Fehime Alasya

Daimi, yatılı fark etmez demeden, yarı zamanlı veya tam zamanlı iş arayan veya geçici, günübirlik işlere girerek hayatını kazanmaya çalışan 21, 23, 30, 37 ve 44 yaşlarında beş kadın... Gönüllülük esaslarına dayalı geçim sürdürdükleri Kadın Sığınma Evi’nde huzuru bulmuşlar bulmasına da bunun kalıcı olması için, hayata tutunabilmek için büyük bir mücadele içerisindeler. “İş bulduğumuzda çalışıyoruz, yaşlı bakımı, ev temizliği demeden birçok geçici iş yapıp para kazanmaya çalışıyoruz. Burada fazla kalamayız çünkü yardımlarla geçiniyoruz.” diyen kadınlar, bu bilinç ve psikolojik baskı altındalar…    

“Bizler şimdi ya kötü yolda olurduk ya da kötü şeyler yapıyor olabilirdik” diyen kadınlar, Kadın Sığınma Evi’nde olan memnuniyetlerini dile getirdiler. Her birinin ayrı bir hikâyesi, her birinin acı, tatlı, farklı yaşantısı olan kadınlar, Kadın Sığınma Evi’nde ayni çatı altında toplandı. Geleceğe dair tozpembe hayaller kuramasalar da tek istedikleri alın terleri ile para kazanmak.

BU GÜZELLİKLERİ YARATAN İNSANLARIN ÇOĞALMASINI DİLİYORLAR…

Kendi kendilerini geçindirebilmek, kimseye muhtaç olmadan yaşamak isteyen bu kadınlar, çoğu zaman yakınlarından görmediği iyiliği, hiç tanımadıkları hayırsever birkaç kadından görmüş. İsyan etmiyorlar, içine düştükleri durumdan kendi başlarına çıkmaya çalışırken, ne içerisinde oldukları sisteme, ne siyasete ne de devlet büyüklerine serzenişte bulunmuyorlar, sadece onlara yapılan güzellikleri örnek gösterip, bu güzellikleri yaratan insanların çoğalmasını diliyorlar.

KEŞKE…

“Keşke devletimiz daha güçlü olsa da sığındığımız bu kurumda hayatımızı kazanana, kendimizi kurtarana dek yaşayabilsek” diyen Kadın Sığınma Evi bünyesinde olan kadınlar, birkaç cümlede verdikleri mücadeleyi HALKIN SESİ’ne anlattılar. “Sosyal Hizmetler, Hatice Düzgün ve bize gönülden yardım eden birkaç fedakâr kadın olmasaydı, bizler şimdi ya kötü yolda olurduk ya da kötü şeyler yapıyor olabilirdik. Hatice Düzgün’ün kendi cebinden para çıkarıp bizlere verdiğini biliyoruz. O kadar vefalı ve yardımsever bir kadındır. Burada olan birkaç gönüllü de öyle… İş bulduğumuzda çalışıyoruz, daimi veya geçici. Burada fazla kalamayız çünkü yardımlarla geçiniyoruz. Devlet desteklese, burası güllük gülistanlık olur, kimse de kendini sokakta bulmaz. Burada en fazla 3-5 ay kalabiliyoruz, akabinde yine kendi başımızın çaresine bakıyoruz. Devlet desteği yok, yardımlarla geçiniyoruz.” diyorlar.

“BUNU BAŞARABİLİRİM, ANNEME SÖZ VERDİM!”

Kadın Sığınma Evi’nde yaşları 21, 23, 30, 37 ve 44 olan beş kadından biri olan 21 yaşındaki ismin baş harfleri N.G, olan bayan HALKIN SESİ’ne konuştu. “Benim düştüğüm hataya kimse düşmesin, benim hikâyem, gençlere örnek olsun diye konuşuyorum” diyen N.G. tek isteği yarı zamanlı bir iş bulup hayatını kazanabilmek ve hayalini kurduğu üniversiteye gidebilmek…

Nijerya’dan Kadın Sığınma Evi’ne yolu düşen N.G. fakir bir ülkeden, yokluk içerisinden geldiğini dile getiriyor. Kendisiyle birlikte üç kız kardeşine bakmakla yükümlü olan ve tek başına çalışan bir annenin kızı… Tek isteği üniversiteyi bitirip, iyi bir iş sahibi olarak ülkesine dönebilmek ve orada çalışıp, annesiyle kız kardeşlerine maddi manevi destek olabilmek. 21 yaşındaki N.G. Nijerya’da iyi derecede bitirdiği orta öğreniminin ardından üniversite arayışı içerisine girer ve Nijeryalı bir kadının tavsiyesi üzerineKıbrıs’ta ‘Jenifer’ lakaplı kadın ile tanışır. Kıbrıslı kadının ona yardım edeceğini söyleyen Nijeryalı tanıdığı, N.G.nin okul ve yol harçlarını karşılayıp onu Kıbrıs’ta bir üniversiteye yazdırır. N.G, tüm bunların karşılığında ise Kıbrıs’ta hem okuyup hem de çalışıp ödeyebileceği vaadiyle kandırılır. Bu teklife sıcak bakan N.G. annesinden de izin alır ve ona “Okuyup, geri döneceğim, iş sahibi olup, Nijerya’da size sahip çıkacağım” sözünü verir.

“HER İŞİ YAPARIM AMA BU İŞİ YAPMAM”

Nijerya’dan Kıbrıs’a uzanan hayat hikâyesinin de tek isteği olan üniversite okuma hayali ile kararmaya başladığını anlatan N.G. şöyle devam ediyor: “İki aydır buradayım, Bu kadınla Nijerya’da olan arkadaşım sayesinde tanıştım. Bana Kıbrıs’a git, oku, çalış, hayatını kazan dedi. Ben de param yok gidemem dedim. Bana tanıdığım biri var, o sana yardım eder dedi. Param yok, neden böyle bir yardım yapacak dedim, ‘çok zengindir, milyon dolarları var ve yardım, bağış yapmak ister’ dedi. Oradaki kadın tanıştırdı beni. Okula kaydımı yaptırdı ve kayıt evraklarımı Nijerya’da iken görmüştüm, öyle geldim. Kıbrıs’a gelince de 19 bin TL borcun var dediler bana ve beni Gönyeli’de bir eve kilitlediler. Kıbrıs’a ilk geldiğimde çok mutluydum, bana birkaç gün sonra söylediler ki okula gitmeyeceğim, tüm evraklarıma da el koydu, okula da sadece kaydımı yaptırdı. ‘Okula gidemezsin, önce çalışıp beni ödeyeceksin sonra seneye belki okula gidersin’ dedi. İlk birkaç gün çok iyiydiler, beni gezdirdiler, eşyalarımı yerleştirmeme falan yardım ettiler, sonra da okula gidecek miyim diye sorduğumda, üçüncü gece, okula gitmeyeceğimi söyledi ve beni adamlara yolladı. Her işi yaparım ama bu işi yapmam dedim...

Kapılar kilitliydi, beşinci gece bir fırsatını buldum ve pencereden kaçtım. Ağlayarak yollarda gezerdim, yürüdüm, nereye gideceğimi bilmezdim, yolda bir siyahi kız gördüm, ne olduğumu sordu, bana kilisenin yerini gösterdi ve oraya sığınmam gerektiğini söyledi. Oraya sığındım ve kendimi burada (Kadın Sığınma Evi’nde) buldum.”

“KORKUYORUM VE ENDİŞELİYİM”

NG. Hikâyesindeki en acı kısmın, kendisine bunu yapanların serbest dolaştıkları olduğunu kaydediyor. N.G: “En acısı da bana bu yapılanı da ispatlayamadım. Polise anlattığımda polis de bana ayni soruyu sordu; ‘Korkuyor musun?’ korkuyorum ve endişeliyim dedim, endişe duyarım çünkü beni tanır, hangi okula başlayacağımı her şeyimi bilir. Önce iş bulmak ve para kazanmak isterim ki kadına olan yasal borcum neyse parasını vereyim ki beni rahat bıraksın, hayatıma devam edebileyim. Polis yardım etmeyi denedi ama yapamadı… Ben evden kaçıp kaybolunca polise gittiğimi anlamış olmalılar ki tüm evraklarımı eve girip çantalarıma koydular, polis evrakları bulamadı, o kişileri evde buldu, polise biz almadık dediler. Bu yüzden bir şeyi kanıtlayamadım. Burada esirgemede bile bir korumamız yok, gerçi kameralar var, polisler her an yanımızda ama polis beni dışarıda 24 saat nasıl korusun ki? İşletme Bölümü’nü okumak isterim üniversitede. Burs almamı sağladılar ama korkumdan okula gidemiyorum, beni bulurlar diye korkularım var.”  diyor…

“DÜĞMEYE BASILDIĞI ANDA POLİS BURADADIR”

Günlerini kiliseye giderek geçiren N.G, Türkçe bilmediği için televizyon seyredemiyor, en çok internette vakit geçirerek kafasını dağıtıyor. Ailesine olup biteni Kadın Sığınma Evi’ne geldikten sonra arayıp anlatabildiğini ve annesinin çok endişeli olduğunu kaydeden N.G, “Anneme burada güvenlik kameraları var, polis ile sürekli iletişim içerisindedirler, düğmeye basıldığı anda polis buradadır dedim ve onu biraz da olsa rahatlattım.” diyor.

“ANNEME SÖZ VERDİM”

Tek isteği üniversiteyi bitirip, iyi bir iş sahibi olarak ülkesine dönebilmek ve orada çalışıp, annesiyle kız kardeşlerine maddi manevi destek olabilmek. N.G: “Üniversiteyi bitirince ülkeme geri döneceğim, orada, ülkemde iş var, orada çalışmak isterim. Bunu başarabilirim, anneme söz verdim, işleyecek ve okuyacağım sonra da geri dönecek, kardeşlerim ve anneme yardım edeceğim.” diyor.

“Nereye gideceğimi bilemiyorum, burada sürekli kalamayız, bizi sokağa atmıyorlar ama artık başımızın çaresine bakmamızı istiyorlar, haklılar da…” diyen N.G, kendi hayat hikâyesiyle hem yurt içinde hem de yurt dışına, herkese bir mesaj göndermek istiyor aslında; “Yardıma ihtiyacım var, tek isteğim okulumu okumak ve işlemek. Kimse kanıp okul diye gelmesin, bizi kandırıyorlar, sizi de kandırabilirler!” diyor.