’den değil, birçok 3. ülkeden gelen kontrolsüz göç var. Ülke sorma gir hanı oldu. Kontrollerin, denetimlerin sıklıkla yapılması gerekir. Ülke de polise de bu konuda büyük görev düşüyor. Kapıdan içeri giren belki de ülkesinde adam öldürdü geldi buraya bunları denetlemeleri gerekiyor. Üniversitelerin de öğrencilerini çoğaltacaklar diye her geleni okula almalarını da doğru bulmuyorum.    

Serap Özdemir: “Ne polise ne de yargıya güvenim var”

“Halk artık depresyonda. Dün dükkanı bile gelip açmadım. Gelecek kaygısı huzursuz edecek boyuta ulaştı. Ülkede yargı polis mecrasını ise hiç açmak istemiyorum. Ne yargıya güven kaldı ne polise. Ben de yargı sürecinin uzamasından şikayetçiyim. Ne hakkımızı arayabiliyoruz ne de arasak da bir sonuca ulaşabiliyoruz. Herkesin bir tanıdığı bir amcası var. Kıbrıs’ta arkanızı sağlam bir kapıya dayarsanız korkulacak hiçbir şeyiniz kalmaz. Her işiniz de gayet güzel görülür ve sıkıntı yaşamazsınız. Ülkede polis de üzerine düşeni yapmıyor. Yargı deseniz tıkanmış durumda. Bu halk artık kime güvenecek ve haksızlıkların üzerine gidecek?”  

Meryem İskifoğlu: “PGM korkuyorsa bıraksın bu mesleği öğretmen olsun”

“Bir ülkenin polisi tehdit edildiğini söylüyorsa orada ciddi bir problem var demektir. Korkuyorlarsa o makamların başına gelmesinler. Hangi ülkede görülmüş suçludan korkan polis ya da adaletin tecellisi için çabalamaktan çekinen yargı. Tehditlerden kimsenin korkmaması lazım hele de bir devlet bir polis kurumunun. Ülkede yaşanan bunca infiale hala gözleri kapalı kulakları sağır kalabiliyorlarsa ve korkuyorlarsa bir şeylerin üzerine gitmeye bıraksınlar o makamlarını. Yerlerine bu işi hakkıyla adaletli bir şekilde korkmadan yerine getirebilecekler gelsin. Devlet de polis de avukatı da yargısı da bu yola çıkarken bulundukları görevlerin gerekliliklerini bilerek o makamlara geliyorlar. Ama bugün baktığınızda aman bana dokunmayan bin yaşasın mantalitesi güdüyorlar. Bir ülkede polise ve yargıya güven yitirilirse o ülke için söylenebilecek pek de bir şey kalmamış demektir. Ülkenin Polis Genel Müdürlüğü de eğer korkuyorsa, bıraksın bu mesleği gidip öğretmen olsun memur olsun. Engin duvardan herkes atlar. Bu gibi olaylarda korkmayacaksınız. Polis yargı bu infiallerin üzerine gitmeye korkarsa bu halkın hali ne olacak. Ülkede her şey sallantıda, her şey boş. Ben şimdi gideyim ne istersem torpil, rüşvetle yaptırabilirim. Herkes birbirini tanıyor kimse kimsenin hatırını kırmak istemiyor. Bu ülkenin çivisi çıktı artık.”         

Ahmet Dursun: “Cezalar yetersiz ve caydırıcı değil”

“Devlet polis tehdit ediliyorsa biz halkın hali ne olacak. Bir ülkenin polisi nasıl tehdit edilir. Bu ülkede bizim bilmediğimiz mafya mı var bunu mu demek istiyorlar? Demek ki evet polis ve yargıdan daha üst bir yaptırım var ki bu ülkede polis tehdit edildiğini söyleyebiliyor. Kim bu tehdit edenler neden açıklamıyorlar. Ülkedeki yargı sistemine hele hiç güven yok. Adam uyuşturucudan yakalanıyor 2-3 ay yatıp çıkıyor. E hani caydırıcı ceza? Yok. Her canı isteyen gitsin banka soysun 3 gün sonra çıksın dışarı. Polis uğraşıp yakalasa bile, mahkemeye çıkar şahsi kefaletle tutuksuz yargılanır salıverilir yine. Caydırıcı ceza almadığı için 3 gün sonra tekrar canı sıkıldığında yine aynı suçu işler. Ülkede sistem altyapı sıfır.”

“Hangi adalet? Olmayan adalet mi?”

“Hangi adaletten hangi sistemden bahsediyoruz? Olmayan sistemden mi? Olmayan adaletten mi? En başta ülkedeki yargı sistemi ve yasalar yetersizdir. Cezalara caydırıcı değil. Bir ülkede adalete yargıya polise güven kalmadıysa orada huzurdan güvenden bahsedilemez. Çoğu müşterimiz Rum’dur. Burada telefonla konuşurken duyuyoruz işgalci bölgesindeyim diye bahsederler. Rumca bildiğimiz için de bunları anlıyoruz. Biz de hala barış hayali kurup, barışı kurtuluş olarak görüyoruz. Umarım olur ama inanın biz bire bir burada gözlemliyoruz bazı şeylerin gerçekte ne olduğunu. Bu barış da kurtarmayacak bu ülkeyi artık böyle giderse.” 

Fatma Ergene: “Mafyavari bir devlet olduk”

“KKTC’de yaşanan bunca olumsuz, tedirginlik yaratan olaydan sonra tek umudumuz olacak bir anlaşmadır. Bu ülkenin gidişatı artık hiç iyi değil. Ülkede yaşanan kundaklamalar, tecavüzler, adam kaçırmalar arttıkça benim de endişelerim artıyor. İnşallah bir anlaşma olur da bu ülkeye bir sistem bir düzen gelir. Bu gidişten hiç ümidim yok. Bu ülkede polisin de adaletin de düzelebileceğine de pek inancım kalmadı. Bu olaylarda Türkiye’nin de istikrarsızlaşmasının payı var diye düşünüyorum. Umarım Türkiye’de de her şey düzelir ve buraya yansıması da olumlu olur. Mafyavari bir devlet olduk. Hiçbir şey bizim elimizde değil.”

Ufuk Kılıç: “Kimin eli kimin cebinde belli değil”

“Hiçbir şeye önlem alınmıyor ülkede. Bu ülkede artık ne polise ne yargıya hiçbir şekilde güvenmiyorum. Ülkede suçların artmasının nedeni de bunlara caydırıcı önlem alınmamasıdır. Bu suçların kundaklamaların, infiallerin önüne geçilemiyor ki her geçen gün benzer bir suçla güne gözümüzü açıyoruz. Her şey daha da kötüye gidiyor ülkede. Benim inancım kalmadı adalete de yargıya da polise de. Kimin eli kimin cebinde belli değil artık. Ülke desen sorma gir hanına döndü.”

Ahmet Mağusalı: “Nerede bu ülkenin polisi, hukuk sistemi?”

“Ülkenin nereye gittiğinin ucunu ben de kaçırdım artık. Ne tarafa gider ne dolaplar döner benim artık aklım almıyor. Kundaklamalar, tecavüzler, adam kaçırmalar, cinayetler aldı başını gidiyor. Nerede bu ülkenin polisi nerede bu ülkenin hukuk sistemi. Her gün başka bir olay yaşanıyor. Polis desen suçludan korkar oldu. Ne için korkuyorlar acaba, neden çekiniyorlar. Polisler de mi işbirliği yapıyor ki bu kişilerle, ortaya çıkarmaktan çekiniyor. Polis neyden korkuyor çekiniyor bunların üstüne gitmiyor. Polis hiçbir şeyden korkmayacak. KKTC’de ne adalet var, ne yargı var. Hükümet artık batmıştır. Geçen haftalarda vefat eden Cuma Mağusalı benim torunumdur. Vurdular öldürdüler çocuğumu. Traktör süreyi bilmeyene ehliyet verdiler bu ülkede. Dışarıdan turist olarak gelenin eline hemen ehliyeti tutuşturuyorlar. Bu ülkede ne adaletten ne de sistemden bahsetmek imkansız.”  

Yunus Emredağ: “KKTC’nin hukuk devleti olduğuna inanmıyorum”

“KKTC devletinin hukuk devleti olduğuna inanmıyorum ben. Polis desen görevini yapmıyor, adalet sistemi desen yerle bir. Benim mahkemelerim yıllardır uzadıkça uzuyor. Yıllardır ben dava beklerim hatta bir davam nedeniyle de çıkış yasağı kondu bana. Kıbrıs’tan dışarı çıkamıyorum. Benim bu mağduriyetimi kim giderecek. Ben bir yere kaçmıyorum ama bitsin artık bu dava. 3-4 yıldır hala beklemedeyim. Böyle hukuk sistemi mi olur. Yargı sistemi çökmüştür bu ülkede.”

Baki Dilekçi: “Kişiler gelip geçici makamlar kalıcıdır”

“Karamsarlığa kapılmak istemiyorum. Önlemler alınmaya başlandı artık. Önceki hükümetlerde durum çok daha vahimdi. Ben artık olumlu ve umutlu bakmak istiyorum bu ülkede. Kemerler sıkılıp önlem politikaları geliştirilmeye başlandı artık. Ama kimse de unutmasın ki koltuklar, kişiler gelip geçicidir ama makamlar ve devletler kalıcıdır.” 

Lisani Panel: “Kontrolsüz nüfus artışı her türlü uğursuzluğu getirir”

“Biz kapılarımız anahtarsız uyurduk evlerimizde. Arabından çorabına ne olduğumuz belli değil artık Kıbrıs’ta. Kendi toplumumuzdan çok yabancı halk var artık Kıbrıs’ta. Bir ülkenin nüfusunun yüzde 25’ini geçen yabancı göç, o ülkeyi bitirir. Kontrolsüzce artan nüfusun olduğu bir yerde her türlü uğursuzluk baş gösterir ve hayır etmez o ülke. Toplumun yapısı bozulur ve kargaşa-kaos baş gösterir. Bizim polisimiz de adalet sistemimiz de çok rahat. Amerika’da İngiltere’de bizim yapımızdaki polisi barındırmazlar. Orada hepsi merminin ağzındadır. Her an olaylara müdahale edebileceği pozisyondadır.”

Yavuz Umar: Polis görevini yapsa, yargıda tıkanma yaşanıyor

“Ülkedeki denetimsizlikten şikayetçiyiz. Ülke yol geçen hanına döndü. Ben Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımı yapmıyorum ama emin olun ki son yaşananlardan artık Türkiyeliler de şikayetçi. Önüne gelen uğursuzu da hırsızı da giriyor ülkeye. Ülkede yaşanan denetimsizlikle birlikte toplumda da oluşan dejenerasyonun sonuçlarıdır bunlar hep. Ülkeye öğrenci olarak gelirler ama hırsızlık yapıp, katil olurlar. Özellikle de 3. ülkelerden gelen vatandaşlar bu tarz suçlara daha çok karışıyorlar. Polis desen kendi halinde. Arıyoruz lütfedip geliyorlar. Bizden önce olayları o ülkenin polisinin bilmesi ve önlem alası gerekir. Hadi diyelim polis önlem aldı bu defa da yargıda tıkanma yaşandığı için sağlıklı bir adaletli hukuk devletinden söz edemiyoruz.”

Mehmet Deveci: "Yargının önünün açılması gerekiyor"

"Hükümetin yasa çıkarması lazım. Yargının önünün açılması gerekiyor. Hukuk devleti olmamız için yargının  önünü açmamız gerekiyor. Meclis'in de bu konuda çalışması gerekiyor. Ülkede yolsuzluk olsun, kaçakçılık olsun caydırıcı cezalar verilmiyor. Bugün bu ülkeye hukuk devleti diyemiyoruz. Türkiye'de yüksek konumda birçok kişi içeri sokuldu. Türkiye'nin hukuk sistemi örnek alınabilir. Türkiye'de önceleri çok yolsuzluk olayı vardı, ancak şimdi pek yok. Terör deseniz aldı başını gidiyor. Bunların önüne nasıl geçilebilir? Ne kadar kamu düzenimiz var, bunları bilmemiz lazım. Bu anlamda komşularla da iyi diyalog içinde olmamız gerekir"

Hüseyin Alasya: "İnsanlar kendi işini kendisi görmeye başladı"

"Hesap sorgulamanın olmadığı bir ortamda hukuktan bahsedemeyiz. Siyasilere yitirilen güven ortadayken, halkın can ve mal güvenliğinde sorumlu kurumlar da var olan güven yitirilmeye başlandı. Tüm bunların sonu toplumsal kaostur. Yaşamımızı güvensiz bir şekilde sürdürüyoruz. Hükümet programındaki vaatler bile yerine getirilmiyor. Yargının çok geç tecelli edilmesinden dolayı yargıya olan güven de bugün sorgulanır niteliktedir. Geç gelen adalet nedeniyle insanlar mafya türü yollarla kendi işini kendisi görmeye başladı. Kundaklamalar, adam kaçırmalar sokağa taşmış durumda"

Özay Özokan: "Polisin devriye gezmesi gerekir"

"Ülkede polis yapması gerekeni yapmıyor. Bir trafik kazasında ya da bir cinayet vakasında arandığı zaman geliyor. Bütün pislik ne varsa hepsi bu ülkede mevcut. Ben İngiliz dönemini görmüş bir adamım. Çok önceleri bu sorunlar ülkemizde yaşanmazdı. Polisin öncelikle devriye gezmesi gerekir. Bizde içerde otururlar. Trafikte tuzak kurmayı bilirler. Hukuk sistemi ise uzar gider. Ben İngiltere'den geri dönüş yaptım. Çocuklarım olmasa asla dönmezdim. Çok dönen oldu buraya. Dönen de  mudi oldu. Burası ölü bir yer oldu. Yağmacı çok. Toplum ikiye bölündü, zengin ve fakir...Zenginler bizlerle irtibat içinde değil. Bizi bu ülkede anlaşmadan, bir çözümden başka hiçbir şey kurtaramaz. Çok yazık ki, ne sevgi kaldı ne de saygı. Tanıdığın varsa işini halledersin, yoksa olduğu yerde kalır."

Selçuk Ekendal: "Ülkede umursamazlık, vurdum duymazlık hakim"

"Ülkede bir başıboşluk var gidiyor. Bir ganimet dönemi geçirdik bu ülkede, şimdi hiçbir şey kalmadı. Bu ülkede de bir şey kalmadı. Banka soygunları oluyor, cinayetler oluyor, ancak hiçbir sonuç yok. Bir vurdum duymazlıktır gidiyor. Ülkede genel anlamda bir umursamazlık hakim."

Mustafa Altınkalb: "Hiçbir şey yolunda gitmiyor"

"Ülkede hiçbir şey yolunda gitmiyor. Banka soygunları, cinayetler, kundaklamalar yaşanıyor. Ancak, faili meçhul olarak kalıyorlar. Sonuç alınamamasında birilerinin parmağı olabilir. Hukuktan bahsetmek zor. Bu memleket bitmiş durumda. Gerekli önlemler mutlaka alınmalıdır."

Kadir Bayraktar: "Ülkede mafya türedi"

"Üçüncü ülkeler bizi geçti. Yerli nüfus azaldı. İşsizlik aldı başını gidiyor. Ülkeye gelip iş bulamayan birçok kişi hırsızlığa yöneliyor. Bizim kendi toplumumuz temizdir. Mafya türedi. Bu konularla ilgilenecek olan vatandaş değildir, polistir. Ancak ülkemizde mafya olaylarını polis bile çözemiyor. Kendi nüfusumuzun sayısını yabancı nüfus geçti. Ülkeye ön izinle gelenler olduğu gibi kaçak yollarla gelenler de var. Birgün Nijerya uyruklu biri buraya geldi ve benden işi olmadığı için parasız kaldığını söyledi ve para istedi. İngiltere'de nasıl ki İngilizler dışarıya kaçtıysa bizde de memleketten göç edenler oldu."

Yaşar Keleşzade: "Önlemler çok yetersiz"

"Ülkede ekonomik durum çok kötü. Yaşanan tüm bu yolsuzlukların nedeni olabilir. Gece kulüplerinin ve kumarhanelerin olduğu yerde bunların olması doğal. Ancak, tabii ki olmaması gerekir. Önlemler çok yetersiz, yeterli önlem alınmıyor. Yargı sistemi ise çok yavaş ilerliyor. Avukarlar karşılıklı olarak isteyerek süreci uzatabilir diye düşünüyorum. Çünkü süreç uzadıkça para kazanıyorlar. Bu işler anlaşmalı döner."

Ali Dağdelen: "Siyasetle yargı birbirine girdi"

"Ülkede sadece yolsuzluk, kundaklamalar olsun, hiçbir konuda önlem alınmıyor. Siyasetle yargı birbiri içine girmiş durumda. Böyle olunca da bu gibi birçok olayın yaşanmaya başlanması kaçınılmaz olur. Kimse hakkını bu ülkede arayamaz duruma geldi. Ben esnaflık yapıyorum. Ben bile iş hakkı konusunda hakkımı arayamıyorsam, diğer konuları siz düşünün. Bu ülkede torpil hat safhada. Dayısı olan varsa işini hallediyor. Olmayan halledemiyor. Ama başka ülkelere göre yine iyi durumdayız. Koltuk sevdası olanlar olmasa daha da iyi olabiliriz."

Erkan Özdoğan: "Polis sadece ceza yazmakla meşgul"

"Biz hiçbir zaman devlet olarak varlığımızı kabul edemedik. Mevcut olan yasalarımız bile eskilere dayanıyor. Var olan yasalarımızı güncellememiz gerekiyor. Örneğin, ülkede bir bilişim yasası yok. Hiç kimse bu ülkede  işini laikiyle yapmıyor. Polis sadece ceza yazmakla meşgul. Yapılan, alınan tüm önlemler insan bazlı olmalı."

Ahmet Mustafa: "Kendimiz ettik, kendimiz bulduk"

"Kendimiz ettik, kendimiz bulduk. 15 yıl önce bu ülkeye üniversitelere okumak için gelenlerin çoğu Türkiye'de bir terör örgütüne mensup kişilerdi. Özellikle PKK tarafından gönderildiler, büyük bir çoğunluğu da üniversitelerin hukuk bölümünden mezun oldu. Amaç, gittikleri ülkelerde barolar birliğini ele geçirmeleridir. Bu konuda hiçbir önlem alınmadı. Önlem alınması için ise geç kalındı."