Özlem Çimendal

 KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, ülkedeki eğitim kurumlarındaki denetimsizliğe dikkat çekerek, gözünü para hırsı bürümüş birtakım üniversitelerin, “çok öğrenci, çok para mantalitesiyle” hareket ederek, Kıbrıs Türk toplumunun demografik yapısını bozmasının yanı sıra artan suç olaylarına da katkı koyduklarını savundu. 

KKTC eğitim kurumlarındaki denetimsizliğin had safhaya ulaştığını da ifade eden Elcil, YÖDAK Başkanı Hüseyin Gökçekuş'un  konumu gereği bağımsız ve tarafsız olması gerekirken, tam aksi davranarak üniversitelerin memurluğunu yaptığını savunarak, Gökçekuş'u yasa dışı mezunlar veren üniversitelere göz yummakla suçladı.

“Barış eğitiminin temeli, kendinizle barışık olmanız”

Açıklamalarında,bir süredir Ada'nın her iki tarafında da sürdürülen "Barış Eğitimi" konusuna da değinen Elcıl, kendilerinin olaya sadece Kıbrıslı Türkler Kıbrıslı Rumlar penceresinden bakmadıklarını dile getirerek, barış olgusunun öncelikle insanın kendisiyle barışık olmasından geçtiğini ifade etti. Elcil, öğretmenlerin her şeyden önce bu misyonla hareket ettiğini, paylaşım yardımlaşım ve aile barışıyla yetişen bireylerin bölüşmeyi bilen, çatışmadan uzak duran bir yapıya bürünmesinde önemli etken olduğuna değindi.

“Kendisiyle barışık bireyler dünyayla da barışıktır”

Kendisiyle barışık bir toplumun diğer toplumlarla da barışık olmaması için bir nedenin olmayacağına  vurgu yapan Elcil, “Barış eğitimi derken Kıbrıs’ta yaşanan çatışma değil söz konusu olan, bireyin, ailenin, toplumun ve dünyanın barış duyguları ve kültürüyle yetişmesi demektir. Bu noktadan hareketle yaptığımız etkinlikler çerçevesinde Boğaziçi Üniversitesi’nden iki akademisyenle birtakım etkinlikler yaptık" dedi.

“Anlaşmadan önce barışın temeli atılmalı”

Kıbrıs’ta devam eden anlaşma sürecinde bir sonuca ulaşılmasının da ötesinde bir barışa ulaşılmasının daha önemli olduğunu vurgulayan Elcil, “Kuzey’deki bu barış temalı etkinliklerimizi Güney’de Limasol’da da sürdüreceğiz. Çalışmalarımız hem adanın Kuzeyi'nde hem de Güneyi'nde devam ettiriyoruz. Barışa ulaşmak istiyorsak öncelikle insanları buluşturarak, bunun altyapısını oluşturmak lazım. Barış emek ister” şeklinde konuştu.

“Irkçı, şoven tarih kitapları konusundaki çalışmalar durdu”

KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, Ada'nın her iki yanında okullarda okutulan Tarih Kitaplarıyla ilgili de değerlendirmelerde bulundu Elcil şöyle konuştu: “Devletin veya iki taraftan yönetiminin bu konuya el atması gerekir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar özellikle referandum sürecindeki DP-CTP hükümeti döneminde tarih kitaplarının, dünya barışına uygun ve karşısındakini ötekileştirmeyen bir şekilde yeniden yapılandırıldı. 2009 seçimleri sonrasında Tarih Kitapları bu kez Ankara’daki Gazi Üniversitesi’nde yeniden yazıldı ve bir önceki çalışma tekrar geriye götürüldü. Bu gelişme karşısında biz de boş durmadık ve Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği’ni oluşturduk. Bu derneğimiz tarih kitaplarının özeleştirisinden , barış kültürünün verilmesine  birçok çalışma yaptı. Güney Kıbrıs’ta da bir komite kuruldu ve eğitim sistemini didik didik inceledi. Komite araştırmalarının sonucunda bir rapor hazırladı. Bu rapora göre Ada'nın her iki tarafındaki Tarih Kitaplarının da , ırkçı ve  şoven olduğunu ortaya koyarak, değişmesi konusunda öneride bulundu. Ancak AKEL’in başa gelmesiyle bu çalışmalar tekrar tıkandı. Şu anda atılan en büyük adımlardan biri ise 2015 Kasım tarihinde bazı kendini bilmez Kıbrıslı Rum  öğrencilerin Kıbrıslı Türklere saldırması neticesinde Anastasiadis ve Akıncı ortak bir eğitim komitesi kurdular. Çalışmaya başlayan bu komiteden de olumlu sonuçlar alacağımızı umut ediyorum.”

"YÖDAK yasa dışı icraatlar yapıyor"

Açıklamalarında, YÖDAK Başkanı’nın görevden alınması konusunda Cumhurbaşkanı’na çağrı yapmalarının nedenini de açıklayan Elcil, “YÖDAK Başkanı veya Kurum bağımsız hareket etmesi gerekirken, bu unsurların böyle hareket etmediğini görüyoruz. Bir üniversiteye Sınıf Öğretmenliği konusunda ayrıcalık tanıması görevinin YÖDAK ve Başkanının misyonuyla örtüşmediği ortadadır.  Biz Cumhurbaşkanı’na bu rezaleti anlatmaya çalışırkenCumhurbaşkanlığı sözcüsü Barış Burcu çıkıp bize KTÖES haddini bilmiyor diye açıklama yapıyor.”

"DAK ve DAİ’de dönen dolaplar var"

DAÜ’ye bağlı Doğa Koleji ve Doğu Akdeniz İlkokulu’nun devredilmesi konusunda da değerlendirmelerde bulunan  Elcil, “2010 yılında DAK ve DAİ’nin zarar ettiği gerekçesiyle kapatılması gündeme gelmişti. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Kemal Dürüst, bu iki yapının devrini gizli gizli Doğa Eğitim Grubu’na yaptı. Bu sürenin 2016 Eylül’de dolmasıyla iki okulun da tekrar DAÜ’nün bünyesine katılması öngörülüyordu. Ama şimdi Nişantaşı Eğitim Grubu’na devrinin gündemde olduğu yönünde duyumlar alıyoruz.  Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda açıklama yapması gerekir. Okulların devlete devredilmesinden yanayız” şeklinde konuştu.

"Üniversiteler ticarethaneye dönüştü"

KKTC'de  eğitim kurumlarının sektör ve ticarethane haline getirildiğine işaret eden Elcil sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda 14 faal üniversitenin yanında 27 tane de müraacat ve izin alınmış. Eğitim alınan satılan bir meta değil, temel insan hakkıdır ve üzerinden para kazanılması ve kar amaçlı olmaması gerekir. Ama bizde bu tam tersi olarak sektörleştirilmeye çalışılıyor. Türkiye’de  üniversite açmaları mümkün olmayan bazı çevreler  akın akın ülkemize geliniyor. Bizde sistem, Eğitim Bakanlığı’ndan alınan  ön iznine istinaden gösterilen bir bina YÖDAK tarafından incelenir izni verilir ve daha sonra 3. dünya ülkelerine bu üniversiteler pazarlanmaya başlanır. Bu öğrenciler uçaklara doldurulup buraya getirilir ve , 50 kişilik sınıflarda sözkonusu öğrencilere ders verilmeye başlanır, günün sonunda da her bir öğrenciden  10 bin dolar alınır"

"DAÜ-Nijerya anlaşmasıyla adaya gelen 500 Nijeryalı okumuyor"

KKTC’de nitelikli eğitimin değil, para kazanma odaklı eğitim verildiğini ve bunun da toplumu bozan bir etken olmasının yanı sıra ülkede son zamanlarda artan suç oranlarında da etkisi olduğunu savunan Elcil, “Son günlerde toplumda artan suç oranlarından şikayet ediliyor. Yakın zamanda Nijerya Büyükelçisi Mağusa’da Doğu Akdeniz Üniversitesi yetkilileriyle görüşerek 500 kişilik öğrenci  listesi verdi ve yetkilileri uyardı. Şu an bu öğrenciler okula da devam etmiyor ve ülkede kaçak olarak dolaşıyorlar .Bir çete üyesi olan sözkonusu şahıslar KKTC'ye okumak amacıyla gelen  Nijeryalı öğrencileri de rahatsız ediyorlar” dedi.

"Öğrenciler bıçaklama, uyuşturucu, fuhuş suçlarına karışıyor"

“Mağusa’da bıçaklama, balkondan atma, uyuşturucu olayları oldu. Bu öğrenciler okumuyor başka suç örgütlerine dahil oluyorlar. Bu sadece Mağusa’daki üniversitelerle de sınırlı değil. Lefkoşa’da başka bir üniversite hakkında Pakistan istihbarat biriminin  KKTC’ye insan kaçakçılığı yapılıyor diye şikayette bulundu. Bugün üniversitelerimiz insan kaçakçılığından, organ mafyasına tutun da fuhuş ve uyuşturucu yuvası haline geldi” diyerek, para kazanma hırsız yüzünden toplumun yapısının çökme noktasına geldiğini savundu.”

"Gözlerini para hırsı bürüyenler adayı yaşanmaz hale getirdi"

Adanın kuzeyinin yaşanmaz hale gelmesine gözlerini para hırs bürümüş bazı kesimlerin sebep olduğunu iddia eden Elcil, “Üniversitelerin yanı sıra eğitim kurumlarının hiçbiri denetlenmiyor. Adanın kuzeyinin yaşanmaz hale gelmesine neden oluyorlar. Bu suçlara ve yanlışlıkların ortaya çıkmasının kaynağı işte bu yapıdır. Eğitim Bakanlığı Denetleme Kurulu diye bir yapı sözkonusudur ancak bu yapı şimdi aslında yoktur. Görünürde var ama işlevsel olarak yok. Yasal boyutta çalışmıyor. Bugün suç işleyen bir öğretmene bile soruşturma açamayacak bir yapı var” dedi.