T24 yazarlarından Kıbrıslı Metin Münir bugünkü yazısında KKTC'deki elektrik konusuna değindi. 

Münir, KKTC'de elektriğin çok pahalı olduğunu vurguladı. Ayrıca Münir elektrikle ilgili bilinen gerçekleri de göz önüne sürecek elektriğin güvenilmez, sık sık kesildiğini, voltajın düşük olmasından dolayı elektrikle çalışan cihazların ömrünün kısa olduğunu yazdı. 

Münir ayrıca AKP’nin planına göre KKTC'de elektrik, yeraltı kablosu ile adaya getiren ve adada dağıtanın tek bir şirketin tekelinde olacağı savunusunda bulundu.

İşte Metin Münir'in yazısı:

"KKTC’de elektrik çok pahalıdır.

Güvenilmezdir.

Sık sık kesilir.

Voltaj düzensiz olduğu için elektrikle çalışan aygıtların ömrü kısadır.

KKTC’nin enerji konusundaki yasaları çağ dışıdır. Güneş ve rüzgar enerjisine izin vermez. Yatırım çekmeyi değil yatırımcı püskürtmeyi amaçlar.

AKP’nin gönlündeki plana göre elektriği üreten, yeraltı kablosu ile adaya getiren ve adada dağıtan tek ve aynı şirket olacak

Resmi elektrik kurumu olan KIBTEK çürümüş, kokuşmuş bir kuruluştur. Hesapları gizli olduğu için ne yaptığı ne ettiğini hükümettekiler dahil kimse bilmez ve isteseler de öğrenemezler. Sayıştay dahil hiçbir devlet kurumuna kapıdan içeri adım attırmazlar.

Herkes KIBTEK’le elektrik sorunun çözülmeyeceğini bilir.

Herkesin bildiği başka şeyler de var:

AKP hükümetinin KIBTEK’i parçalayıp özelleştirmek,

Adaya denizaltı kablosuyla Türkiye’den elektrik götürmek,

Ve bu işi Aksa adlı şirkete yaptırmak istiyor.

Aksa adadaki tek özel sektör elektrik üreticisidir. Batıda, Mağusa civarında büyük kar marjıyla çalışan tesisleri var.

Şirket kaynaklarından öğrendiğime göre, Türkiye’nin büyük elektrik üreticilerinden ve AKP’nin sevdiği şirketlerden olan Aksa Antalya yakınlarındaki santralından Kıbrıs’a bir denizaltı kablosu çekip KKTC’nin tamamının tek elektrik üreticisi, tedarikçisi ve dağıtıcısı olmak istiyor.

AKP de bu işi ona yaptırmaya hazır.

Proje bugüne kadar hayata geçirilmedi çünkü su konusunda olduğu gibi elektrik konusunda da sendikalarda ve siyasi partilerde karşı direniş var.

AKP suda bu direnişi kırdı ve adada bir su tekeli (ve rant deposu) kurma aşamasına geldi.

Ne zaman bilinmez ama elektrik tekeli (ve rant deposu) de er ya da geç gerçekleşecektir.

Türkiye’den gelecek olan elektriğin reklamı TC Büyükelçiliği ve Aksa tarafından “kablodan elektrik şimdiki fiyatın yarısına gelecek”, şeklide yapılıyor.

İlk bakışta bu çok çekici görünür.

Her gün kullandığım ve düzenli olarak faturalandığım bir ürünün fiyatının yarı yarıya azalmasından iyi ne olabilir? Söyleyeyim. Dörtte birine inmesi.

Söyleyeyim.

Dörtte birine inmesi.

AKP’nin gönlündeki plana göre (1) elektriği üreten, (2) yeraltı kablosu ile adaya getiren ve (3) adada dağıtan tek ve aynı şirket olacak.

Bu adayı bir elektrik tekeline teslim etmek anlamına gelir. Tekel olan şirket istediğini yapabileceğine göre zaman içinde fiyatlar bugünkü düzeye gelecek ve üzerine çıkacaktır.

Tekel tek bir şirketin herhangi bir üründe pazarın tamamına veya tamamına yakınına sahip olması demektir. Bu rekabet olmaması anlamına gelir.

Rekabet olmayan yerde fiyatlar yükselir, kalite düşer. Bu nedenle, serbest piyasa kurallarının geçerli olduğu yerlerde tekelleşmeyi önleyici yasalar vardır.

Türkiye bu ülkelerden biridir.  Anayasanın 167’nci maddesi hükümete tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi önleme görevi vermiştir. 1994 yılında Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu kabul edilmiş 1997 yılında bu Kanunu uygulamakla yükümlü otorite olan Rekabet Kurumu’nun tesis edilmiştir.

Ama, TC, KKTC değildir. AKP’nin, suda olduğu gibi elektrikte de Kıbrıs kamu yararına değil ranta müsait bir model seçmesi şaşırtıcı değil.

Doğru dürüst yapılandırılması halinde denizaltı kablosu ile Türkiye’den gelen elektrik bugünkü fiyatın yüzde yirmi beşi olabilir.

Bu sonucu elde etmek için Avrupa Birliğinin enerji konusundaki direktiflerini incelemek ve bu direktiflere uygun proje hazırlamak yeterlidir.

Bu direktiflere göre enerjiyi nakleden ile üreten aynı şirket olamaz. Buna göre davranıldığında KKTC için şöyle bir model ortaya çıkar:

KKTC’de bağımsız bir Elektrik Kurumu kurulur.

Kurum bir grup enerji şirketine TC ile ada arasına denizden kablo döşetir. (Kablodan geçiş ücreti sabitleneceği için projeye banka finansmanı bulmak kolay olur.)

Kurumu ihaleye çıkarak Türkiye’de muhtelif şirketlerden elektrik fiyatı alır. En uygun olanı ile bir veya birkaç yıllık tedarik anlaşması yapar. Bu kolay ve elektrik şirketlerinin alışkın olduğu bir yöntemdir.

Doğruyu yapmak şuna bakar:

Amacınız cebinizi mi doldurmaktır? Halkın cebinin boşaltılmasını önlemek midir?"