Duygu Alan

Dipkarpaz Belediyesi Başkanı Suphi Coşkun, dün Havadis’i ziyaret etti.

Coşkun, bölgenin ekonomik durumunu değerlendirdi,  belediyenin mali durumu hakkında bilgi verdi.

“KKTC Su Temin Projesi” kapsamında Türkiye’den gelen suyun belediyelere satış uygulamasını da yorumlayan Coşkun, geçtiğimiz hafta Dipkarpaz’da yaşanan bungalov olayına da değindi.

Suphi Coşkun, bungalovların mühürlenmesine ilişkin uygulamayı eleştirdi.

“Her belediye için ayrı fiyat belirlenmeliydi”

Suphi Coşkun, Türkiye’den gelen suyun satış fiyatı konusunda büyük bir yanlış yapıldığını öne sürerek, “Suyun belediyelere satış fiyatı, belediyelerin gelir gider düzeyi, kayıp ve kaçaklar da değerlendirilerek her belediye için ayrı ayrı belirlenmeliydi” diye konuştu.

Coşkun, “Bugün Girne, Mağusa, Lefkoşa belediyeleri ile Dipkarpaz Belediyesi’nin mali yapısı aynı değildir. En basit örneği ile Dipkarpaz’da yüzde 50 kayıp kaçak var. Dolayısıyla Türkiye’den gelen suyun tonunu 2.30 TL’den aldığımızda belediyenin gelir gider dengesini sağlayabilmek için halka bu suyu en az 4.60 TL’den satmamız gerekir. Ben göreve geldiğimde mevcut suyun halka satışı tonu 50 kuruştu. Bu fiyatı 1 TL’ye çıkardığımızda halk neredeyse üzerime yürüdü. Şimdi suyun tonu 5 TL dersek bu halk bu kez ne yapar düşünemiyorum bile” dedi.

Dipkarpaz’da halkın, suyun tonuna 4.60 TL bile verebilecek mali güçte olmadığını ifade eden Coşkun, bölgede birçok hanenin bir süre sonra bedelini ödeyemeyeceği için susuz kalacağını kaydetti.

“Mecbur kaldık imzaladık”

Suphi Coşkun, Türkiye’den gelen su ile ilgili geçiş dönemine ilişkin abonelik sözleşmesini ise mecburiyetten imzaladıklarını öne sürdü.

Coşkun, “Çünkü biz bu suyu alsak da belirlenen 2.30 TL’yi ödeyeceğiz, mevcut suyu kullanmaya devam etsek de ton başına 2.30 TL vereceğiz. Yoksa benim yer altı su kaynaklarımda sıkıntı yok. Bize, ‘eğer bu suyu almazsan yer altı kaynaklarını da 2.30 TL yapacağız’ denildi. Biz de mecburen kabul ettik. Çünkü eğer sözleşmeyi imzalamasaydık bu defa halk ‘Madem aynı parayı ödeyeceğiz neden içilebilir nitelikte olan suyu almadınız’ diye ayaklanacaktı” dedi.

suphi-coskun-7-copy-765x510.jpg

“Dipkarpaz siyasilerin seçim malzemesi”

Suphi Coşkun, Dipkarpaz’ın ülkenin en fakir bölgesi olduğunu, ne Dipkarpaz’ın ne de halkın siyasilerin gözünde kalbinde bir yeri olduğunu öne sürdü.

Siyasilerin Dipkarpaz’ı seçim malzemesi yaptığını ileri süren Coşkun, “Gözden uzak, gönülden ırak olan Dipkarpaz, sadece seçim arifesinde akla geliyor. Dipkarpaz, her zaman seçim malzemesi olarak kullanılıyor. Seçim bitiyor, siyasiler de bölgeden el çekiyor” diye konuştu.

“İşsizlik ciddi boyutta”

Dipkarpaz’da ekonominin hayvancılık ve yazın belirli aylarında turizmden elde edilen kazanç ile şekillendiğini söyleyen Suphi Coşkun, özellikle bu yıl bölgede ciddi boyutta ekonomik sıkıntı yaşandığını belirtti.

Dipkarpaz’da şuanda lise mezunu 150 civarında gencin işsiz olduğunu söyleyen Suphi Coşkun, “Bunun sorumlusu yine siyasilerdir. Bugün bir okulun boya işi bile bölge halkına verilmiyor” diye sitem etti.

bagalow-2-copy-765x510.jpg

“KKTC rezil oldu”

Altın Kumsal sahilinde geçtiğimiz hafta bungalovların mühürleme işlemi sırasında yaşananları da değerlendiren Suphi Coşkun, yargının verdiği karara saygı duyduğunu ancak işletmelerin mühürlenmesi yönündeki kararın uygulanmasında yanlış yapıldığını öne sürdü.

Coşkun, “Ben isteyen herkes istediği yere bungalov kursun demiyorum. Ama bu insanlar zamanında bazı siyasilere inanıp buraları kurdular ve yıllarca da izinli olarak işlettiler. Siyasiler alacağı oyu aldı, bu insanları kaderi ile baş başa bıraktı. Bungalovların mühürlenme işlemi sırasında işletmecilerin direniş göstermesi ile gerginlikler oldu. Mühürleme işlemi en azından Ramazan Bayramı sonrasında yapılsaydı o zaman işletmeciler de belki direnmeyecek ve mahkeme kararına saygı duyacaktı” dedi.

“KKTC’yi rezil ettik” diyen Coşkun, “İşletmelerin mühürlendiği gün bungalovlarda kalmakta olan Alman ve İngiliz turistler vardı. Olayı bizzat yaşadılar, mağdur oldular. Turistler olaya ciddi tepki gösterdi, konuyu yargıya taşıyacaklarını, bizi de dava edeceklerini söylediler. Ben bizzat hepsinden özür diledim” dedi.

Yaşanan olaylardan ciddi derece rahatsızlık duyduğunu söyleyen Coşkun, “Eğer adalet işleyecekse sadece Dipkarpaz’da değil ülkenin dört bir yanında işlemelidir. Ben başkalarının işletmeleri de yıkılsın demiyorum ama adalet eşit uygulansın. Adalet güçlünün yanında güçsüzün karşısında olmasın” diye konuştu.

“Tahsilat oranı 2 yılda yüzde 35 arttı”

Belediyenin mali tablosunu da yorumlayan Coşkun, Dipkarpaz Belediyesi’nin yüzde 5 olan tahsilat oranının son iki yılda yüzde 40’a çıkarıldığını, bin 570 TL maaş ile çalışan personellerin maaşlarına iki yılda 700 TL civarında artış yapıldığını anlattı.

Göreve geldikten sonra sadece bir danışman istihdamı yaptığını söyleyen Coşkun, belediye çalışanlarının artık birer maaş hesapları olduğunu ve her aybaşı çalışanın maaşlarını direkt bankadan aldığını, ödenmek için başkanın çek yazmasını beklemek zorunda kalmadığını belirtti.

Ocak 2016 tarihinden beri çalışanın Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı primlerinin de düzenli olarak yatırıldığını söyleyen Coşkun, belediyenin iki kuruma olan 1 milyon 100 bin TL’lik borcunun ise yapılandırıldığını anlattı. Belediyenin Elektrik Kurumu’na ise bugün itibari ile 1 milyon 500 bin TL borcu olduğunu belirten Coşkun, iki yıl öncesine kadar aylık 26 bin TL olan mazot giderinin ise belediyeye özel kurulan benzin istasyonu sayesinde 10 bin 500 TL’ye çekildiğini anlattı.

bagalow-3-copy-765x510.jpg

“Eğitim ve sağlıkta sınıfta kaldık”

Dipkarpaz Belediyesi Başkanı Suphi Coşkun, belediyenin mali gücü olmamasına rağmen bölgede bir takım icraatları da olduğunu anlattı.

Coşkun, Dipkarpaz’da 25 kadına iş imkanı sağladıklarını, Dipkarpaz’daki kadınları her Çarşamba 20’şer kişilik gruplar halinde ülke turuna çıkardıklarını, masrafların ise belediyenin mali imkanı olmadığından özel şirketlerin sponsorluğunda karşılandığını anlattı.

Coşkun, Dipkarpaz’da ayrıca yerinde yaşlı bakım hizmeti verildiğini bu bağlamda toplam 230 haneye halen her hafta bu hizmetin belediye tarafından götürüldüğünü kaydetti.

Hükümet yetkililerinin ise eğitim ve sağlık konusunda Dipkarpaz’da sınıfta kaldığını öne süren Coşkun, bölgedeki okullarda öğretmen eksikliklerinin giderilmediğini, sağlık ocağında ise sadece bir hekimin, öğlene kadar sağlık hizmeti verdiğini belirtti.

Coşkun, “Dipkarpaz halkı, saat 12.00’dan sonra Allaha emanet. Zaten ambulansta gerçekleşen ölümlerin çoğu da Dipkarpaz’dan Mağusa Devlet Hastanesi’ne giden ambulanslarda gerçekleşiyor” diye sitem etti.