Suna Erden

Kürtaj skandalı ile çalkalanan KKTC’de tüp bebek alanında da usulsüzlüklerin yapıldığı öne sürülürken, KKTC’de tüp bebek yöntemi ile üçüz çocuk sahibi olan İngiliz kadın D.B’nin yaşadıkları bu kadarı olmaz dedirtti 

KKTC’de Tüp bebek yöntemi ile anne olan İngiliz D.B isimli bir kadın bilgisi dışında kendisine uygulama yapıldığı gerekçesi ile Avukatı aracılığı ile KKTC Sağlık Bakanlığı’na başvuruda bulundu. Dava açmaya hazırlanan ve avukatları aracılığı ile şikâyet dilekçesini Sağlık Bakanlığı’na ileten D.B isimli kadının başından şunların geçtiği öne sürüldü: “Bekâr olan 32 yaşındaki D.B isimli kadın, Ekim ayı başlarında 2013 tarihinde KKTC’deki bir tüp bebek merkezine başvurup, tüp bebek yapma talebinde bulundu. 

D.B, Amerika’da bulunan dünyanın en iyi sperm bankası ve Fud and Drug Administration (FDA) onayı ile ilgili devletlerden alınmış gerekli tüm ruhsatlara ve izinlere sahip olan, ayrıca diğer ülkelere sperm ihraç etmek için gerekli tüm koşullara yerine getiren X.C şirketinden sperm aldı. D.B’nin satın aldığı sperm, KKTC’deki söz konusu tüp bebek merkezi ile X.C şirketi arasındaki imzalı anlaşma uyarınca, tüp bebek merkezi yetkilileri aracılığı ile Limasol üzerinden KKTC’ye getirildi. 

KKTC VATANDAŞI DONÖR TAVSİYESİ 

İngiltere’den KKTC’ye gelen D.B, işlemlerin başlatmak için anlaştığı tüp bebek merkezine gitti. Spermi X.C’den D.B, embriyo işleminde kendi yumurtasının kullanılmasını istedi. Hastane doktorları, kendisinden sağlıklı yumurta çıkmaması durumunda kullanılmak üzere bir donörden yumurta toplanılması için tavsiyede bulundu. 

D.B, bir sorun çıkması halinde destek tedavi olsun diye, kendisine tavsiye edilen donörler arasından, KKTC vatandaşı, 20 yaşındaki ve kendisi ile aynı kan gurubuna sahip bir kadına ait yumurtanın kullanılmasını istedi. Yapılan tedavi ve uygulamalar sonucunda hastane yetkilileri, 21 Ekim 2013 tarihinde D.B’den 2 adet sağlıklı yumurta ve 20 yaşındaki donörden ise 12 adet yumurta aldı. Hastane yetkilileri, 23 Ekim 2013 tarihinde D.B ile iletişime geçerek, kendisinden alınan 2 yumurta ve donöre ait birçok yumurta ile seçilmiş dölleme işlemlerinin başarıyla yapıldığı bilgisini verdi. 

NE SÖYLENDİ, NE YAPILDI 

D.B, 24 Ekim 2013 tarihinde döllenmiş embriyoların kendisine aşılanması için söz konusu tüp bebek merkezine gitti. D.B’ye kendisinden alınan 2 yumurta ile oluşturulmuş embriyo ile dönürden alınan yumurta ile oluşturulmuş 1 embriyonun aşılanması gerektiği yönünde bilgi verildi. 

Ancak D.B, sadece kendisine ait embriyonun kullanılmasını istese de hastane yetkilileri başarısızlık şansının azalması ve destekleyici olması gerektiği konusunda D.B’yi ikna etti. Tüm bunların ardından D.B’ye ait olduğu söylenen 2 embriyo ve 1 donör embriyosu aşı edildi. 

HAYATI PAHASINA ÜÇÜZDE ISRAR ETTİ 

Aşılama işleminin ardından D.B, ülkesine döndü ve tedavi sonucunu beklemeye başladı. Üç haftalık bir bekleyişten sonra D.B üçüz çocuğa hamile kaldığını öğrendi. Üç bebekten ikisinin kendisine ait olduğunu düşünen D.B, İngiltere’deki doktorların hamilelikte riskler olduğunu söylemesine rağmen üçüz hamileliğe devam etme kararı aldı. 

ÇOCUKLAR KENDİSİNDEN SANDIĞI İÇİN RİSKİ GÖZE ALDI 

Hamileliği boyunca risk taşıyan, 1 ay yoğun bakımda kalan, organları iflas eden ve doğumda 4,7 litre kan kaybeden D.B, tüm bu çileli sürecin ardından, erken doğum yaparak İngiltere’de 18 Mayıs 2014 tarihinde üç erkek çocuk dünyaya getirdi. 

Erken doğum olduğu için bebeklere kan verilmek zorunda kalındı. Ancak 2 bebeğin kan grubu incelendiğinde korkunç gerçek ortaya çıktı. Bebeklerde belirlenen iki kan grubu sonuçları, çocukların ne kendisinden, ne aynı kan grubundan seçtiği donörden ne de seçtiği spermden olmadığını ortaya çıkardı. 

HAYATININ ŞOKUNU YAŞADI 

Bebeklerin kendisinde ve seçtiği donörlerden olmadığını öğrenen ve şok yaşayan D.B, hastane yetkilileri ile temasa geçti. 

Hastane yetkilileri ilk etapta 20 yaşındaki donörden alınan bir embriyonun üçe bölündüğünü söyledi. Hastanenin açıklamasına göre, bir yumurtanın üçe bölünmesi sonucu oluşan hamilelik sonucu tek yumurta üçüzü olması gerekiyordu. Ancak çocukların tek yumurta üçüzü değildi. Hastane ile tekrar iletişime geçen D.B, 20 yaşındaki donörden bir değil 3 embriyo ve kendisinden 2 emrbiyo olmak üzere toplam 5 embriyo aşılandığını söyledi. 

DAVA AÇMAYA HAZIRLANIYOR 

D.B daha sonra hastane yetkilileri ile defalarca iletişime geçmeye çalışsa da başarılı olamadı. Bilgisi dışında hiç bilmediği kişilere ait embriyoların kendisine aşılandığını, psikolojisinin bozulduğunu, maddi manevi zarara uğradığını savunan D.B avukatları aracılığı ile KKTC Sağlık Bakanlığı’na başvurdu. 

Dava açmaya hazırlanan D,B, 2015 yılında KKTC makamlarına yaptığı başvuruda, hastaneden tedavi süresince tutulan kayıtları, gerçek donörün kim olduğunu bilmek istediğini talep etti. D.B’nin hastaneye tazminat davası açacağı belirtildi. 

BAŞTAN SONA HATA VAR 

İngiltere’den KKTC’ye uzanan olayda mağdur olan D.B’nin, kayıtları aldıktan sonra KKTC’ye geleceği belirtilirken, bu şekilde birçok kişinin de mağdur olduğu öne sürüldü. Öte yandan yaşanan olayın sürecinde, hastane yetkililerinin D.B’ye KKTC vatandaşı donör tavsiye ettiği ve ondan alınan yumurtaların aşılandığı belirtilirken, Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Tüzüğü’nün 15 ( 2) maddesi tahtında, KKTC vatandaşı evli çiftlerden veya evli olmayan kişilerden alınacak olan yumurtanın bir başka adayda kullanılmasını açıkça yasaklıyor. Ayrıca hastane yetkilileri, çocukların kendisinden olmadığını öğrenip hesap soran D.B’ye 5 embriyo aşıladıklarına dair açıklama yaparken, aynı tüzüğe göre 3 ten fazla embriyonun aşılanması da yasa ile yasaklanıyor. Girne’de ortaya çıkan kürtaj skandalının yanı sıra Tüp bebek işlemlerinde de birçok usulsüzlük olduğu öne sürülürken, bu merkezlerin mercek altına alınması gerektiği ifade ediliyor.