Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, sağlık servislerinde  herhangi bir domuz gribi teşhisi konmadığını belirtmekle birlikte, kış mevsiminin her türlü gribe karşı dikkatli olmayı gerektiren bir mevsim olduğu uyarısını yaptı.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Filiz Besim imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Ergun Ökçün’ün  griple ilgili uyarılarına yer verildi.

Dr. Ergun Ökçün, farkındalık ve erken teşhisin her hastalıkta olduğu gibi gripte de hayat kurtarıcı olduğunu vurguladı.

BELİRTİLERİ

Ökçün, tıp dilinde influenza adı verilen grip hastalığının, influenza virüslerinin etken olduğu bir solunum yolu enfeksiyonu olduğunu; ateş, halsizlik ve kas ağrıları nedeni ile hastaları günlük işlerini yapamaz hale getirebildiğinden “paçavra hastalığı” olarak da adlandırıldığını kaydetti.

Ökçün, insanlarda yaygın hastalığa yol açan influenza A virüsü olduğunu, bu virüsün insan, domuz, kuş, at gibi hayvanlarda hastalık oluşturabilirken, influenza B virüsünün sadece insanda hastalık oluşturduğunu, sadece hayvanlarda hastalık oluşturan influenza A virüsünün alt tipleri bulunduğunu, bunun en bilinen örneklerinin ise kuş gribi ve domuz gribi olduğunu ifade etti.

Domuz gribinin, A(H1N1) tipi virüsten kaynaklanan, insanlarda hastalığa yol açan viral bir hastalık olduğunu kaydeden Ökçün, domuz gribi virüsünün bulaşıcı olduğunu ve insandan insana geçtiğini, bunlar az sayıda vakalar olmakla birlikte, büyük salgınlara da sebep olabileceğinden endişe edildiğini kaydetti.

GRİP HAPŞIRMA VE ÖKSÜRÜKLE BULAŞIYOR

Domuz gribinin  mevsimsel griple aynı şekilde yayıldığının düşünüldüğünü kaydeden Ökçün,  grip virüslerinin insandan insana öksürük ve hapşırma yoluyla bulaştığını, grip virüsü bulaşan bir yere dokunulduktan sonra, eller ağız ya da buruna götürüldüğünde de hastalığın bulaşabileceğine dikkat çekti.

İçme, kullanma ve havuz sularıyla bulaşma gösterilmediğini belirten Ökçün, domuz gribinin belirtilerinin, insanlarda görülen grip belirtilerine benzer olduğunu,  ateş, öksürük, boğaz ağrısı, yaygın vücut ağrısı, baş ağrısı, üşüme ve yorgunluk gibi belirtileri içerdiğini anlattı.

Bazı vakalarda kusma ve ishal de görülebildiğini söyleyen Ökçün, kişilerin, belirtilerin başlamasından bir gün öncesi ve 7 gün sonrasına kadar bulaştırıcı olduklarına dikkat çekti.

Ökçün, ”Kişi virüsün bulaştığı bir yere dokunduktan sonra ellerini ağzına, gözlerine veya burnuna sürerse virüs bulaşabilir. Bu yüzeylerde virüsün ne kadar süreyle canlı kalabileceğini etkileyen ısı, nem oranı, yüzey niteliği gibi pek çok faktör söz konusudur. Hasta kişinin temasının olduğu bu yüzeylere dokunulmamalı, herhangi bir sebeple dokunulduysa eller yıkanmalıdır. Kapı kolu, masa, bardak vb yüzeylerde virüs 2-8 saat canlı kalmaktadır. Bu yüzeylerin sık sık temizlenmesi ve ellerin sık sık yıkanması, bulaşma riskini de en aza indirecektir” uyarısında bulundu.

GRİBİN YAYILMASININ ÖNLENMESİ

Ökçün, grip virüsünün yayılmasını önlemek için, yüzeylerin (masalar, kapı kolları, banyo yüzeyleri, mutfak tezgahı, oyuncaklar vb.) günlük temizlikte kullanılan deterjanlarla temizlenmesinin yeterli olduğunu, günlük  temizlik maddeleri dışında klor, hidrojen peroksit, iyotlu antiseptikler ve alkol gibi bazı kimyasal maddelerin  de etkili olduğunu söyledi.

“GRİP SEMPTOMLARI BİR HAFTA SÜRER”

Sağlıklı kişilerde grip semptomlarının yaklaşık 1 hafta sürdüğünü ifade den Ökçün, altta yatan bir başka hastalığı olanlarda, bağışıklık sistemlerinde yetmezlik olanlarda, küçük çocuklar ve yaşlılarda yaşamı tehdit edici komplikasyonların gelişebileceğine dikkat çekti.

GRİP VE NEZLE VİRÜSLERİ BİRBİRİNDEN FARKLI

Ökçün, grip (influenza) ve nezle (soğuk algınlığı), belirtilerinin sıklıkla karıştırılabilen 2 farklı hastalık olduğunu vurgulayarak, her 2 hastalık da viral bir enfeksiyon olmakla birlikte, hastalığın oluşumunda rol alan virüslerin farklı olduğunu kaydetti.

Nezleye sebep olan 100’den fazla virüs bulunduğunu, bu nedenle birçok kez nezle olmanın mümkün olduğunu kaydeden Ökçün, nezle ile gribin en önemli farkının gripte ateşin olması olduğunu belirtti.

Ökçün, bunun yanı sıra nezle genellikle ayakta geçirilen bir hastalıkken, grip, hastaların günlük işlerini yapmasını engelleyecek kadar halsizliğe yol açabildiğini ancak her iki hastalıkta da burun akıntısı veya tıkanıklığı, boğaz ağrısı ve öksürük olabildiğini belirtti.

“GRİP TEDAVİSİNDE ANTİBİYOTİKLER ETKİLİ DEĞİL”

Grip tedavisinde antibiyotiklerin etkili olmamasına rağmen çoğu kez gereksizce kullanıldığını vurgulayan Ökçün, “Bunun sonucunda da bakterilerde direnç gelişimine yol açarak bazı bakteriyel enfeksiyonların tedavisini geciktirmekte ve tedavi masraflarını da arttırmaktadır. Antibiyotikler, hastalık sırasında ikincil olarak gelişen sinüzit, akciğer enfeksiyonları ve orta kulak iltihapları gibi bakteriyel enfeksiyonlarda kullanılmalıdır” dedi.

“ÇOCUKLAR VE GENÇLER ASPİRİN KULLANMAYIN”

Gribe yakalanan çocuklarda ve gençlerde aspirin kullanılmaması gerektiğini söyleyen Ökçün, Aspirin’in çok nadir görülen, ancak tehlikeli olan Reye Sendromu’na neden olabileceğini kaydetti.

Ökçün, “Bunun yerine, istirahat, bol sıvı alımı ve ağrı kesici, ateş düşürücü, burun salgılarını azaltıp semptomları hafifleten semptomatik ilaçlar tercih edilmelidir. Komplikasyonlar yakından takip edilmeli ve uygun şekilde tedavi edilmelidir. Gribe yönelik antiviral ilaçlar asla bir doktor tarafından önerilmedikçe kullanılmamalıdır” uyarısında bulundu.

KORUNMAK İÇİN ÖNERİLEN YÖNTEM: AŞI

Ökçün, gripten korunmak için önerilen yöntemin aşılanma olduğu,  Dünya Sağlık Örgütü’nün virüsün değişikliklerini yakından izleyip aşı bileşimi için yıllık önerilerde bulunduğu, her yıl aşı içeriğinin bu önlemler dikkate alınarak hazırlandığı bilgisini verdi.

AŞI KİMLERE ÖNERİLİYOR?

Ökçün, grip aşısının önerildiği durumları da şöyle sıraladı:

“Kronik kalp ve akciğer hastalığı olan yetişkinler ve çocuklara (astımlı çocuklar da dahil), kronik metabolik hastalıklar (diyabet gibi), böbrek hastalığı, bağışıklık sisteminde yetersizlik, kan hastalıkları nedeniyle bir önceki yıl düzenli tedavi gören veya hastanede yatanlara, uzun süre aspirin tedavisi gören çocuklar ve gençlere (6 ay-18 yaş arası), 65 yaş ve üzerindekilere toplu halde yaşayanlara, doktor, hemşire, hastabakıcı, kreş ve huzur evi çalışanları gibi risk grubundaki kişilere.”

Ökçün, grip aşısı, yumurta veya grip aşısının bileşenlerine karşı alerjisi olanlara aşının uygulanmaması gerektiğini, ateşli bir hastalık geçirmekte olanların da yine belirtiler yok olana kadar aşılanmaması gerektiğini ifade etti.